Geçen Nisan ayında İstanbul’da bir Anadolu Lisesi öğrencileriyle sohbet etmiş ve ergenlerin ilişkileri ve sorunları üzerine kitap yazma hazırlığı içinde olduğumu söylemiştim. Kendi gözlem ve deneyimlerini bir kız öğrenci yazmış; izniyle kimlik belirtmeden aşağıda paylaşıyorum.
***
Ben de bir ergenim belki de genç sayılırım, hoşuma gitmeyen şeyler var diğer yaşıtlarım gibi. Şöyle ki ilk olarak ailelerin veya bazı büyüklerin “Ergen o, bırakın kendi haline…” demeleri ve buna benzer birçok söylemleri o kadar rahatsız edici oluyor ki bizim açımızdan! Bu bize bir hastalıkmış gibi geliyor. Zaten sürekli çelişkiler içindeyiz, nasıl davranacağımızı bilemiyoruz ve özgüven eksikliği yaşıyoruz; bu tür konuşmalar neredeyse hepimizi kötü etkiliyor.
Ailelerimiz bizimle oturup tüm her şeyi konuşmamalılar; bu hem bize güven verici olur ailemize karşı hem de saygı duyulduğunu hissederiz ve bize özgüven kazandırır. Biz onlara her şeyi açıklayabilmeliyiz; çünkü bu değişim ve gelişim döneminde en çok ailemize en azından bu durumları yaşamış birine ihtiyaç duyuyoruz.
Nasihat almayı, ailelerimizin bize sıkıcı gelen nutukları bile bize küçük bir oranda etkili geliyor, ama genelde kötü bir etki.
Bizi dinleseler ve sabırlı olsalar her şeyin daha iyi olacağına inanıyorum. Güvensizlik aile ve çocuklar arasında çok büyük uçurumlar yaratabiliyor. Yahut saygısızlık. En azından ben bunlara inanıyorum. Her şeyin sakince ve birbirini anlayarak konuşmanın, ilerlemenin çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
***
Nasihat vermenin ötesinde, gençlerle nasıl sohbet edileceğini bilen anne babalara buradan selam gönderiyorum. Lütfen bildiklerini buradan bizimle paylaşırlarsa çok memnun oluruz.
Selamlar, sevgiler
(Doğan Cüceloğlu / 31 Mayıs 2019)