ÜÇGEN

ÜÇGEN

 

 

Öylesinden çok var. ”Ne yazık ki varlar” diyip hallarına acımak mı, ”İyi ki varlar” diyip zavallılıklarına gülüp geçmek mi gerekir, vallahi emin olamadım? Kendimden misal vereceğim, başka kimi bulayım şimdi sabahın köründe örnek diye? Yatağımdan Bilgi Yurdu Başkanı olarak mı kalkıyorum sanki ? Soğuk duşun altında başkan pozlarıyla mı dikiliyorum ben? Gazi Caddesi’nden aşşaa doğru Bilgi Yurdu Başkanı adımlarıyla yürüyüp, Millet Bahçesi parkımızda Bilgi Yurdu Başkanı tavrı takınarak mı oturuyorum dersiniz? Veya anneme kahvaltıya gittiğimde, son beşiğinden başka nesiyimdir o mübarek kadının? İnsan; sokaktaki kedi neyse, havadaki güvercin neyse, manav tezgahındaki elma neyse, denizdeki köpük neyse, gökyüzündeki bulut neyse, hepi topu ”o” bile olmadığını bilecek yahu. Bilmeyeni var. *** Ben diyim 25 yıl, siz diyin 30 yıl olmuştur yüzünü görmeyeli, sesini duymayalı. Üniversite yıllarımdaki kız arkadaşım (yazılarımdaki lakabıyla ”Baklava Desenli Gız” yani) aradı geçende. Yollarımız ayrıldı diye düşman kesilecek diğiliz ya, tövbe tövbe, arada bi dertleşmek iyidir. Geçmiş diye bişey var! Birbirimizde ”hakkımız” diye bişey var! Söyleştik, gülüştük, ağlamaklı olduk… Elli kişi kalmadı, önem verdiğim tüm insanlar vefat etti, yapayalnızım Giresun’da, dedim sözün bi yerinde. Demez olaydım. ”Ohoo, sen yine çok iyisin dedi” gızcaaz! Meğer O’nun çevresinde yirmi kişi bile kalmamış İstanbul gibi yerde. Hem de iyi bi kariyeri, önemli bi iş pozisyonu olduğu halde. -Nereye gitti o kadar insan Berrin, der gibi sustum. -Sorma Gürsel, der gibi sustu. Zaten bi süre daha çene çalıp kapattık telefonu. Allah yazmamışsa kıçının üstüne oturmayı bileceksin. *** Ferhan Şensoy ustamızın Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı adlı oyunu, kalplerimizde önemli bi yer edinip, bizim kuşakla birlikte büyüyerek yaşlanmış acaip bişeydir. Bi tiyatro yapıtından ziyade, canlı bi varlık gibidir adeta. Mıntıka Bencileyin de yaşadığım çocukluk ve ilk gençlik yılları gereği, hep bakkal amcalardan yana bi ruh hali taşımış bi kardeşinizim. Büyük büyük marketler, iş merkezleri nasıl da uzaktı, iticiydi hep benim gibilere, tanımlaması güçtür… Ama yaşam öylesine acımasız çıktı ki; 30 yaşımda falandım, kendimi birdenbire nefret ettiğim süpermarketçilik alanında ”uzmanlaşmış” bi herif rolünde buldum. Gima’lı yıllarımdan söz ediyorum. Bugün bile hayretle andığım, bi tuhaf performans idi o. Tanımsız bi forma aşkıydı. Hiç inanmadığın bi işi yapmak… Ve çok iyi yapmak… Profesyonellik… Uzun analizlerle başınızı ağrıtmama gerek yok. Salt şuncağızı bilmeniz yeterlidir kanımca; Sayın Hanımefendi… Diyelim, 5 dakikalığına bi paket yumurta alıp çıkmaya girdiniz süpermarkete… Eve döndüğünüzde poşetinizde sucuk, sahan, yumurta fırçası, kabartma tozu falan da bulacaksınız! Sayın Beyefendi… Diyelim, 2 dakikalığına bi permatik alıp çıkmaya girdiniz süpermarkete… Eve dönüşte yengeden fırça yemeye hazır olun. Çünkü tıraş köpüğü, losyon, diş macunu, belki duruma göre güneş yağı da aldınız! Sayın Kerata… Sana pek kıyamayız. Diyelim, bisiklet almaya geldiniz babanla süpermarkete… Lastik pompası ve babacığının arabasına kar zinciri de mi satmışız? Tüh! Az evvel uzmanlık demekle kastım bu idi… Süpermarket müdürünün işi budur.

****

Şimdi tabi ki uzağım o günlerimden. Alışveriş için herhangi bi büyük markete uğradığımda bu sevimli tuzakları derhal fark ediyo ve ”hadi ülennn, yemezler oolum” diye için için gülüyorum. Çokokrem alıp çıkacam, bana tost ekmeği ve minik plastik kahvaltı bıçağı kakalayamazsınız! Ama bu izleri… Yani birbirini tetikleyen ürünleri içeren satış tekniğini… Kalbimden tamamen silmek kolay mıdır? Geçtiğimiz yaz başı, fırının birinde benzer bişeye rastgelip mutlu olmuş ve içimden ”helal olsun ula” demiştim. Kim akıl ettiyse, ekmeklerin-simitlerin yanına paket paket üçgen peynirler de koyuvermişti. Markası da iyiydi peynirin üstelik. Can çekmemesi, satın alınmaması olanaksızdı. Bu yaz göremedim bu uygulamayı. Tutmadı mı? Becerilemedi mi? Israr edilmedi mi? Mesela, peynirler soğuk dolapta olmadığı için bozuldu mu? Fırın sahibine soramadım valla. Dertsiz başıma ”dert” almak istemedim belki. Üzüldüm sadece.

***

Sayısının giderek azaldığını söylediğim can dostlarımdan biriyle sohbet ediyorduk dün gece. Çaylarımızı yudumlayıp, Millet Bahçesi’nin karanlığından denize doğru baka baka… Nerden icap ettiyse, eski esnaf abilerimizin sevecenliğine kadar geldi sözümüzün ucu. O eşsiz benzersiz insanların, bizlere sevgi dolu gözlerle baktığını dile getirdik. Belki babamızdan ötürü, belki soyadımızdan, belki sırf biz olduğumuz için, belki şehirdeki genel mutluluk düzeyi gereği… -”Ben o şefkat dolu bakışı biliyorum kardeşim. Şimdi kimse birbirine öyle bakmıyo. Çok kırılıyorum” dedim. -”Bi esnafa girsen, nerden çıktı şimdi bu müşteri der gibi bakıyorlar. Uyuz oluyorum Gürselcim” dedi dostum. Memlekette kimse mutlu diğil. Üçgen peynire eskiden sadece ”karper” denirdi konusuna hiç girmedik. Dilimizin ucuna geldiği kesin!

***

Şimdi sizler de sakın; -”Evet yahu Gürsel Bey, tüm margarinlere de sanayağı denirdi” diyip beni kızdırmayın. Konumuz bu diğil. Bu yazıyı Bilgi Yurdu Başkanı olarak yazmadım. Emekli Gima Müdürü unvanımla da yazmadım. Ayrıca, Yeşilgiresun ve Ulus yazarı sıfatlarımla da yazmadığım gibi, Hilalspor kurucusu olarak da yazmadım. Hepsini toplasan bi adam eder miyim onu da bilmiyorum. Bu yazıyı anamın son beşiği olarak yazdım ben.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerinle baş başa kalacağın bir gün. İçsel dünyana yönelip, hislerinin seni nereye götüreceğine dair açık bir zihinle yaklaşmak önemli. Sanatsal yeteneklerin bu dönemde ön plana çıkabilir, ilham dolu projelere yönelebilirsin. Rüyaların ya da sezgilerin, yaşamında önemli değişimlere işaret edebilir. İletişimde daha açık olman, çevrendeki insanlarla olan bağlarını güçlendirecek. Aşk konusunda, hislerini net bir şekilde ifade etmek faydalı olabilir. Anlayış ve empati ile yaklaşımın, arandaki bağı derinleştirecek. Kendine zaman ayırmayı unutma; meditasyon veya doğayla iç içe olmak ruhsal sağlığını dengelenecek. Hislerinle hareket ettiğinde, içsel huzuru bulma yolunda ilerlemiş olacaksın.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05