“Cahit zaten azalarak yaşayanlardan değil
Çoğalarak ölenlerdendir…”
Can Yücel
Bundan tam elli üç sene önce, 5 Haziran 1971’de aramızdan ayrılmıştı Cahit Irgat.
“Ölünceye dek de tekrar sahneye çıkabilme umudunu yitirmemişti” Haldun Dormen‘e göre: ”Ömrünün en büyük tutkusu, en büyük aşkı hep tiyatroydu.” (1)
Aktör ve şairdi Cahit Irgat. Oyunculuğu da, edebiyatçı kimliği de tartışılmazdı. “Kader”, “Seninle Ölmek İstiyorum” filmlerinde yaşar kıldığı karakterleri hatırlıyorum şimdi. Cahit Irgat‘ı sahnede bir kez izleme fırsatım olmuştu: “Yaygara 70″de.
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, Ankara Devlet Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Gen-ar Tiyatrosu, Küçük Sahne, Oda Tiyatrosu, Cahitler Tiyatrosu, Adana Şehir Tiyatrosu tekrar Dormen Tiyatrosu…
Erol Günaydın, Suna Keskin, Tuncer Kurtiz, Vala Önengüç ile “Yolcu” da rol aldı.
Suna Keskin‘den, Nazım Hikmet’in “Yolcu” oyunuyla çıkılan ve otuz ili kapsayan turnede yaşananları, şaşkınlıkla dinlemiştik Yavuz Pak ile. Hele, ellerine tutuşturulmuş teneke parçalarını çalarak Suna Keskin, Tuncel Kurtiz, Cahit Irgat, Erol Günaydın‘ı takip eden o bir grup çocuk:
“Altmışların ikinci yarısında, Nazım Hikmet eseri oynayan iki tiyatrodan biriydik. Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu ‘Ferhad ile Şirin’i, gelen tepkilere rağmen sahneye taşımışlardı. Biz de ‘Yolcu’ yu sergiliyorduk. İstanbul seyircisi oyuna ilgi göstermişti. Otuz günlük bir turne düşündük yaz dönemi için… Güzergah belirlendi, anlaşmalar yapıldı. Ancak unuttuğumuz bir şey vardı o da, sanırım ‘Nazım Hikmet’ adıydı. Gittiğimiz her şehirde oyun yasaklandı. Ne yapsak boşunaydı, izin alamıyorduk bir türlü. Çaresizdik. Zaman zaman Erol Günaydın’ın ‘yeter, dönelim’ ısrarlarına rağmen, yolumuza devam ettik. Olmadı… En son umudumuz Samsun’du aslında. Orada da müsaade çıkmadı. Sahi, elimizde siyah çelenk Atatürk Anıtı’na gitmiştik bir gün…. Arkamızda teneke çalıp, ‘Koministler’ diye tempo tutan çocukları, hatırlıyorum şimdi. Sonuçta tiyatromuzu kapatmak durumunda kalmıştık.”
Cahit Irgat, film setleri, tiyatro sahneleri arasında yaşıyordu. Mina Urgan ile olan evliliği de pek uzun sürmedi.
Cahit Irgat‘ı yazarken, bir tesadüf sonucu Tekin Deniz‘in çok değerli arşivinden paylaştığı, bir belgeye rastladım:
CAHİT IRGAT MESELESİ VE TİYATROMUZUN HÂL- İ PÜR MELÂLİ
“Her okuldan kovuldum. Anarşist dediler kovdular. Nihilist dediler kovdular. Komünist dediler kovdular. Otuz bir yıldır aktörlük yapıyorum. Elimden lehimcilik gelmedi. Marangozluk gelmedi. Benim savaşım daha güçlü, daha düzenli, daha mutlu bir dünya yaratmak.Ama elli yıllık ömrü darlarda, zorlarda geçirdik. Ne olursa olsun, istediğim, dilediğim bir çizgide sürdürüyorum ömrümü. Savaşı bırakmadan, kavgadan kaçmadan.”
“Köyün insanına tiyatro gerek. Halka daha çok, daha çok, daha çok tiyatro götürmek gerek. Tiyatro okuldur. Tiyatro bir kültür aracıdır.”
“Şehir Tiyatroları’nın dışında, Devlet Tiyatrosu’nun dışında, bir de yeni kurulan Öğretmenler Sendikası’nın kuruluşu Tiyatro T.Ö.S. dışında, tüm tiyatrolar önce, emek sömürücülüğü üstüne kurulmuştur.”
“Piyeslerin kulisinde yorgunluktan bayılan, sahne aralarında bir şişe gazozu bile borca içen tiyatro oyuncuları çoğunlukla ne alırlar biliyor musun? Gülünç bir rakam; ayda iki yüz lira ile beş yüz lira arasında. Bir iki, isim yapmış, tiyatro oyuncusu tutmuş, bir tiyatro kurmuş.Yanına kendisini gölgelemeyecek birkaç fedai toplamış.Ayda iki yüz lira, üç yüz lira aylıkla sömürülecek birkaç fedai, olmuş sana Türk Tiyatrosu. Yürümez tabii. Ulaşmaz. Güçlenmez böyle bir düzende tiyatro. Bir kısım isim yapmış tiyatro ağalarının sömürü düzeninde giden tiyatro halka ulaşmaz. Halkı güçlendirmez. Hiçbir sosyal güvenliği yoktur bu tiyatroda tükenen insanın.”
“Yazın şehre sıcaklar inip tiyatrolar perdesini kapadı mı, ağalar bu iki-üç yüz lirayı da keserler. Ve bu yıl dört arkadaşımla bu kuruluşa karşı çıktık.Son derece iyi de gitti sayılır işler.Halkın verdiğini herkes tiyatroda kardeşçe bölüştü. Gelecek yıl daha geniş, daha yaygın düşünüyorum bu gelişimi. ‘Ben yıldızım, ben aslan payını alırım’ demeden tüm oyuncuların ortak olacağı, emeğinde ortak olacağı, kazancında ortak olacağı bir tiyatro düşünüyorum.”
Cahide Sonku ile Cahitler Tiyatrosu‘nu kurdular. “Ocak” ve “Ruhlar Gelirse” adlı oyunlarla turne yaptılar.
Cahitler Tiyatrosu’nun Site Çatı’da sergiledikleri “Dişi Örümcek” ve “Düşman” oyunlarında rol alan Ümit Akkartal, Cahitler Tiyatrosu’nun oyuncu kadrosunu söyle aktarmıştı: Cahit Irgat, Cahide Sonku, Avni Anıl, Nedret Selçuker, Erdoğan Tuncel, Nüket Sevgen, Ümit Akkartal, Gündüz Kalıç…
Cahide Sonku ve Cahit Irgat’ın ciddi bir alkol sorunları vardı. Cahitler Tiyatrosu, ne yazık ki, uzun ömürlü olamadı. Kapatmak zorunda kaldılar.
Caddebostan Plaj Yolu’ndaki bakımsız, köhne bir evde yaşadılar birlikte. Gün oldu Cahit Irgat Mecidiyeköy Pazarı’nda balık sattı. Cahit Irgat‘ı orada görenler, film çekildiğini düşündüler ister istemez. Koskoca aktör balık satacak değildi ya…
“Cahit ki bu hasta düzende sağlıklı bir kanserdi” demiş Can Yücel. Ve şöyle devam etmiş:
”Cahit ki haksızlığa karşı üreyen hücrelerdi.
Yorgun develer gibi çöktüğü Dormen şölenlerinde bile
‘Siz paranızı, ben kendimi yerim’ derdi.”
Haldun Dormen, Cahide Sonku’yu yeniden sahneye döndürmek, sevenleriyle buluşturmak istiyordu. Cahide Sonku, Cahit Irgat, Erol Keskin, Yılmaz Gruda, Oral Orkan, Mehmet Özekit’den oluşan kadro Clifford Odet’in yazdığı “Taşra Kızı” oyununda bir araya geldiler.
Cahide Sonku‘nun görkemli dönüşü… Ancak alkol yine ağır bastı. Ve bir turne öncesi yaşananlar bardağı taşıran son damla oldu.
Cahit Irgat, “Taşra Kızı” nın ardından “Eski Çamlar Bardak Oldu” ve “Yaygara 70” ile bir defa daha Dormen Tiyatrosu‘nda görev aldı.
Tekin Deniz‘in arşivinden bir başka belge :
CAHİT IRGAT / DÜNYALI BİR ADAM
“Yine Şehir Tiyatrosu’na döndüm. Yıl 1940 olmuştu. Bol bol film çeviriyor, çok para kazanıyordum. Evlendim, iki çocuğum oldu. Bir şiir kitabı yayımladım. Fransızlar burs teklif ettiler. Birikmiş 16 bin liram da vardı. Hayalimde yaşattığım Paris’e ayak bastığım gün o çağın ünlü sinema oyuncusu Corinne Luchaire’le tanışıp üç gün, üç gece onunla kapandım. O sırada, Paris’i bilmeyen arkadaşının daha ilk günde ortadan kaybolması Sabahattin Ali’yi endişelendirdiğinden, zavallı beni aramadık yer bırakmayarak sonunda, karakola başvurmuş.”
“Bir buçuk yıllık bir ayrılıktan sonra İstanbul’a döndüm. Keşke dönmeseymişim. Kaç yıl evvel yayımladığım şiir kitabında solculuk propagandası yapıp, halkı isyana teşvik ediyor iddiası ile tevkif edildim. Duruşma sonucu üç aya mahkûm edildim, ama af çıktığından paçayı kurtardım.”
“Özel tiyatrolar arasında dolaştım durdum.1959’da alkol devresi başladı. Alkol duvarını aşıyor, rekorlar kırıyordum. Tam bir bocalama içindeydim. Tatminsizlik, itme, kompleks, yahut sinirlerimin çok zayıf olması beni durmadan içkiye itiyordu. 1960’da biraz toparlanıp yine tiyatroya döndüm. Sonra yine alkol ve tek başına bir otel odasına kapanma devri başladı. Beş param olmadığından meyhanelerde, ‘sonra alırız’ diye bedava içki veriyorlardı. Bir gece tam dört yarım şişe rakı içtikten sonra yürüye yürüye Aksaray’dan Şişli’ye gittim. Fransız La Paix Hastanesi’nin doktoruna, ‘Param yok ama ben burada kalacağım’ dedim. ‘Peki’ diye cevap alınca, ‘Ama ben içki içmek istiyorum’ diye dayattım. Adamcağız ona da ‘Peki’ dedi. Birlikte iki yarım şişe votka içtikten sonra hastaneye yattım.”
Bugün 5 Haziran 2021. Türkiye Tiyatrosu’nun en önemli oyuncularından biri olan Cahit Irgat’ın, aramızdan ayrılışının ellinci yılı. Geriye şiirleri, filmler, belleklerde tazeliğini koruyan oyunlar kalmış…
Ve büyük başarılarla dolu mücadeleler!
Değerli hatırasına her zaman saygıyla…
PINAR ÇEKİRGE
Kaynakça:
(1) Dormen Haldun. “Anılar”, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017
Tekin Deniz ve Ümit Akkartal’a sonsuz teşekkürlerimle..