Sedat Kaya, 35 yılın ardından gazetecilikten elini eteğini çekip Muğla Datça’ya yerleşti. Arı, böcek, kelebek ve sineklerin makro fotoğraflarını çekmeye başladı. “Doğa bambaşka bir dünya” diyen Kaya emeklilik günlerini, yeni hobisini anlattı…

MUSTAFA SARIİPEK

Yıllarını beton bloklar arasında geçirmiş biri için doğa başka bir dünya. Özgürlükle karşı karşıyayım. Binlerce böcek, sinek, sürüngen ve daha niceleri ile günlerim geçiyor. Onlarla aynı gökyüzü altında uyuyup aynı havayı soluyup aynı suyu içtiğimiz hep aklımda. Bu düşüncelerle doğadaki farklı yaşamları fotoğraflamaya çalışıyorum.

Sedat Kaya

Bundan müthiş keyif duyuyorum. Benim için amatör bir hobi. Ayrıca çok önemli bir terapi. Büyük şehir stresini atmak gerçekten kolay değil. Bir kuş, arı, karınca ya da başka canlının makro fotoğraflarını çekmek için sabırla beklemek gerekiyor. Bazen bir kare için saatlerce bekliyorum. Genelde beklediğime değiyor. Aslında ben o kadar sabırlı insan değildim.

Bazen bir böcek geliyor karşıma, profesyonel bir model gibi poz veriyor. O fotoğrafları çekerken övgüler diziyorum karşımdaki yeni sevgilime. Kendimi onları koruma altına almak zorunda hissediyorum.

Fotoğraf çekilecek çevreyi tanıyıp iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmak önemli. Örneğin böcekler sulak alanlarda yoğunlaşıyor. Bu alanlarda canlıyı rahatsız edip korkutmadan çekim yapabiliyorsunuz. Kelebek, arı çekmek istiyorsanız çiçeğin bol olduğu ortamları seçeceksiniz.

Onların doğal ortamının bir parçası gibi hareket ederseniz, sizi yadırgamıyorlar. Bir gün iki tayyare böceği omuzumda çiftleşti. Aslında kaçırılmayacak bir kareydi ama kıpırdasam rahatsız olacaklardı, seyrettim.

Fotoğraf çekmek büyük zevk. Onları bilgisayar ekranından izlemek daha büyük… Kendimi hiç bilmediğim bir dünyada buluyorum. Her şey çok renkli, çok sesli bir dünya. İnsanı gerçekten büyülüyor. Ve bu dünyanın gerçek sahipleriyle kısa sürede arkadaş oldum adeta.