Naturel Festival

Naturel Festival

Birileri 21 Aralık 2012 tarihine kıyamet enerjisini yükledi ve insanların yüreklerine “ölüm” korkusunu yerleştirdi. Kıyamet beklendi; sonra “bu kıyamet insanın bilincinin açılması, aydınlanmasıdır” diyerek “bilgi kaynaklarının onları kandırdığını” görmek istemedikleri için, söylenilenler başka bir anlama çevrildi.

 

Bu kıyamete birileri o kadar inandılar/inandırıldılar ki, bunlardan bir tanesi Naturel Festival’inde yanıma geldi ve bana “bu işleri bırakın, çok az zaman kaldı. İnsanları kurtarmak/temizlemek için boşuna böyle şeylerle zamanınızı harcamayın” dedi ve yanımdan henüz cevap bile veremeden elini sallayarak “Yaptığınız booşşş boooşşş…” diyerek ayrıldı. Doğrusu “sağolsun”, sadece inandığını yüzüme iyi niyetle ve cesaretle söyleyebildiği için.

 

21 Aralık ölümünden kurtulduk, şimdi ise ortalıklarda ölümü/tehlikeyi çağrıştıran “kurukafalar” dolaşmaya başladı. Neredeyse “kıyamet” ölümünden sıyrıldık; “kıyafet” ölümüne çattık….

 

Kim modayı yönlendiriyor, kimin aklına kurukafayı moda yapmak geliyor; bilmiyorum. Ama bildiğim şu ki, bunu ortaya çıkartanlar ya çooookkk cahiller, ya da kasıtlı bir şekilde insanlara ölümü çağrıştırmaya, insanları kitlesel ölüme yönlendirmeye çabalıyorlar veya bu sembolu kendi amaçları doğrultusunda kullanabilmek için, önce sembole insanların enerjisini yüklemeye çabalıyorlar.

 

Çok cahiller dedim; çünkü Masaru Emoto’yu duymuş değiller. Halbu ki, Dr. Emoto’nun su kristalleri üzerine araştırmaları filmlerde bile konu oldu ve kitleler tarafından duyuldu.

 

Bilmeyenler için kısaca değineyim. Emoto’nun araştırmalarında suyun sesten, yazıdan, resimden, kısacası etrafından etkilendiğini ve kristal yapısını değiştirdiği ıspatlandı. Bir şişenin üstündeki resim, yazı şişenin içindeki suyun kristal yapısını değiştirebiliyor.

 

Aynı şekilde bir insan bedeninin de %60-70’i sudur. Dolayısıyla bedenimizdeki su; sözlerden, müziklerden, üzerimizde taşıdığımız yazılardan ve sembollerden/resimlerden etkileniyor. Bu açıdan baktığımızda, bedenimize yaptırdığımız dövmelerin, üzerimize giydiğimiz kıyafetlerin önemini görmüş oluruz. Üzerimize taşıdığımız tüm sembol/imge/yazılar bizim titreşimimizi etkiler.

 

Ayrıca, görsel gördüğümüz simgeler/imgeler de bizleri bilinçaltı seviye de etkileyerek yönlendirir.

 

Bu kurukafa modası eğer birileri tarafından “bilinçli” olarak 21 Aralık döneminde ortaya çıkartılmışsa diyebileceğim…. ……………………..

 

Kısaca, “kurukafa” modasının, hem giyen hem de gören için sağlıklı bir moda olduğu düşüncesinde değilim.

 

Hepimiz, geleceği yaratabilmek ve nesillere akıtabilmek için daha fazla “bilinçlenmeli”, Dünya’ya kitlesel ölümleri bilinçli-bilinçsiz empoze eden akımlardan ve onların oyunlarından uzak durmalı ve “YAŞAMA” enerjimizi akıtmalıyız……Bu Dünya’ya sürülmüş, gözlem yapmak için gelmiş, tesadüfen düşmüş varlıklar değiliz. Bu Dünya’da yaratıldıysak YARADANIMIZIN yaratma nedenine saygıda bulunalım ve yaşamımızı cennetimize çevirerek yaşayalım…Dünya’mızın Cennet’imiz olması dileğiyle….Sevgiler:)

Sosyal Medyada Paylaşın:
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerin ön planda olacağı bir gündesin. İçsel sezgilerin güçlü bir şekilde devrede, çevrendeki olayları ve insanları anlama yeteneğin artacak. Bu durum, hem kişisel ilişkilerinde hem de iş çevrendeki dinamiklerde önemli etkinliklere yol açabilir. Özellikle sanatsal yönlerin ve yaratıcılığın gün yüzüne çıkacak. Hayal gücünü harekete geçiren bir şeylerle meşgul olmak, sana büyük bir tatmin verebilir.Başkalarının ihtiyaçlarına duyarlılığın artarken, kendine zamanı ayırmayı unutma. Kendi sınırlarını belirlemek, duygusal yüklerini hafifletebilir. İçsel huzurunu bulmak için meditasyon ya da doğada zaman geçirme önerilir. Karşına çıkan fırsatlara açık ol; sürprizler seni bekliyor. Ancak, kararlarını verirken mantığını devreye sokmayı ihmal etme. Şefkatin ve empatik doğan, pek çok kişi için bir ışık kaynağı olabilir.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05