Bi yaramaz velettir, bizim mahallede. 10 yaşında var-yok. Hık demiş burnundan düşmüş misali, Messi’ye benzer aynen.
İddaa ederim, Messi, görse çocuğu baştacı eder. Zengin eder, meşhur eder, okutup adam eder, alıp evlatlık eder, eder de eder, ne bilim?
Barcelona forması aldık buna.
10 numara.
Sırtına ”Messi” yazdırdık. Gerisini de başkası halletsin, İspanyol medyasına haber eylesin, bizden de bi yere kadar yani, diye düşündük.
****
Yolda gördüm dün, gündüz, çocukların sokağa çıkabildiği bi saatte. Semt arasında top oynuyordu yine, arkadaşlarıyla.
-”Naber la Messi” dedim, en sevgi dolu sesimle. Pekbi havalı oldu yanıtı;
-”Ben Ronaldo’yum”!!
Giresun‘dan Messi, anca bu kadar çıkar.
****
İşte o mahallenin, işte o maç yapılan sokaklarında yürür iken, uzun uzun bişeyler anlatmaya koyulur karşımızda ansızın beliren, bazen.
Kaderimizdir, dinleriz. Demez ki hiç;
-”Bu herifin işi vardır, belki fatura ödemesi vardır, bi yerde bekleyeni vardır, olmadı biriyle randevusu vardır, aniden durdurup konuşturuyom bense, ula hadi hepsini geçtim, bu herifin belki çişi vardır”.
Mecbur, aval aval bakarız suratına doğru?
Fakat birden?? Son cümlesine bi ara verip?? Bi de nefes alıp derinden?? ”De-da” ekini sokuşturmaz mı lafının sonuna??
Bittin işte o an. Dünyanın gelmiş geçmiş en hunhar eki’dir bu.
Yarım saattir zorla dinlediklerinin ”yanlış” olma olasılığına işarettir.Doğrusunu yarım saat daha dinleyecen demektir.
****
Keratayı Messi yaptık.
Diye diye ben Ronaldo’yum dedi.
”De-da” ekidir ömrümüzün.
****
Bütün meyve ve sebzelerin çok ayıp şeylere benzediğini anlatan bi yazı yazmıştım, anımsayınız lütfen çok eski diğildir, ilkin sosyal medya sayfamda yer verip, ardı sıra gazetemizde de paylaşmıştım.
İşin gerçeği, bi pazar sabahı yazılmış ”sabun köpüğü” yazısı idi bu. Çok da iddialı bi makale sayılmazdı yani. Amacım, dindarı-dinsizi, imanlısı-imansızı ayırmaksızın, şey’lerine düşkün heriflerle alay etmekti..
(çünkü mevzuu derindi.. ciddi ciddi yazamam idi.. adamı linç ederlerdi)
(hem, şu şehirde yeterince cepheyle ”boğuştuğum” için, çok da önemsemediğim yeni bi cepheye bulaşmak istemiyordum)
****
Hayıflanmamak elde diğildir tabi.
Nice ”ciddi” yazılar yazdım kariyerimde. Enfes bi ”gülmece” yazısı diye, çok güldük ula Gürsel diye, elinin aşuğuna tüküreyim la gardeşim diye, çok takdir edildim, çok!!!
Ama, ne hikmetse bayaa bi ”ciddiye alınmış” o meyveli-sebzeli ”gırgır” yazım. Kimler kimler birbirine anlatmış, hiç umulmadık ne kravatlı-beyefendi isimler internette paylaşmış, töbe estafurullah!!!
Tahminen, beni bi halt sanıp;
-”Vay be, ne esaslı yazmış”
-”Helal olsun çocuğa bizim göremediğimizi görmüş, kimsenin korkudan yazamadığını yazmış” falan demiş olmalılar.
Alakası yok yahu.
Şaka olsun dedimdi!!
****
(Hiç şaşırmadım sevgili dostlarım.. Birinci kitabım ”Baklava Desenli Ev” bi gülmece kitabıydı sonuçta.. Giresun mizahının ”abartı” ve ”benzeti” sanatlarını yansıtmaya çabaladım kitabımda ve bana sorarsanız harbiden komikti öyküler.. Okur tepkilerinin çoğu; ”Bizi çok duygulandırdın, çok ağladık be çocuk” şeklinde olduydu her nasılsa)
****
Oysa, o meyvelerin-sebzelerin tamamının ”cinsel organlara benzediğini ve bunun nasıl bi anlam içerdiğine dair merakımı” dile getirdiğim yazıdan sonra, kendime çok kızdımdı.
Kiraz’ı unuttuğum üçün.
Hepimiz, kız-erkek ayrımsız, kirazdan küpe yapıp takmadık mı kulaklarımıza çocukken??
Yüce Allah’ın bizlere bahşettiği bi oyuncak diğil miydi kiraz??
Diğer tüm meyve sebzelerden sonra yaratılan, doğanın de-da ekiydi, belki o!!!
****
Sağolun, zahmet ettiniz, emek verdiniz, gözlerinizi yordunuz, buraya kadar okudunuz köşemi, sabah sabah.
Da??
Rahmetli Maradona’nın var idi, Messi’nin kulağında küpe olup olmadığından emin diğilim işte.
****
(Sevgili dostlarım, sıkıntı büyük. Salgın hastalık azdı-kudurdu… Lütfen, mümkünse evlerinizde kalınız)