2020 hepimizin imtihandan geçtiği bir yıl mı?

Yaşadıklarımız tıpkı bir “İmtihan” gibi. Hem de tüm dünyanın aynı anda girdiği bir imtihan. 2020 herkesin hakikat aynasında kendisiyle yüzleştiği, yaptığı seçimlerle hesaplaştığı, yapılan hataların, ıskalanan mutlulukların su yüzüne çıktığı bir şekilde hayatının altüst olduğu bir yıl oldu. Salgın milyonlarca can alarak bizi sarstı ama sarsarak hatırlattıkları öyle çok şey oldu ki, öncelikle bize, yaşadığımız hayatın, sağlığın ve özgürlüğün paha biçilemez bir değer olduğunu hatırlattı. İş güç derken meşguliyet içinde kaybolup, sevdiklerimizle yeterince vakit geçiremediğimizi gösterdi. Mutluluğu para ve güç sananlar küçücük bir virüs sayesinde gerçekleri acı bir şekilde gördü. Virüs zengin fakir dinlemiyor, hiçbir din, dil, ırk ayırt etmiyor, prens, başbakan demiyor herkesi eşit bir şekilde tehdit ediyor.

İÇİMİZDEKİ GERÇEK ŞAHSİYET

Kitabın kapağında “Yaşadığımız salgının içinizdeki şahsiyete ayna tutmasından korkmuyorsanız bu kitap tam size göre” yazmışsınız. Neden?

Çünkü insanın kendisiyle yüzleşmesi o kadar kolay değil. “Mış” gibi yapanlar yani çok zenginmiş, çok âşıkmış, çok mutluymuş, çok mükemmelmiş gibi yapanlar salgın yüzünden evde karantinada kalınca bazı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldılar. İçe yapılan bu yolculukta yüzümüzdeki sahte maskeleri atıp, içimizdeki gerçek şahsiyetle yüzleşmeye başladık. Ama içimizdeki şahsiyete ayna tutulduğunda karşılaştığımız kişi bizi şaşırtıp, korkutabilir.

SONSUZA KADAR SÜRMEZ

Kitabın kahramanları nasıl bir imtihandan geçiyor?

Yara bere içindeki çocukluk anılarıyla dolu olan lise arkadaşları Fikret, Meral, Sıla ve Can, 20 yıl sonra birlikte kaldıkları karantinada seçtikleri hayatla yüzleşiyor. Herkes seçtiği yolun taşını kendi döşemiş, yeryüzündeki cennetini ya da cehennemini kendi belirlemiş. Güzel günler ya da yaşanan mutsuzluklar sonsuza dek sürmez. Hayatımızın önemli kavşaklarında verdiğimiz kararlar bizim yaşam yolumuzu belirler.

YENİDEN SORGULANMALI

Gazeteci kimliğiniz nedeniyle mi bu kadar gerçekçi romanlar yazıyorsunuz?

Gazetecilik, edebiyatı besleyen çok zengin bir kaynaktır. Süper güç olarak tanımlanan Amerika’nın, Avrupa Birliği ülkelerinin bile bu salgında vatandaşını korumakta ne kadar yetersiz kaldığını hep birlikte gördük. Amerika’nın vahşi kapitalist düzende işi ve sigortası olmayanları ölüme terk ettiğine, İngiltere’nin yeterli sağlık personeli ve hastanesi olmadığı için virüsle baş etmekte ne kadar zorlandığına tanık olduk. İmtihan, çevremizdeki aç insanlara, hayvanlara ya da doğanın katledilmesine seyirci kalırsak, bizim de aynı sonu yaşayacağımıza işaret ediyor. Vicdan, adalet, birlik ve dayanışma olmazsa önce toplum onun ardından da dünya düzeni çöker.