SADE(CE) YAŞAMAK MI?

SADE(CE) YAŞAMAK MI?

 Köklerini bırakıp gitmek zordur yılların ruhunda dallar oluşturduğu yerden ve insanın hayal kurmayı bile beceremediği zamanlar vardır, kopup kendinden, düş âlemlerine ansızın düşemediği, gerçeğin tam ortasında kanadı kırık kelebek gibi çırpındığı zor zamanları vardır. Gün gelir karışır da birbirine hayalle gerçek, bilemeyiz köprünün hangi tarafında olduğumuzu…

Yavaşlamaya ihtiyaç duyarız, yirmi dört saatin işlerimize ve koşturmamıza yetmediği zamanlarda. Yavaşlamak isteriz ayaklarımızı kullanmadan kilometreler aşarken, bir tuşla ulaşabilirken dünyanın her köşesine. İlişkilerin bile “fast food” yaşandığı günümüzde, süzülerek dökülen yapraktan aheste aheste yağan kara, ağır ağır batan güneşe kadar doğada her şey durup düşünmeye davet eder bizi. Kırk kat giysilerimizden soyunup arınmak, anasız kalmış çocuklar gibi şefkatle ve özlemle sığınmak isteriz doğanın o huzur ve dinginlik veren yeşiline. Ve dahi kapatıp kendi iç sesimizi de sadece kuş sesi, su sesi ve deniz sesinde kaybolmak isteriz.

Arınmaya ihtiyaç duyarız insanların,  eşyaların ve gereksiz bilginin yığınla üstümüze çöktüğü zamanlarda. Lüzumundan fazla ne varsa arınıp daha sade, daha hesapsız yenilenmek gerekir bazen.  Vefasız dostların, menfaatçi arkadaşların, yalan karası yüzlerin, sahtekâr iş ortamlarının terkinde huzur vardır. Yeniden tanıyana kadar insanı, ilişkilere bulaşıp yeniden tadana kadar kötülüğü unutmanın o insanı yücelten erdemine sığınmak isteriz. Gereksiz eşyadan, gereksiz sözden, gösterişe kaçan davranış ve maldan arınmak nedenini bilemediğimiz yığınla sıkıntıdan ve stresten kurtulmaktır.

Yalnızlığa ihtiyaç duyarız dört bir yandan çekiştirilirken ve kaybederken yönümüzü sisli yollarda. Gidilecek en doğru yol kalbin seçtiği yoldur. Gürültüde duyamadığımız kalp sesi,  yalnızlıkta açar perdelerini ve korktuğumuz sakladığımız, görmek istemediğimiz ne varsa boy aynası gibi gösterir gerçeğimizi. Ne garip ki kendi içine yolculuk yapıp kendini dinleyip mutsuz olduğunu bilmeyen duyguları çalınmış insana değil lafım, kendini tanıyan, anlayan, ne yaptığını bilen, bir kalbi, ruhu ve vicdanı olduğunun farkında olan ve onları beslemek isteyenlere elbet.

Okumak öğrenmeye yol açar  ama dehanın okulu yalnızlıktır demiş Alex Browning. İçsel yolculularınızda ve her arınmanızda hayatın kirinden,  içinizde yine yeniden bir deha bulmanız dileğiyle.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerin ön planda olacağı bir gündesin. İçsel sezgilerin güçlü bir şekilde devrede, çevrendeki olayları ve insanları anlama yeteneğin artacak. Bu durum, hem kişisel ilişkilerinde hem de iş çevrendeki dinamiklerde önemli etkinliklere yol açabilir. Özellikle sanatsal yönlerin ve yaratıcılığın gün yüzüne çıkacak. Hayal gücünü harekete geçiren bir şeylerle meşgul olmak, sana büyük bir tatmin verebilir.Başkalarının ihtiyaçlarına duyarlılığın artarken, kendine zamanı ayırmayı unutma. Kendi sınırlarını belirlemek, duygusal yüklerini hafifletebilir. İçsel huzurunu bulmak için meditasyon ya da doğada zaman geçirme önerilir. Karşına çıkan fırsatlara açık ol; sürprizler seni bekliyor. Ancak, kararlarını verirken mantığını devreye sokmayı ihmal etme. Şefkatin ve empatik doğan, pek çok kişi için bir ışık kaynağı olabilir.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05