Prof.Dr. Ayşegül Yüksel’in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz:
İstanbul Tiyatro Festivali “canlı” olarak sunulan oyunlarla sürerken Rus klasikleri “çevrimiçi” gösterimlerde başı çekiyor. (Bilet alarak bu oyunları 20 Kasım’a dek internet ortamında seyredebiliyorsunuz). Gogol’ün “Müfettiş”inin değerlendirmesini iki hafta önceki yazımda yapmıştım. (Çehov’un “Ayı” ve Puşkin’in “Boris Goudunov” başlıklı oyunlarına da iki hafta sonra değineceğim). Şimdi sıra Maksim Gorki’nin “Güneşin Çocukları” oyununda.
“Güneşin Çocukları” Novosibrisk kentindeki Red Torch Tiyatrosu’nun yapımı. Olga Fedyanina tarafından günümüze uyarlanmış. Rusya’nın çok beğenilen genç yönetmenlerinden Timofey Kulyabin’in rejisiyle ve Aleksandr Romanov’un sahne tasarımıyla oluşturulmuş. 120 dakika uzunluktaki Rusça oyun Türkçe altyazılı olarak sunuluyor.
DEVRİM ÖNCESİNDE RUS HALKI İLE KÜÇÜK BURJUVA AYDINLAR
Gorki’nin, karakterlerini, diyalog kurgularını ve genel hareket düzenini Çehov tiyatrosundan esinlemelerle oluşturduğu metin, Ekim Devrimi öncesinin sancılı atmosferini sahneye getirir.
Bilim ve sanatla ilişkilendirdiği bir küçük burjuva ailesini ve çevrelerindeki insanları merkeze alan yazar, geri bırakılmış, eğitimsiz Rus halkının ilkel duruşunu ve küçük burjuva aydınları karşısındaki düşmanca tutumunu da vurgulamaktadır.
Kişisel bunalımlarıyla kuşatılmış olan aydınların bir bölümüne göre, kendileri iyiye ve güzele adanmış “güneşin çocukları” olarak geleceği kucaklarken kaba saba bir varoluşa tutsak olan halk değişmeden kalacaktır. Bir bölümüne göre ise insan, hayvansı özelliklerinden sıyrılamaz, kavgadan ve şiddetten uzaklaşamaz. Gorki, kendi aralarındaki ilişkilerin çözümsüzlüğü içinde çırpınan aydınlar ile yoksul ve yoksun halk arasındaki yok edilmez uçurumu dillendirirken 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçiş aşamasındaki Rus toplumundaki duyarlıkların gerçekçi bir resmini çizmektedir.
MİLENYUM BAŞLANGICINDA TEKNOLOJİ DEVRİMİ VE STANFORD BİLİMCİLERİ
İzlediğimiz uyarlamada ise oyun 20. yüzyılın son günleriyle 21. yüzyılın ilk günlerini kapsamaktadır. Klasik metin ile uyarlama arasındaki yüzyıllık zaman atlaması sonucunda, insanlık bu kez teknolojik devrim karşısındaki konumunda irdelenmektedir. Uyarlamada Gorki’nin oyunundaki Rus halkı yoktur. Öteki oyun kişileri ise özgün metindeki karakterlerle neredeyse bire bir örtüşen bir ilişkiler ağı içinde Stanford Üniversitesi yerleşkesinde konuşlanmış Rus bilim insanları olarak sahnededir.
Bilimsel söylemin Gorki’nin metnine oranla biraz daha yoğunlaştığı oyun, yan yana dizilmiş ve birörnek döşenmiş, dahası, birbirinin içine geçmiş, soluk renkli, ruhsuz, daracık odalarda yer alır. (Romanov’un sahne tasarımı oyun kişilerini sentetik -bir anlamda uzaydaki varoluşu imleyen- hava sızdırmayan bir dekor içine yerleştirmiştir).
TEKNOLOJİK DEVRİM İNSANI DAHA MI İNSAN YAPACAK?
Uyarlamada, kişiler, ilişkiler ve diyaloglar Gorki’nin metniyle önemli oranda örtüşür. Resim sanatının yerini fotoğraf sanatı, kimyasal deneylerin yerini de bilgisayar teknolojisi almıştır. Teknik söylem, yer yer, Apple ev bilgisayarının (1976), Blastar adlı uzay oyununun (1983), daha sonra da iPad’in yaratıcısı Steve Jobs ile mühendis, endüstri tasarımcısı, teknolojik girişimci Elon Musk’ın konuşmalarından alınma bölümleri de içermektedir. Uyarlamada “güneşin çocukları”nın, bu kez teknoloji devrimi doğrultusunda gelişecek bir insanlığa adım atacakları düşlenir.
Ancak Çehov oyunlarının atmosferinden uzaklaşmış görünse de kişileri yeni insancıl boyutlara taşımayan uyarlamada, mutsuzluğun, kararsızlığın, yabancılaşmanın, iletişimsizliğin, yalnızlığın kol gezdiği bir donuk dünya içinde sıkışıp kalmışlık daha ağır biçimde vurgulanmaktadır.
Teknolojik devrim insanı daha mı insan yapacaktır? Kavga ve şiddetten bolca payını almakta olan -içinde yaşadığımız- milenyum yılları, insanlık düzenini geliştirmede yine yaya kaldığımızın göstergesi değil midir?
İzlediğimiz, iyi oyunculukla taçlandırılmış nitelikli bir sahne olayıdır…
AYŞEGÜL YÜKSEL