Doğan Cüceloğlu Hocamın imza gününde hayatımın değişeceğini, yeniden varoluş savaşının içinde yer alacağımı nereden bilebilirdim ki…
…
Çantamda beklemekten kat yerleri pörsümüş bir kâğıda yazdığım TÜRKİYELİ KADIN şiirim geldi aklıma. Şiirimi size hediye etmek istiyorum,” dedim. Hocam uzattığım kâğıdı nazikçe aldı.
…
“Bana verdiğin şiirinde adres ve telefonun var mı?” diye sordu, “Evet,” dedim. Sabah iş yerime gittim. Sabit telefonum çaldı, “Buyurun,” dedim; karşıdaki ses Doğan Hocamdı. Şiirimden çok etkilendiğini söyledi, “İstersen diğer çalışmalarını da gönderebilirsin,” dedi. Çok sevindim, dünyalar benim oldu.
Üç ayın sonunda bir bayram sabahı hocam müjdeyi verdi; yazılarım yayımlanabilir nitelikte bulunmuş; “İstersen sana yayınevi bulabilirim, istersen birlikte yazarız,” dedi. “Hocam bu kitap sizsiz eksik olur, ben sizinle olmasını tercih ediyorum,” dedim.
…
Doğan Hocam, İstanbul’u daha önce görüp görmediğimi, yolculuk biletimi otobüs mü, uçak mı tercih edeceğimi sordu. O güne kadar İstanbul’a hiç gitmemiştim, uçağa da binmemiştim. Uçak da, İstanbul da heyecanlandırdı beni. “Uçak olsun hocam,” dedim.
Bir Kadın Bir Ses kitabımızın çocukluğumdan başladığımız yazımını, gençlik, evlilik… elli iki yaşıma kadar olan kederli, tutsak, yok sayılmış, acılarla, gözyaşlarımla yoğrulmuş hayatımdan kesitler anlatarak ilk taslağını oluşturduk.
2006 yılı kasım ayında Bir Kadın Bir Ses baskıya girmeden önce hocam bir sürpriz daha yaptı bize. Bir bayram sabahı Doğan Hocam, eşi Yıldız Hanım, kızları Umay’la bayram sevincimize sevinç ve coşku kattılar. Doğan Hocam “Kitap haftaya baskıya girecek. Hem kitap fuarına katılman için hem de telif hakkı sözleşmesi imzası için İstanbul’a uçak biletini aldım,” dedi.
“Hocam ben para beklemiyorum,” dedim.
“Öyle şey olmaz, hakkaniyet kuralı çok önemlidir. Bu senin hakkındır,” dedi.
Tutsaklıktan özgürlüğüme doğru başlayan varoluş yolculuğuma ilham kaynağı olan, var olabilmem için ortam ve olanaklarını sebil eden kıymetlimiz Doğan Cüceloğlu Hocamın eseriyim, yaşamımın mimarıdır.
İYİ Kİ kitabından / Saniye Çelik