Onore edilmeden ölmek, Giresun‘da ikamet eyleyen her sanat-edebiyat ve spor insanının alın yazısıdır.
Yapacak bişeyim yok.
****
Öldükten sonra ”sırma saçlı” ilan edileceğimi iyi biliyorum ama.
Bu nedenle vasiyet ettim zaten:
Nasıl olsa adım bi sokağa verilecektir, mümkünse Zeytinlik Mahallesi’nde bi çıkmaz sokağa verilsin. Gürsel Ekmekçi Çıkmazı!!!
Dünya durdukça dursun o sokak tabelası.
Yenilmiş haklarımı bundan daha iyi protesto edecek bi simge bulamadım çünkü.
****
Şükürler olsun, kadir kıymet bilir asil insanlarla da bezelidir ömrüm. Sayıları azdır, ama yaptıklarıyla, hiç diğilse 1 gece olsun mutlu uyuturlar adamı.
Sevgili Hasan Karaibrahimoğlu Amcam aradı geçenlerde.
Çoğunuz tanırsınız, şehrimizde bi dönem Belediye Başkanlığı da yapmış, Atatürk sevdasıyla ve kültür-sanat dostluğuyla gönüllerimizde taht kurmuş bi duayendir kendisi.
****
Bi bilge kadar derin, küçük bi çocuk kadar heyecanlıydı sesi.
Az evvel TV’de Nebil Özgentürk’ü izleyip izlemediğimi sordu. Diyemedim ki;
-”Valla Hasan Amcacığım, minik kızım Yağmur dahil, herkesin dikkatle takip ettiği diziler var televizyonda, evde bana sıra gelmiyor ki ekran başına geçmeye. Nebil Bey’in bi program yaptığını bile bilemiyorum”!!!
Kısaca;
-”İzlemedim” dedim.
****
Dinleyelim Hasan Karaibrahimoğlu’ndan gerisini;
-‘Şimdi Gürselciğim, Nebil Bey’e ulaşmam lazım. Diyeceklerim var. Programda İsmet Paşa ve Mevhibe Hanım’a ait kayıp koltuklardan söz etti. O koltuklar kesinlikle kayıp falan diğil, Giresun’da”…
Gerçekten çok ilginç idi anlattıkları.
İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’nün, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’ndaki özel koltukları çöpe atılma aşamasındayken kurtarılmış ve sadece iki kişinin çabalarıyla şehrimize getirilmiş.
Dönemin Giresun Milletvekili Sn. Mehmet Işık ve Belediye Başkanı Hasan Karaibrahimoğlu imiş bu iki isim.
Ve arkalarında İsmet İnönü-Mevhibe İnönü yazılı olan bu iki tarihi koltuk, Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu salonunda protokol sırasına konulmuş.
Ne büyük bi onurdur şehrim için.
****
Giresun ilinde, elbette bi vilayet kadrosu vardır çok değerli kültür-sanat insanlarından oluşan.
Giresun ilinde, elbette bi belediye kadrosu vardır çok değerli kültür-sanat insanlarından oluşan.
Giresun ilinde, elbette bi üniversiteli akademisyenler kadrosu vardır çok değerli kültür-sanat insanlardan oluşan.
Eskisiyle-yenisiyle, çok değerli milletvekilleri vardır elbette, elleri kolları her yere uzanabilen.
Ama, Hasan Amca’mız, Nebil Özgentürk’e ulaşıp, konu hakkında bilgilendirilmesi görevini bana vermişti.
Sağ olsun, Allah başımızdan eksik etmesin.
****
(Mail adresine, sosyal medyadaki hesabına, en son çıktığı TV kanalına, aklıma gelen her yere ulaşıp, kısaca konuyu anlatarak, ”Nebil Bey’in bizi aramasını” rica ettim. Kendimin ve Hasan Amca’mızın cep numaralarını vererek. Elimden gelen şimdilik budur)
****
Seversin, sevmezsin.
Devlet adamlığı yönünü beğenirsin, beğenmezsin.
Ama, Kurtuluş Savaşı’mızın en büyük kahramanlarından birinin hatırasının şehrimizde yaşatılıyor olmasından gurur duymamak, sadece ve sadece emdiğin sütün kalitesine bağlıdır kardeşim, başka ne diyeyim?
Hele ki bugün ”sanatına tükürülen”, hele ki ”heykelleri ucube bulunan” bi memlekette, İsmet Paşa ve değerli eşinin daha 100 yıl evvelden birer sanatsever olarak yaşamasının hakkını teslim etmemek günahtır kardeşim, başka ne yazayım?
Duyduğum andan beri tüylerim diken diken yaşıyorum yahu.
****
Sevgili Hasan Amcamın varlığıyla onur duyarak gittim baktım o koltuklara. Arkalarında isimler yazılı olan minik plaketlere saygıyla dokundum ellerimle.
Ama???? Hiç de eskilerden kalma gibi diğildi o koltuklar??? Bu kez ben aradım kendisini ve öğrendim acı gerçeği.
O tarihsel koltuklara çürümeye yüz tutmuş meğer ve bi depoya kaldırılmış. Yerlerine simgesel de olsa yeni iki koltuk konulmuş.
****
(İşin tek tesellisi, İsmet Paşa’nın şimdilerde milletvekili olan kız torununa, o eski iki koltuk gösterilmiş Giresun’da, Hasan Karaibrahimoğlu’nun başkanlığı döneminde.
Ne güzel bişeydir, helal olsun)
****
Şimdi, Belediye’mizin Sn. Başkanı’na düşen; depolara atılmış o iki tarihsel koltuğu, daha da çürümeden, aslına uygun biçimde onarmak, gün yüzüne çıkarmaktır.
Kurtuluş Savaşı’mızın diğer kahramanı Osman Ağa’nın şehrini yönetenlere yaraşan budur.