HOCAM EMEĞİNİZE YAZIK EDİYORSUNUZ!

HOCAM EMEĞİNİZE YAZIK EDİYORSUNUZ!

Geçen gün sürekli gittiğim bir mekanda çayımı içip kitabımı okurken yanıma orta yaşlarda güler yüzlü bir bey geldi selam verdi ve “Hocam izin verirseniz size bir şey söylemek istiyorum,” dedi.
Eğitim görmüş, kibar, olgun bir insan izlenimi veriyordu. Yanımdaki boş sandalyeye davet ettim, aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
– Anladığım kadarıyla öğretmenlikle bir kitap üzerinde çalışıyorsunuz; doğru mu?
– Evet, doğru, dedim.
– Hocam, haddim değil, ama emeğinize yazık ediyorsunuz! Bayağı rahatsız olmuştum, sandalyemde şöyle bir dikleştim ve gözlerinin içine baktım. Mahcup bir edayla hafifçe gülümsedi ve konuşmaya devam etti: “Ben kendim emekli öğretmenim; yöneticilik de yaptım.” Çok ilgimi çekmişti, gülümsemeye çalışarak sordum:
– Buyrun, siz dinliyorum. Öğretmenleri ilgilendiren bir kitap yazmakla neden emeğimi boşa harcamış oluyorum, merak ettim.
– Çünkü okunmaz hocam. Neden böyle düşündüğümü izin verirseniz açıklamak istiyorum.
– Buyrun, sizi dinliyorum.
– Öğretmenleri zihnimde iki kutuplu bir ölçek üzerinde değerlendiriyorum. Bir uçta yapacak başka hiç bir iş bulamayan ve çaresizlikten öğretmenlik yapanlar var. Ölçeğin öbür ucunda getirisi yüksek, prestijli başka işler yapabileceği halde öğretmen olmayı seçenler var.
– Şunu mu demek istiyorsunuz: Bazıları, başka hiç bir iş yapamadıkları için, çaresizlikten öğretmenlik yaparlar, bazıları ise yapacakları birçok seçenek içinden öğretmen olmayı seçerler.
– Evet, bunu demek istiyorum. Bir öğretmenle konuşurken üç dakika içinde hangi tür öğretmenle konuştuğumu bilirim.
– Peki, hangi tür öğretmenle konuştuğunu öğrencide anlar mı?
– Ben anlarım. Ama öğrencilerin de sezgileri güçlüdür, hangi tür öğretmenle konuştuğunu sezerler.
Bir süre sustuktan sonra, “Peki, neden emeğime yazık ediyorum,” diye sordum. Cevabı hazırdı: “Çünkü yazdığınız kitabı çok az öğretmen okur.” Konuşmaya devam ettim:
– Ben çok satılsın, diye kitap yazmıyorum.
– Hocam beni yanlış anlamayın, lütfen. Ben sizin iyi bir bilim insanı ve etkili bir yazar olduğunuzu düşünüyorum. Ayrıca yaşınızı da biliyorum. Artık bu yaşta sizin önceliğiniz anne babalar ve üniversite öğrencileri olmalı; onlar için kitap yazmalısınız. Öğretmen olmayı seçenlerin sayısı çok az ve onlar zaten sizin kitaplarınızı okuyor ve faydalanıyorlar. Birçok üniversiteli gencin, sizin SAVAŞÇI kitabını okuduktan sonra öğretmen olmayı seçtiğini biliyorum.
– Çok ilginç, önemli şeyler söylediniz. Kimliğiniz belirtmeden bu konuşmamızı sosyal medyada paylaşıp okurlarımın ne düşündüğünü sorabilir miyim?
– Tabii paylaşabilirsiniz; ne diyeceklerini ben de merak ediyorum.
Daha sonra izin istedi ve ayrıldı; sorularıma beni baş başa bıraktı.
Evet, şimdi siz değerli okurlarıma soruyorum:
1- Benimle konuşan emekli öğretmen beyefendinin öğretmenleri iki grupta değerlendirişini gerçekçi buluyor musunuz?
2- Ülkemizde çaresizlikten öğretmenlik yapanların sayısının öğretmenliği seçenlerden kat be kat daha yüksek olduğunu düşünüyor musunuz?
3- Siz kendiniz bir öğretmenle karşılaştığınızda onun çaresizlikten öğretmenlik yapan biri mi yoksa öğretmen olmayı seçmiş biri mi olduğunu hissedebiliyor musunuz?
4- Sizce bir öğrenci sınıfa giren öğretmenin çaresizlikten öğretmenlik yapan ya da öğretmen olmayı seçen bir olduğunu, yani bu önemli ayırımı, hissedebilir mi?
Emek ve zamanınız için teşekkür ederim.
(Doğan Cüceloğlu / Instagram – Facebook / 20.05.2018)
Bir şunu diyen bir yazı 'HOCAM EMEĞİNİZE YAZIK EDİYORSUNUZ!' görseli olabilir
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05