“Hadi Çaman’ın Değerli Hatırasına, Saygıyla…”

“Hadi Çaman’ın Değerli Hatırasına, Saygıyla…”

Türkiye Tiyatrosu’nun unutulmaz isimlerinden Hadi Çaman, 22 Eylül 2008’de aramızdan ayrılmıştı. Pınar Çekirge’nin, Hadi Çaman anısına kaleme aldığı yazıyı okurlarımızla paylaşıyor, usta oyuncuyu saygıyla anıyoruz…

“Kaç yaşında olursanız olun, öyle anlar öyle olaylar yaşarsınız ki, içinizde, göğüs kafesinizde zaman zaman ele avuca sığmayan, yakalayamadığınız  bir kuşun kanat seslerini, çırpınışlarını duyarsınız. Duymalısınız da. Çünkü yaşam budur. Bu ses yaşamınızın fon müziğidir. Notalarını kendi sıralamış, sözlerini kendi yazmış, kendi enstrümanlarını kendi çalıp, kendi sesiyle de eşlik etmiştir. İşte bu ses, işte bu müzik, işte bu ezgi kalbinizin sesidir.  Kalbin sesidir.”

“Sizin göreviniz ancak iyi bir izleyici, iyi bir dinleyici olmaktır. Başka hakkınız yoktur. İşte bunu becerebilirseniz bu sese kulak vermesini bilirseniz yaşamınız  anlam kazanır. Bu anlamın öteki yüzüyse uyumlu bir danstır sanki. Şiir benzeri bir dans. O sesin ayağına basmamaya özen göstereceksiniz ama. Tabii, onun da sizin ayağınıza basmaması gerekiyor. İşte uyum sağlanırsa koreografisini bile birlikte kotardığınız bu dans ömrünüzün sonuna dek sürer gider. Yeter ki, gözünüzü o sesin gözünden ayırmayın.”

Fotoğraflar, afişler, program dergileri, ödüller, plaketler, gazete küpürleri. Albüm sayfalarını çevirirken yıllar sanki hızla geriye doğru gidiyor.

“Tiyatro milletlere yol gösteren deniz feneridir demiş Muhsin Ertuğrul bir defasında.”   

Gülümsüyor. “Tiyatro kıbledir” diyor heyecanla. Gözleri bulutlu. Gölgeli gölgeli bakıyor yüzüme. Susuyorum. (Şimdi düşünüyorum da, zıtlaşan tatları, sıradışı öyküleri, dibine kadar yaşanan aşkları hiç yadsımadan yüreğinde taşımış olmalıydı.) Anılarında sereserpe dolaşmama izin vermesi bundandı belki de. Dünya standartlarında bir yıldız aktörün yaşantısına adım  atmıştım. İki saat boyunca o konuşacak, ben dinleyecektim. Anlatacaktı. Hadi Çaman her şeyi anlatacaktı. Dudaklarında o silik, soluk gülümseyişle..

“Oğlum Efe’nin yeni dillenmeye başladığı günlerdi. Henüz mama iskemlesinde çikolataya alerjisi var ve kapıdan her girene ‘alerjim yok diye sesleniyor. Evde yalnızız. O yerde oyuncaklarını dağıtmış. Ben de masada bir şeyler karalıyorum. Birden onun sesiyle irkiliyorum: ‘Baba güzeltsene’. Dönüp bakıyorum. Elinde bir oyuncak ikiye ayrılmış. Yanına yaklaşıyorum. Söylediğini yineliyor: ‘Güzeltsene.’ Kırdığı oyuncağı alıyorum ve de soruyorum: ‘Ne yapayım anlayamadım, Efe’. Cevap değişmiyor ‘Güzelt’ .

Güzeltmek. Yani düzeltmek sözcüğüyle güzelleştirmek kavramının bileşimi. Tanrım, şiirsel olduğu denli kimyasal da. Ve inanılmaz uyumlu, dolu, anlamlı. Aslına bakarsan, düzeltmekten daha çok emek, özen isteyen, sıradan olmaması ve size özgü size göre bir çaba ve sonuç. Belki altına imzanız bile gerekebilir. İşte o günden başlayarak kullandığım sözcükler ordusuna güzeltmek de katıldı. İşimde, özel hayatımda, dostluklarımda olsun, insanları kımamaya, küstürmemeye daha bir çaba gösterdim. Bu insan ilişkileriyle sınırlı kalmadı, hayır. Örneğin, şu tiyatro salonunu sadece düzeltmedim ben. Bu mekanı düzeltmekle yetinmeyip, oğlumun ifadesiyle, güzelttim de. Bitti mi dersin? Ne gezer; hala bir savaş, bir mücadele, ömrüm yettikçe de sürecek bu savaş. Güzeltilmiş bir dünya, dünyalar kuralım, diyorum.”

Soluk almadan dinliyorum. Hadi Çaman’ın gözlerindeki o telaşlı pırıltılar çoğalıp duran  bir ışık seline dönüşmüş gibi.

“Tiyatro yapmak, oynamak yönetmek. Tiyatro sahibi olmak, oyun seçmek… gerginlik dolu, yorucu bir uğraş inan bana.Tanrı nefes verdiği süre ‘es’ vermeyi hiç düşünmüyorum. İsmet Ay’ın sözüdür: ‘Allah sahnede alsın’ der. Kendim için de katılıyorum bu duaya.”

“Sevgili Nisa’ya doktorlar, çalışırsan ölürsün dediler. İnandı onlara. Evine çekildi ve altı ay sonra kaybettik Nisa’yı. Çalışsaydı altı sene daha yaşayacaktı, bak sana söyleyeyim.”

“1962 tiyatro sezonunda, Dormenler’de profesyonel tiyatro yaşamım başlamıştı. Turp suyu, Bityeniği, Yer Demir Gök Bakır, Eski Çamlar, Oliver, Yaygara Yetmiş, Cephede Piknik gibi önemli oyunlarda rol aldım. Bir dönem Gülriz Sururi-Engin Cezzar, Nisa Serezli-Tolga Aşkıner tiyatrolarında da çalıştım.”

Keşanlı Ali, Nikah Kağıdı, Evet Evet, Paşaların Paşası O günlerde rol aldığım oyunlardan ilk aklıma gelenler. Ardından Müjdat Gezen ve Perran Kutman ile Miyatro, Egemen Bostancı ile Şan Tiyatro’sunda  Müzikal Kahkaha. Mehmet Teoman’ın kotardığı Alaman’a Maaşallah, Kastelli Vakfı’nda Haldun Dormen’in yazıp yönettiği Geceye Selam, (Hadi Çaman’ın Modacı Şener tiplemesini ve o güzelim şarkısını hatırlıyorum: “Ah nasıl yapsam da / Şu kaprisli karıya/ Boya desem saçını/ Rol icabı sarıya/ Ah nasıl yapsam da/ Giydirsem şu kadını/ Erkek diye yuttursam/ Bizim şişko madamı..)

“1982 Aralık ayında, Yeditepe Oyuncuları olarak kendi tiyatromuzu kurduk ve Füsun Önal, Suna Selen, Yüksel Gözen ile Kelebekler Özgürdür’ü uçurmaya başladık. Sonra, Aşk Dediğin Nedir Ki, Matruşka, Hoşgeldin Amerika,  Küheylan, Helikopter, Tecavüzcüler, Aşk Gibi… Geriye dönüp baktığımda, çizgisinden sapmayan, ara vermeden yoluna devam eden bir tiyatro olduğumuzu görüyorum. Aslında her şey çok zor. Tiyatro yapmak, tiyatro sahibi olmak. Son iki üç yıldır kendimi yorgun hissediyorum. Kemal Sunal, Güzin Özipek, Selim Naşit, Tekin Siper’i arka arkaya yitirmiş olmak daha bir evhamlı kıldı beni. Tabii evham konusunda Müjdat ile yarışmam imkansızdır.”

“Tiyatronun sorunları hiç bitmeyecek gibi. Her geçen sene yükselen maliyetler, değişen izleyici profili diyorum.”

“Bana göre, tiyatro toplumların en temel mihenk taşlarından biridir. Ama bizde, tiyatronun önemi yeterince anlaşılamadı bir türlü. Doğru, altmışlı yıllar Türkiye tiyatrosunun altın dönemiydi. Nasıl anlatsam, gişeciler “Yerimiz kalmadı” levhasını asmak için adeta birbirleriyle yarışırlardı. Sonra televizyon girdi devreye, seyirci tembelleşti resmen. “Acelesi yok, nasılsa gidip izleriz” oyunu diye düşünmeye başladılar. Geçen gün bir hanım “Bu yıl Küheylan olacak değil mi?” diye sordu yolumu keserek, “Ne Küheylan’ı hanımefendi” dedim. Dört yıl oldu bitireli.  Oyunlarımızı, dekorlarımızı, buzlukta mı sakladığımızı sanıyorsunuz siz?”

Seyirci profili desem.

“Şöyle izah edeyim: Altmışlı yıllarda İstanbul’un nüfusu yaklaşık bir milyon, otuz bin “sürekli tiyatro izleyicisi vardı. Bunlar her oyunu gidip, izliyorlardı ve bilir misin, bu otuz bin seyircinin en az yirmi bini azınlıklardı: Ermeniler, Rumlar, Museviler. Kimileri öldü gitti, kimisi küsüp gitti, kimisi sürülüp gitti. Hatalarımızı kabul etmek zorundayız bu konuda. Bugüne gelelim, yani, 2000’ler gelelim. İstanbul’da onbeş milyon insan yaşıyor, basit bir hesaplama yaparsak en az dört yüz elli bin seyirci olması gerek, öyle değil mi? Nerede?  Evet, tutmuş bir oyunun altı yüz bin izleyicisi de oluyor… Ama, bir bilemedin üç oyun için geçeli bu durum. Benim altını çizdiğim ise, her oyuna giden “sürekli izleyici adedi.”

Ya bilet fiyatları?

“Sinema bileti ya da yurt dışındaki tiyatro bilet fiyatlarıyla kıyaslarsak çok ucuz, hatta gülünç denecek kadar düşük olduğunu söyleyebilirim. Ödenekli tiyatrolarla biz özel tiyatroların bilet fiyatları arasındaysa korkunç bir uçurumun varlığını yadsımayız elbette. Bu durum inanılmaz bir haksız rekabet ortam yaratmakta. Yıldız Hanım hep söyler, ödenekli tiyatro otuz milyona mal ettiği bir koltuğu bir milyona satıyor. Biz, özel tiyatro olarak  o koltuğu zaten en sol on, bilemedin onbeş milyona mal edip beş milyona satıyoruz. Tiyatro salonunun kirasını, gazete ilanlarını ödenecek maaşları, vergileri düşün bir de.”

Yeni bir nesil geliyor şimdi. Bir dizide rol alıp oyuncu olduğunu iddia eden.

“Yeteneğin de olsa, bu işin mektebini de bitirmiş olsan, inandığım o ki yaptığın işe gönülden bağlanmamışsan bir yere gelmen mümkün değil. Hele tiyatro bizde başlı başlına bir usta, çırak ilişkisidir.”

“Haldun, Ayfer, Altan, Gülriz, Erol, Füsun.. Kimlerle aynı sahneyi paylaşmadım ki. Her oyuncu, her rol başka bir deneyim olmuştur kariyerimde. Dahası bizim meslekte oldum” demek öldüm” demekle eşdeğerdir. Koskoca Yıldız Kenter bugün hala aşamalar kaydediyor, saygıyla ayakta alkışlanıyorsa, bir gün dahi oldum demediği içindir. Yeni kuşak ne yazık ki çok şey bildiğini iddia ediyor. Onları suçlamıyorum. Asla! Yetiştikleri ortam, alçalıp yükselen yeni değerler, cilalanarak sunulan imajlar, onları böylesine etkiledi kuşkusuz ve etkilemeye de devam ediyor. Ben onların yerlerinde olsam önce aynada kendi gözlerimin içine bakıp konuşur, ancak ondan sonra, söylenecek sözlerimi ortaya çıkıp cesaretle haykırırım.”

Dışarıda ince bir yağmur başlamıştı hafiften. Gri ve soğuk. Pencere camları çizik çizikti. Sınırsız diyebileceğim düşlerimle başbaşa kalmak için bol zamanım vardı artık.

“Biliyor musun, Şevkiye May’la söyleşi yapmak isterdim” diye mırıldandım. “Neden Şevkiye May?” diye sordu Hadi Çaman.

Yalnızlığı taşıyamıyordu Şevkiye Abla diye anlatmıştı Füsun Erbulak. Yunanistan’da Kaluta Kardeşlerle oynadığı müzikalleri, Lüküs Hayat operetindeki Şadiye rolünü, “Memiş memiş ah sevgilim / Tıp tıp eder bak yüreğim” şarkısını özleyerek intihar etti” demişti.

Yağmur hızlandı giderek.

“Şevkiye Hanım içeride, kuliste, gel tanıştırayım seni” dedi Hadi Çaman. Ürperdim.

Kuliste mi? Ama nasıl olur bu?

Uçuşan tüller, şifonlar, rujlar, pudriyer kutuları…Makyaj masasında oturuyordu Şevkiye May. Kirpiklerini rimelliyor, gözevini gri kalemle sınırlandırıyor, göz kapaklarına pembe, eflatun simli far sürüyordu. Bir an yüzüme baktı: “Fazla zamanım yok. Sor ne soracaksan. Ya da dur, en iyisi anlatayım, sen dinle.”

Hadi Çaman’ın avucunu omzumda hissettim. “Olur”, dedim.

“Kundağım sahnede açılmış diyebilirim. Gerçi babam Komiki Şehir Şevki Efendi’nin yüzünü pek az hatırlarım. Ben dört yaşımdayken öldü. Fakat annem Mari Ferah’la sahne sahne dolaştım o seneler. Hatta bir ara sahne gerisinde kantocuları seyrede seyrede aynı şeye heveslendiğimi gören Naşit Bey’den bir temiz azar işitmiştim. Sahneye ilk çıktığımda henüz Fransız mektebine gidiyordum. Çok geçmeden Sörler işi anladılar ve kapıyı gösterdiler bana. Okul hayatım bitmişti. Sonrası malum. Sahir Opereti, Süreyya Opereti. Raşit Rıza ve arkadaşlarıyla ilk Atina seyahati. Çardaşlar, Mariçalar, Lüküs Hayatlar.”

Derin bir iç çekti ve “Bu kadarı kâfi şimdilik” dedi. “Birazdan provaya başlayacağız.. Yine konuşuruz. Anlatacaklarım bitmedi henüz. Bekleyin, beraber gideriz.”

Dalgınlıklara boğulmuş gibiydi sesi. Usulca çıktık odadan. Bir düş müydü bu? Şevkiye May’la bir araya gelişimiz. Peki neden o kadar soğuktu parmak uçları?

Hadi Çaman’ın yüzüne baktım bir an. Geçip fuayedeki koltuklardan birine oturduk “Titriyorsun” dedi. “İyiyim” diyecek oldum. Dinlemedi. Bir çay yaptı, getirdi. Zorla iki üç yudum aldım. Kaynar kaynar elinde tutuyordum ince belli bardağı. Birden parmaklarımın  kasıldığını hissettim.  Kırıldı,  parçalandı bardak avucumun içinde. Bileğime doğru sızıyordu kan. Başım dönüyordu. Şevkiye May, işte tam o esnada havagazı musluğunu sonuna kadar açtı. Geriye kalacak olan unutuluşun uçsuz bucaksız melodramıydı kuşkusuz. Türkiye Tiyatrosu’nun gelmiş geçmiş en büyük subretinden, Şevkiye May’dan bize kalan o melodram. Bir ağıt. Bir tragedya. Hepsi bu!

“Bütün bunlar, yaşadıklarımız hayal miydi?” diye sordum Hadi Çaman’a. Gülümsedi.Sadece gülümsedi.

Burhan Arpad’ın sesini duyar gibi oldum o an :

“Dikran Çuhacıyan, Muhlis Sabahattin, Serope Bengliyan, Kharik Toloyan, Mahmut İbrahim, Sezai Namık, Salah Cehdi, Suzan Lütfullah, Ömer Aydın, Hazım Körmükçü hepsi öldü! Yarı tok, sıkıntı içinde, başları darda öldüler. Hepsi! Çoğunun yattığı toprak parçası bile pek bilinmiyor. Başlarına bir taş olsun koyan olmadı.”

Foto: AA

Giderek yok olmaya başlamış, silindi silinmek üzere harfler… Dün sabah bir tesadüf Hadi Çaman’ın 29 Ocak 2002’de tarih yazıp imzaladığı ve faksla bana yolladığı bu satırları buldum :

“Efsaneydik biz. Çorak topraklarda yeşermiş, başları göklere ermiş, birer ulu çınar.

Sevgi doluyduk hepimiz… Sonsuza doğru koşan… Damarları alkışlarla dolu birer gür pınar.

Siz yarattınız bizleri… Sizler uçurdunuz…Uçurmamız için sizleri bize kanat oldunuz.

Moral olduk sizlere… Örnek olduk çoğuz kez… Sonra birden, sonra birden, sonra birden… Bulut olduk göklerde.

Yumuş yumuş gecenizi aydınlatan pasparlak birer ay.

Kıpır, kıpır binlerce yıldız.. Işığız biz. Işığınız.

Toplayın bizleri, toplayın… Toplayın bizi yeniden, durmayın. Sonra sonra bizi göklere uçurun bizi yeniden.

Ama, ama… Boş kalmasın elleriniz… Alkış…Alkış…Alkış…

Bakın, bakın işte yağıyor üstünüze  üstünüze.

Hayır, durmayın… Alkış… Haydi haydi alkış… Efsane… Efsane… Birer ulu pınar. Efsaneydik biz!“

29.01.2002  Hadi Çaman

 

PINAR ÇEKİRGE

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • Koç
  • Boğa
  • İkizler
  • Yengeç
  • Aslan
  • Başak
  • Terazi
  • Akrep
  • Yay
  • Oğlak
  • Kova
  • Balık
KOÇ BURCU YORUMU

Bugün duygularınızı net bir şekilde ifade etme ve iletişim konularında başarılı olabileceğiniz bir gün olabilir. Etrafınızdaki insanlara samimi duygularınızı paylaşmak için uygun bir zaman. Kendinize güvenin ve hedeflerinize doğru adımlar atmaktan çekinmeyin. Ancak ani kararlar almaktan kaçınmakta fayda var, daha dikkatli ve planlı ilerlemek sizin için daha başarılı sonuçlar doğurabilir.

BOĞA BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün, kendinizi duygusal olarak daha dengeli hissedebilirsiniz. Maddi konularda daha kontrollü davranmak size fayda sağlayabilir. İlişkilerinizde ise sabırlı ve anlayışlı olmanız gerekebilir. Sağlığınıza özen göstermek ve beslenmenize dikkat etmek önemli olacak. Keyifli bir gün geçirmenizi dilerim.

İKİZLER BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün, İkizler burcunun insanları için iletişim becerilerinizin ön plana çıkacağı ve ilişkilerinizde derinlemesine anlayışlar kazanabileceğiniz bir gün olabilir. Duygularınızı net bir şekilde ifade etmek ve karşınızdakilerle sağlıklı bir iletişim kurmak için harika bir zaman. Aynı zamanda yeni fikirler üretebilir, yaratıcı projelere odaklanabilir ve hızlı kararlar alabilirsiniz. Keyifli bir gün geçirmenizi dilerim!

YENGEÇ BURCU YORUMU

Tabii! Bugün, duygusal konularda kendinizi daha hassas hissedebilirsiniz. İlişkilerinizde anlayışlı ve empatik olmaya özen göstermelisiniz. Ayrıca, iş hayatınızda da kendinizi ifade etmek ve duygularınızı net bir biçimde ortaya koymak için uygun bir gün olabilir. Duygusal dengeyi korumak ve gerektiğinde kendinize zaman ayırmak önemli olacaktır.

ASLAN BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün, Aslan burcu için keyifli ve hareketli bir gün olabilir. İhtiyacınız olan motivasyonu ve enerjiyi bulabilirsiniz. Kendinize zaman ayırarak yaratıcılığınızı ortaya çıkarabilir, yeni projelere odaklanabilirsiniz. İletişim becerilerinizin de üst seviyede olacağı bir gündesiniz, bu sayede etrafınızdaki insanlarla daha iyi anlaşabilirsiniz. Aşk hayatınızda tutkulu ve romantik anlar yaşayabilirsiniz. Kendinizi ödüllendirecek aktivitelere yönelmek size iyi gelebilir. Eğlenceli ve keyifli bir gün geçirmenizi dilerim!

BAŞAK BURCU YORUMU

Bugün dikkatinizi detaylara yönlendirmek yerine genel resme odaklanmaya çalışın. Karşınıza çıkabilecek fırsatları değerlendirirken detaylarda takılıp kalmamaya özen gösterin. İçsel huzurunuzu korumak için meditasyon ya da yoga gibi ruhunuzu dinlendirecek aktivitelere yönelebilirsiniz. Bugün karar vermeden önce daha fazla düşünmek ve danışmak size fayda sağlayabilir. Enerjinizi olumlu ve yapıcı düşüncelere odaklayarak günü verimli bir şekilde geçirebilirsiniz.

TERAZİ BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün Terazi burçları için iletişim konuları ön planda olabilir. Duygularınızı açık ve net bir şekilde ifade etmeniz gerekebilir. Ayrıca, çevrenizdeki insanlarla olan ilişkilerinizi dengelemek ve uyum sağlamak için çaba sarf etmeniz gerekebilir. İkili ilişkilerde anlayışlı ve uzlaşmacı olmak, bugün size avantaj sağlayabilir. Sevdiklerinizle olan iletişiminizi kuvvetlendirme ve duygularınızı ifade etme fırsatı bulacaksınız. Bugünün keyfini çıkarın!

AKREP BURCU YORUMU

Bugün duygusal kararlar almak yerine mantıklı düşünmeye odaklanmalısınız. İçinde bulunduğunuz durumu objektif bir şekilde değerlendirerek doğru adımları atabilirsiniz. İletişimde dikkatli olmalı ve karşınızdaki kişilerle anlayışlı bir şekilde iletişim kurmalısınız. Kendinize zaman ayırarak ruhsal dengeyi sağlamak için fırsat yaratabilirsiniz. Bugün, içsel huzurunuzu korumaya özen göstermelisiniz.

YAY BURCU YORUMU

Bugün sosyal ilişkilerinizde şanslı ve olumlu gelişmeler yaşayabilirsiniz. İletişiminiz kuvvetli olacak ve insanlar üzerinde olumlu etki yaratacaksınız. Kendinize ve yeteneklerinize güvenerek hareket ettiğinizde başarılı sonuçlar elde edebileceksiniz. Keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

OĞLAK BURCU YORUMU

Bugün, hedeflerinize odaklanmak önemli olacak. Sabırlı ve kararlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürürseniz, istediğiniz sonuçlara ulaşabilirsiniz. İş hayatında disiplinli olmak ve detaylara dikkat etmek başarınızı artırabilir. Özel hayatınızda ise sevdiklerinizle keyifli vakit geçirebilirsiniz. Sağlık açısından ise yaşam enerjinizi yüksek tutmak için sağlıklı beslenmeye ve düzenli egzersize önem vermelisiniz. Umuyorum ki güzel bir gün geçirirsiniz!

KOVA BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün, Kova burcundaki insanlar için sosyal ilişkiler ön planda olabilir. İletişim becerilerinizle etrafınızdaki insanları etkileyebilir ve yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Fikirlerinizi paylaşmak ve çevrenizdeki insanlara ilham vermek için harika bir gün olabilir. Ancak, aceleci olmaktan kaçınmalı ve planlı hareket etmelisiniz. Ayrıca, bugün kendinize zaman ayırıp dinlenmeyi unutmamalısınız. Umarım bugün keyifli bir gün geçirirsiniz!

BALIK BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün ilişkilerinizde daha esnek ve anlayışlı olmanız gerekebilir. Karşınızdaki kişilerin fikirlerine ve duygularına daha fazla önem vererek iletişimde daha başarılı olabilirsiniz. Ayrıca bugün sağlık konularına da dikkat etmenizde fayda var, beslenmenize özen göstermekte yarar var. Enerjinizi dengede tutmak için spor veya meditasyon gibi aktiviteler yapabilirsiniz.

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM