Babamsız geçen ilk yılbaşı çok mahzun idi.
Ailecek yıllar yılı oturulan yılbaşı sofrası bi kişi eksikti işte. Nasıl bi gonuşuk bulup da anlatayım şimdi, o gece içimize oturan acıyı? Unutamadım hiç.
Babamsız çıkan ilk kiraz, babamın yiyemediği ilk nar, babamsız açan ilk papatya, babamsız esen ilk yaz rüzgarı.
Babamın giremediği ilk deniz gibi, babamın sevinemediği ilk gol gibi…
Hepsi de ayrı ayrı çok yaraladı bizleri.
Ve pek güç oldu alışması.
****
Abimin Fransa’ya döneceği bi akşam üstüydü. Cenaze için geldiydi Giresun‘a. Kaldıktı hepbir bikaç ay memleketimizde.
Misal, ben de İstanbul’dan kalkıp geldim idi. Nedense, ben biraz daha kaldım anamın yanında, abimse dönüyordu artık.
Ablamın evinde toplanmıştık, birazdan abim yolcuydu.
Mevsim yaz sonu olmalı, açık balkon kapısından ve tahminen uzakça bi yerlerden Ahmet Kaya müziği geliverdi kulağıma.
Mıh gibi çakıldım, olduğum yere.
***
O güne değin dinlememiştim hiç, ”maganda” diyip küçümsemiştim.
Ben de çok büyük bir müzik insanının öğrencisiydim, güya kendimi bi halt sanmıştım.
(Hataydı elbette, daha 23 yaşındaydım, kabul ediyorum şimdi)
Halen kalbimde durur, içime oturduydu adamcaazın yaptığı müzik.
Ahmet Kaya gurbet demekti. Ahmet Kaya hasret demekti.
Sanırım bi de ölüm demekti.
Abimden gizli ağlamayıp de napiyim?
****
0 gün bugün… 30 yıldır…
Tekbi kasetini, cd’sini almadımsa da Ahmet Kaya’nın, yaptığı her şarkıyı büyük bi saygıyla dinledim. Abartmıyorum, çok sevdiğim tüm türkülere-şarkılara-marşlara benzer bi saygıyla.
Ne yalan söyliyim, beğendim de?
Bi sanatçıyı beğenmek, müziğiyle hüzünlenmek en doğal hakkımdır.
Gerisi tıraş!
****
Ahmet Kaya’nın kürt milliyetçiliği,
Ahmet Kaya’nın Öcalan’a bağlılığı,
Ahmet Kaya’nın pkk paçavrası kumaş parçasının dibinde konser vermesi,
Bunlar tartışılabilir konular. O’nun ”ayakkabılarını giymeden” yürünemeyecek-konuşulamayacak mevzuular.
Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayanlardan hiçbirimiz, bilemeyeceğiz ömrümüzün sonuna değin, dönen dolapların aslının-astarının ne olduğunu.
O nedenle buralara hiç girmeyelim.
****
(Örneğin ben, röportaj yapıp; ”O malum konseri neden verdiniz? Şehit Mehmetçikleri düşünüp içiniz sızlamadı mı” diye sormak isterdim. Vereceği yanıtları tek tek gazetemize yazmak isterdim.
Yapılamadı bu. Kimse soramadı bu soruyu.
Şimdi rahmetli olmuş bi insanın arkasından ”sallamak” kolay.
Tıpkı O’nun sömürmenin de kolay olduğu gibi)
****
Bizi geçelim ama;
O entel-dantel tayfanın, sözde sosyalist geçinen uyuz heriflerin, Atatürk düşmanı kokuşmuşların, yetmez ama evetçi dangalakların falan, hatta sağcıların-yobazların filan, kim var kim yoksa bu memlekette,
Hiç kimsenin haddi diğildir bu konularda kalem oynatmak.
Kimsenin dağarcığı yetmez!
Kimse üç kuruşluk aklıyla Ahmet Kaya’yı yorumlamaya kalkmasın.
****
Sesinden gurbet acısı akan büsbüyük bi sanatçının doğum gününde yazdım bunları. Düşündükçe içim burkuldu.
Sanki abim gurbete çıkacak, sanki annem çok ağlayacak, sanki babam çilek yiyemeyecek. Tükürmüşüm o sarı-kırmızı-yeşil paçavraya, ama Ahmet Kaya büyük adamdır.
Nur içinde uyusun.