Numan Aydınoğlu’nun yazdığı “Sadık Şendil – Hayatın Güldüren Yüzü” (Alternatif Yayıncılık, 2023) sadece ‘çok başarılı, ustalıklı bir biçimde hazırlanmış bir biyografi kitabı’ olmanın dışında bir dönemi belgeleyen, arşiv değeri olan bir eser.
Sadık Şendil; “Yedi Kocalı Hürmüz”, “Kart Horoz”, “Kanlı Nigar”, “İhtilal Var”, “Kocamın Nişanlısı”, “Çılgın Yenge”, “Fuar Yıldızı”, “İkiz Doğuran Hasan Efendi”, “Karagöz Geceleri” gibi piyeslerin yazarı.
Sadık Şendil; “Akasyalar Açarken”, “Beklenen Şarkı”, “Tatlı Dillim”, “İki Gemi Yanyana”, “Emine”, “Mavi Boncuk”, “Bizim Aile”, “Senede Bir Gün”, “Salak Milyoner”, “Hababam Sınıfı Uyanıyor”, “Süt Kardeşler”, “Neşeli Günler”, “Kalbimin Efendisi”, “Gülen Gözler” filmlerinin senaristi.
Sadık Şendil eserleriyle tiyatro ve sinemamıza çok önemli katkılarda bulunmuş usta bir kalem.
Numan Aydınoğlu, son derece akıcı, içten bir anlatımla tüm o yılları belgelerken, bir toplumun siyasal, günlük yaşamına, yükselen ve inişe geçen değerlerine dair de önemli saptamalar yapmayı, ihmal etmemiş.
“Yazdığı oyunlar ve operetler (‘Fulya’, ‘Kelebek’, ‘Festival’, ‘Kadınlar Adası’ ) ile sahnelerde neredeyse devrim niteliğinde işler yapan Sadık Şendil, yeni bir ilke imza atmaya hazırlanıyordu.”
Numan Aydınoğlu sayesinde o ilk’i öğrendim. Hayır, o ilk’in ne olduğunu açıklamayacağım şimdi. Okurken o tadı, heyecanı yaşamanızı istiyorum çünkü.
Ama öyle bir sır var ki…
Numan Aydınoğlu, Sadık Şendil oyunlarının tiyatro yazınımızdaki önemini şöyle açıklıyor: “Oyunu izleyenler günlerce birbirlerine oyundan nasıl etkilendiklerini, oyundaki karakterlerin nasıl zekice belirlendiğini, hatta zaman zaman ne kadar da tanıdık, ne kadar içlerinden biri gibi geldiğini anlatıyor ve böylece fısıltı gazetesi, hiç beklenmedik şekilde bir reklam kampanyasına dönüşüyordu.”
Sadık Şendil‘e ait bu ‘sır’ı Numan Aydınoğlu bir başka boyuttan da ele alıyor:
“Her eserinde halkın içinden seçtiği son derece doğal ve gerçek karakterler kullanarak, ülke yaşamının bu karakterler üzerindeki dikey etkisi ve bu etkinin sebep olduğu toplumsal iletişim üzerindeki konumunu işledi. Bu yazım tarzı ile de Türk Sinemacılığında da bir devrim gibi yeni bir çığır açıyordu.Sıra dışı karakterlerden vazgeçerek, hayatın içinden seçtiği tiplemeler ile seyirciye kendisini yine onların kendi dilleriyle anlatıyordu.”
“Sadık Şendil – Hayatın Güldüren Yüzü”nü okurken Ayfer Feray, Türkan Şoray, Ayten Gökçer, Nükhet Duru, Oya Başar, Nurgül Yeşilçay‘dan izlediğim ‘Taşkasap’lı Hürmüz‘ü hatırladım. Perran Kutman, Belgin Doruk, Fatma Girik, Ayşe Kökçü‘nün yaşar kıldığı ‘Cihanyandı Kanlı Nigar’ geçti gözlerimin önünden.
“Sadık Şendil kendisini feminist bir yazar olarak tanımladı. Oyunlarının temel karakteri mutlaka kadın olurdu ve kendince kadınların dili olup kocalarına mesajlar vermeye çalışırdı hep.”
“Yani Sadık Şendil yazdığı oyunlarla bu erkek egemen toplumda kadınlarımızın dili olmaya çalışmaktadır.”
“Hayatı tersten yazacaktı Hürmüz ile.Eril toplumun erkeğe verdiği hakları Sadık Şendil, Hürmüz’e verecek yaşamı böyle anlatacaktı. Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen başkasına yaparken ne hissediyorsun diyecekti sahneden seyircisine…”
Şimdi düşünüyorum da, kitabın “Tiyatro Oskar’ını nasıl Kaçırdım?” bölümü ders niteliğinde… Sahi, yazdığı oyunlarda ve senaryolarda kendi adını kullanan Sadık Şendil neden sahneye koyduğu eserlerde Cem Ayata ismine gerek duymuştu? Peki ya, o Fransız eleştirmen, hangi gerekçeyle “Kart Horoz” piyesini geri çevirmişti? Merak ettiniz, biliyorum. Hepsinin cevabı kitapta mevcut.
Sadık Şendil, 1982 yılında “Yedi Kocalı Hürmüz” kitabını Umman Özkul‘a şu sözlerle imzalamış desem:
“Güzel Umman kızım, sen yedi kocaya bedel, tek erkeğin Hürmüz’üsün.”
Daha böyle ne çok hatıra var kitapta…
“Sadık Şendil – Hayatın Güldüren Yüzü”nü okurken Münir Özkul, Kandemir Konduk, Suna Selen, Müjdat Gezen, Şevkiye May, Sırrı Gültekin, Ayfer Feray, Itır, Ebru, Halit Akçatepe, Ertem Eğilmez, farklı yıllarda da olsak Arnavutköy Özel Eseniş Lisesi’inden (o yıllarda ısrarla “Kolej”, derdik nedense) ağabeyim Cem Şendil‘e rastlamak beni mutlu etti… Hele Ayfer Feray ve Ahmet Uz‘un “Yedi Kocalı Hürmüz”den kalmış fotoğrafları. Bakırköy Halkevi binası. Güldürü Üretim Merkezi mesela.
“Sadık Şendil – Hayatın Güldüren Yüzü”, içeriği ve sohbet tadındaki anlatımıyla başarılı, satır atları çizilerek, notlar alınarak okunması gereken önemli kitaplardan biri.
Ahmet Oktay‘ın bir sözünü hatırladım şimdi: “İyi kitap birden çok kez okunmayı hak eder.” Bana göre, “Sadık Şendil – Hayatın Güldüren Yüzü” de bu hak edişe sahip. Öneririm!