Sayın Oya Baydar, “80 Yaş Zor Zamanlar Günlükleri”nde pandemi zamanı klasikleri tekrardan okuduğunuzdan bahsediyorsunuz. Gerçekten de klasikler her okuyuşta insana farklı bir his bırakıyor değil mi?
Salgın günlerinde, hele de benim gibi “65 üstü” ev hapsine tabiyseniz, okumaya yazmaya daha fazla vakit oluyor. Ben de kendimi klasiklere verdim. Eskiden okumuş da olsanız, yıllar geçip yeni deneyimler edindikçe çok farklı okumalarla metni yeniden keşfediyorsunuz. Uçucu geçici olmayan, insan ‘bildiğimiz insan’ olarak kaldıkça güncelliğini, duygusunu, derinliğini koruyan eserler bunlar. Klasikleşmelerinin nedeni de bu zaten.
İLETİŞİM ÇAĞINA ÇOKTAN GİRDİK
Kitapta “Söz uçar yazı kalır. Ne zamana kadar, bu ayrı bir konu” diyorsunuz. Edebiyat bir süre sonra önemini kaybedecek mi?
Kısa vadede değil ama en fazla 100-150 yıl sonra bugün anladığımız anlamda bir edebiyatın kalmayacağını, yazılı metinlerin edebiyat müzelerinde meraklılarına sunulacağını düşünüyorum. Sesin ve görüntünün yazıyı arka plana ittiği yeni iletişim çağına çoktan girdik. Kalıcı olan her şey buharlaşıyor. Bu konuda “80 Yaş Günlükleri”nde epeyce sayfa var.
Sizce pandemi bittiğinde eski hayatımıza dönecek miyiz yoksa bizi yeni bir hayat mı bekliyor?
Dünyanın eski normale dönebileceğini düşünmüyorum. Küresel salgınlar birbirini izleyecek, ekolojistler, bilim insanları bu konuda uzun süredir uyarıyorlar. İnsanların kendi fanuslarında, hayatlarını insan sıcaklığından, insan yakınlığından, bildiğimiz insanî duygulardan, toplumsallıktan uzak, ekran başlarında geçirecekleri bir çağ başlıyor diye düşünüyorum. Kitabın reklamını yapmak gibi olmasın ama bu konuda da çeşitli bölümler var Günlükler’de.
ÇÖZÜMÜN ÖNÜNDE ENGEL TEŞKİL EDİYOR
Bir sosyolog ve aktivist olarak Türkiye’de küresel iklim krizinin ciddiye alındığını düşünüyor musunuz? Z kuşağı bu konuya biraz daha duyarlı diyebilir miyiz? Sizce Türkiye’den bir Gretha çıkar mı?
Sadece Türkiye’de değil dünyada da yeterince ciddiye alınmıyor. Konuyla ilgilenen, kendini bu konuya vermiş, dünyanın, insanlığın geleceği için mücadele eden bilim insanları, ekolojistler, iklim aktivistleri var. Ancak iklim krizinin derinleşmesinin başlıca sorumlusu olan sistemin efendileri çözümün önünde engel teşkil ediyor. Küresel kapitalist çark döndükçe, ülkeler ve halklar arasındaki eşitsizlikler inanılmaz boyutlara tırmandıkça çözüme doğru adım atmak güçleşiyor. Evet, Z kuşağı dünyada da Türkiye’de de konuya daha duyarlı. Çünkü onlar kendi geleceklerinin tehdit altında olduğunun farkındalar. Gretha, bu kuşağın bir sentezi, bir sembolü diyebiliriz.
Yazarevleri Cinayeti romanına ara verip bu kitabı yazdınız. Peki şimdi romana geri döndünüz mü? Yeni roman için yayın tarihi belli mi?
Muhtemelen son romanım olacak Yazarlarevi Cinayeti’ni yazmaya hız verdim. Zamanım azaldı, her şeye acele etmem gerek. Ne zaman bitirebilirim bilemiyorum. Benim hesabım 2021 sonbaharı. Ama öyle bir belirsizlik ortamında yaşıyoruz ki, kesin bir şey söylemek zor.
Duygusal derinliklerin ön planda olacağı bir gündesin. İçsel sezgilerin güçlü bir şekilde devrede, çevrendeki olayları ve insanları anlama yeteneğin artacak. Bu durum, hem kişisel ilişkilerinde hem de iş çevrendeki dinamiklerde önemli etkinliklere yol açabilir. Özellikle sanatsal yönlerin ve yaratıcılığın gün yüzüne çıkacak. Hayal gücünü harekete geçiren bir şeylerle meşgul olmak, sana büyük bir tatmin verebilir.Başkalarının ihtiyaçlarına duyarlılığın artarken, kendine zamanı ayırmayı unutma. Kendi sınırlarını belirlemek, duygusal yüklerini hafifletebilir. İçsel huzurunu bulmak için meditasyon ya da doğada zaman geçirme önerilir. Karşına çıkan fırsatlara açık ol; sürprizler seni bekliyor. Ancak, kararlarını verirken mantığını devreye sokmayı ihmal etme. Şefkatin ve empatik doğan, pek çok kişi için bir ışık kaynağı olabilir.