Çanakkale’ye,
Kurtuluş Savaşı’na,
Cumhuriyet devrimlerine…
Ne var ne yok herşeye ihanet etmiştir, Türk okumuş kesimi.
Bunların en sonuncusunu ”yetmez ama evetçi” dangalaklar sayesinde gözlerimizle gördük.
Öyle di mi?
***
Bi de bundan az öncesi vardır maalesef.
Aydınlarımızın cemaatle ihaneti.
***
Çok enteresandır yahu. Nice yüksek tahsil görmüş insan. Eczacı, avukat, mimar, mühendis, subay, hemşire, öğretmen… Hadi her mesleği anlarım diyeyim!
Ama bazı doktor arkadaşlarımızın arasından da cemaatçiler çıkmıştı.
Ula oolum beraber büyüdük, aynı gızları sevdik, aynı pancar çorbasını içtik, aynı stadyumda maça gittik, aynı liseden mezun olduk, misal siz tıp kazandınız, misal ben ekonomi.
Ne ara cemaatçi kesildiniz?
Ne güzel çocuklardınız, nasıl bi geriye gidişti ki o yaptığınız?
***
Taktım tıp camiasına!
Eh yani; sağcı doktor olabilir, solcu doktor olabilir. Sorun mudur? Ülkücü, mütedeyyin, sosyalist, budist, her türlü doktor gısmısı mümkündür dünyada.
Bi tıpçı dostum vardır örneğin, on günlüğüne Hindu kültürüyle tanıştıydı bi yaz tatilinde… İnanması pek güçtür, ineğe tapmaya başlamıştı herif, döndü döneli anlatıp durmuştu bunun güzelliğini?
Tatile birlikte çıktıkları bi diğeriyse oradaki inekleri beğenmemiş’miş;
-”Ben artık sana tapıyorum Gürselciğim” demişti bana.
Demek ki yerli inek de olabilirmiş bazen, napim?
***
Gülünecek mevzu diğil ki, ciddileşeyim bari.
Acı olan nedir; Şu memleketteki en gelişkin eğitimden, en bilimsel öğretimden geçmiş olduklarını, estetiğin ve kalitenin doruğunda yaşadıklarını düşündüğümüz insanların, yani doktorların bile bi Hocaefendiye tapınabilmesi büyük bi meseledir yahu. İçinden çıkılacak gibi midir?
Derlerdi ki benim gibilere bu arkadaşlar, ara sıra;
-”Bi kere doğuma gir de Gürselim, görürsün Allah neymiş”?
***
İtirazım yok.
Hemfikiriz tabii. İnançlı bi insanım ben.
Bi kere doğuma gir, Allah’ı gör.
Fetullah neymiş?
***
Bu kandırılmış cahiller beni, bizleri, sizleri Allahsız falan sandılar her nedense?
Allah adına yapılan hiçbi dayatmadan korkmamış, hiçbi vaade aldanmamış, dupduru bi “Yaradan aşkıyla” yaşayan insanlardık oysa biz.
O’nun varlığına, birliğine, büyüklüğüne şirk koşmadık ki hiç.
***
(Söz gelimi ben… Haddim olmayarak… Yüce Allah’ı ”en büyük sanatçı, en büyük estetisyen ve en büyük matematik dehası” olarak nitelemişimdir kendimce. İlla ki doğrudur diye bi iddiam yok)
***
Yine tüm o güzelim meslekler bi yana… Sormak isterim, özellikle tıp camiasına;
Bi kere doğuma girdikten, bi bilinmezden gelen o minik melekleri gördükten sonra… İyi ahlaklı olmak, iyi insan kalmak, kalp kırmadan-ocak karartmadan yaşamak, yeterli gelmedi mi? Neden Fetullahçı oldunuzdu la?
Ayıp-günah diğil miydi?
***
Allah hepimizi esirgesin, bi gece vakti apar topar ambulansa konulup acile götürülmek var..
Cıscıbıl edilip ameliyata alınmak da cabası.
İşte orada bizlere bakıp bakıp;
-”Aaa, baksanıza bedeni ne kadar da temiz” dedirtebiliyo muyuz tıpçılar alemine?
En güzel amentü’müzdür bizim.
***
Salya sümüklü, çorap kokulu cemaat, o amentüden içeri girebilir mi sandınızdı?
***
Sevgili dostlarım,
Bunların hiçbi sözüne inanmamak gerekir, ama Fetullah Gülen ölmüş galiba. Bu vefat, yurdumuzda son zamanların en “bomba” haberidir. Elbette, aklımdaki her konuyu erteleyip, köşemde işlemek zorundayım.
Bi insanın vefatından keyif alınmaz. Sevenlerine saygısızlıksa, bana hiç yakışmaz. Nötr durmayı yeğliyorum.
Haftaya 29 Ekim. Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıldönümü.
Bayramımızı şimdiden kutluyorum. Bu mübarek topraklarda Mustafa Kemal’den ve O’nun eserlerinden başka herşey ölümlüdür.
Bunun iyice anlaşıldığını umuyorum.
Bundan sonra tüm ayakların denk alınmasını salık veriyorum.
İLELEBET!