Bir fotoğraf karesidir gözümün önünde.
Her nasılsa renkli…
Kırmızı üniforma, beyaz pantolon, elimde püsküllü değnek. Majörüyüm, Giresun Cumhuriyet İlkokulu’nun.
“Sanki o elindeki çubuğu sallamasa bandocular çalamayacak” diye düşünenlere inat, gülümsemişim kadraja doğru, Gazi Caddesi’nden aşağı okulumun en önünde, uygun adım yürür iken.
Ve çocuğum ya, bacak kadar, bir dişim eksik.
Henüz süt dişliyim yani.
***
Daha ilk lafından ne diyeceği belli olan yazar tayfası vardır, bilirsiniz. Ulusalda da varlar, yerelde de bolca.
Bir konunun, bir makalenin, bir kitabın nasıl “yazılamayacağının” canlı örnekleridir bunlar. Yazdıklarını okur gibi yaparız bizler de… Hepi topu budur vaziyetleri.
Şükür olsun, ardım sıra hiç kimse diyemeyecek şunları;
– Yahu bu Gürsel yıllardır hep aynı şeyleri yazıyordu, neden söz edeceğini ilk paragraftan anlıyorduk!!
Asla diyemeyecek.
Çünkü ben bile… Bilemedim ki… İlk lafım ile… Ne diyeceğimi…
Hiçbir zaman. Hiçbir yazımda.
***
Yazı dediğin kendi akıp gidecek.
Masanın başına; “Oturayım da şu konuyu yazayım” diye geçilmez.
Yazı dediğin kendi kendini yazdırır.
Yazar dediğinse kalem sayılır bir tür. Çoğunun bir kalemtıraşlık ömrü vardır.
***
Süt dişi diyordum di mi?
Epeyce gecikmeli olarak, geçen sene kırıldı son süt dişim. İçerledim, ne yalan söyleyeyim? Bebekliğimden kalan son parça benimle mezara da gitmeliydi.
Bir peçeteye sarıp çöpe uğurlarken zorlandım.
Ve birkaç hafta önce… Çok sevdiğim Canan Piri ablamın önerisi… “Bilgi Yurdu Kadınlar Bandosu’nu kuralım mı Gürselciğim”…
Beni o fotoğrafıma götürdü. Burnumun direği sızladı dersem az olur.
Anılarım. İlkokul bandom. Gazi Caddem. Majör çubuğum. Yüreciğim. Süt dişlerim.
Hepsi birden sızladı.
***
Bu kadınlar bandosu fikrini büyük bir coşkuyla kabul ettim tabii. Yol arkadaşlarımdan kime danışsam, aynı heyecanı gördüm yüzlerinde.
Aklıma ilk gelen, Bilgi Yurdu Derneği kuruluş bildirgesindeki vaadim oldu zaten;
– Cumhuriyet balolarını, parklardaki garden partileri ve bando takımlarını şehrimize geri getireceğiz.
Hadi bakalım, bismillah.
***
Bir gün içinde henüz…
Bandomuzun giysileri, çalgıların nereden tedarik edileceği vb ayrıntılar çözümlendi.
Bir gün içinde salt…
Yaşları 15 ila 65 arasında otuza yakın hanımefendiden “Bandoda ben de varım” mesajı geldi.
Bir gün içinde şimdiden…
İlkin Cumhuriyet Bayramı’nda ve 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde yürüyelim, gerisini sonra planlarız düşüncesi ağır bastı.
Mutluyum. Benim şehrim sadece fesat insanlardan oluşmaz.
Kadir kıymet bileni daha fazladır.
Onurluyum. Şehrimde Atatürk’ün kızları dimdik ayaktadır.
***
Bir düş gördüm bu sabah. Sanırım bu son gelişmelerin etkisiyledir…
Cumhuriyet İlkokulu bando takımı bi bayram töreninde… Kırmızı üniforma, beyaz pantolon, sokakları inlete inlete yürüyorduk bayram yerine doğru.
Okulumun en önünde, majördüm yine. Gülümsüyordum kadraja doğru yine. Bacak kadar çocuktum yine…
Kare aynı kare, poz aynı poz, ama süt dişlerim tamamdı bu kez.
Demek ki Canan Abla’mın önerisini beklermişim.
***
( Değerli Hanımefendiler,
Bir günde 30 kişi olduk diye yetinmiyoruz. Başvurularınızı bekliyoruz. Giresun’un en kolay ulaşılan insanlarıyız yahu, bana ve arkadaşlarıma lütfen ulaşınız)
Bir Yorum Bırak