Benim okurlarımın %70’ten fazlası kadın. Bundan çok mutluyum; çünkü bir ülkenin sosyo-kültürel değişiminin temelinde kadın bilinci vardır. Özellikle anne ve öğretmen olarak. Bu nedenle kitaplarımın ve diğer yayınlarımın Türkiye’nin geleceğini sağlıklı bir yönde etkilemekte olduğuna inanıyorum. Çok güzel bir duygu ve var gücümle çalışma şevkim var ve şükür duygusu içindeyim.
Yalnız içimde bir sızı var. Benim kitaplarımı okuyup, önemli farkındalıklar geliştiren anneler, taze bir heyecanla eşlerine, çocuklarının babalarına dönüp onlarla konuşmaya çalıştıklarında aynı ilgiyi onlardan göremiyor ve gelişmenin heyecanı kursaklarında kalıyor. Şimdi eski şeyleri, kitaplardan öğrendikleri yeni farkındalıklarla anlamlandırarak yaşadıkları için, daha mutsuz bir insan olmaktan korkmaktadırlar. Güceniyor, küsüyor, bazen öfkeleniyor ve bazen de içlerine kapanıyorlar.
Bu konuda sosyal medyada tanıştığım ve aklına, değerlendirmelerine güvendiğim bir kişi olan değerli Sezai Emre Güden’e, dünkü yazıma verdiği cevaben yazdım ve şöyle sordum:
“Sevgili Sezai Emre Gülden kardeşim; annelerin en çok yakındıkları kocalarının, çocukların babalarının kendileriyle beraber kitap okumamaları. Bu konuda sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Acaba anneler bir taktik hatası yapıyor olabilirler mi? Yoksa “erkek milleti” bu ülkede değişim ve gelişmeye azimli bir karşı tavır içinde mi? Selamlar”
Sezai Emre Gülden Bey bana aşağıdaki yanıtı verdi:
Hocam şahsi düşüncem, ataerkil yetiştirme sistemimizde erkeğin ev içindeki rolünü ve aile beslemedeki rolünü geçmişten bugüne çok keskinleştirdik ve bunu kırmızı çizgilerle belirledik. Hal böyle olunca babalar da büyüdüklerinde aldıkları sorumluluğun ve yapacaklarının sınırlı olmasının gerektiğine inanarak ev içindeki rolünü üstleniyor. Büyükbabası öyle yapmış, babası öyle yapmış ve şimdi kendi öyle yapıyor. “Bunda ne yanlış var ki? Elimden geleni yapıyorum.” cümlelerini bir eş, bir anne kolaylıkla duyabiliyor. “Baba, evin mali yükünü ve sorumluluğunu sırtlanıyorsa o baba tamamdır.” algısı tamamen içselleştirilmiş ve geçmişten bugüne evrimsel psikolojide insanoğlu en kestirme yoldan hayatını idame ettirme psikolojisini sindirerek nesillere aktardığı için babanın da zihninin potansiyelini kullanma zahmetini göstermemesi ve bu konuda tembelliğe kaçması bir noktaya kadar da bence anlaşılabiliyor.
Benim çözüm noktasındaki düşüncem de hocam, babaların manevi ve psikolojik olarak evlatlarının ve eşlerinin hayatlarındaki rolü de çok önemsemeleri için zemin hazırlanması. Onların daha iyi olacağına inandırılmaları. Aslında anneler ve eşler teşvik etmek yerine bazen öldürücü hamleler yapabiliyor ve bu erkeği zedeleyebiliyor. Erkek ile kadın arasındaki zihinsel ve algı farklılığını tartamayan eşler birbirlerini yaralayabiliyor. Bu sefer de o yarayı tamir etmeden gelişime açık ortam oluşturabilme gayesi içinde olmak o aile için işkence haline geliyor hocam. Evdeki gerçek ve kati güven ortamı, sevgi ve saygıyla bütünleşen aile ortamı ve babanın bu aile ortamındaki sorumluluğunun sadece maddi olmadığının anlaması ve bunu anlarken iç motivasyonu hareketlendirecek, onu yüreklendirecek cümleler ve akılcı hareketler babanın hem eşine hem evladına yaklaşırken verdiği manevi nakli de aklında tutmasına vesile olabilecektir hocam. Bu vesileyle babaların ailelerine verebilecekleri artacakları iç motivasyonlarıyla beraber “Nasıl daha iyi hareket edilebilir?” sorusunun cevabını arayacak ve kitap okuma yolunda da adım atma iradeleri ortaya çıkacak. Önce de eğer hanımefendi kitap okuyorsa tüm bunları yavaş yavaş ortaya çıkarırken eşinin dinlenmiş olduğu bir saatte okuyacak ve oradan okuduğu notları “dikte etmeden, ima etmeden, incitmeden” ifade edecek bir ses tonuyla babayı yüreklendirecek. “Bak Ali, hatırlıyor musun? Sen de evladına böyle davranan bir babasın. Hocam ne güzel yazmış.” diyerek babada kitapta yazanlar hakkında merak duygusu uyandıracak ve baba da biraz düşünme kabiliyeti varsa kitap okuma isteği uyandıracaktır.
Kim ailesine ve eşine daha iyi davranma yolu bulduğu halde o yolda gitmeyi istemez ki? Özellikle o evde güven ve sevgi ortamı oluşmuşsa.
Saygılar hocam.
Sezai Emre Gülden
Değerli okurlarım, Sezai Emre Gülden çok önemli önerilerde bulunuyor. Bu önemli konuyu daha fazla uzatmamak için burada kesiyorum, ama önümüzdeki günlerde yeniden ele almayı düşünüyorum.
Babaların eşleriyle birlikte kitap okumasını nasıl teşvik edebilir, zorlamadan nasıl yüreklendirebiliriz konuda sizin düşüncelerinizi öğrenmek isterim.
Selamlar, sevgiler
Doğan Cüceloğlu / 31 Mayıs 2017