“Dijital Müzik Platformları Çalıştayı” adı altında yapılan fikir alışverişinde amaç katılımcıların da görüşleri dahil edilerek bir manifesto oluşturup bunu tespit edilen sorunların çözümü için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, hatta icabı halinde yurtdışına sunmak, o da olmadı Rekabet Kurulu’na taşımak.
BEŞ KİŞİLİK HEYET…
Salonun fuayesinde müzik âleminin önde gelenleri atıştırmalıklar eşliğinde hasret giderip söyleştikten sonra geçilen toplantının sahnesinde beş kişilik bir saz heyeti var, Başkan Ferhat Göçer, yardımcısı Birol “Gripin” Namoğlu dahil. Başkanın kısa açılış konuşmasının ardından sunuş yapan avukat Barış Şensoy konuyu doyurucu bir biçimde dile getirdi. Konu dijital platformlar olunca ana gündem maddesi kaçınılmaz olarak Spotify oluyordu çünkü pazar payının yüzde 83’ü onların elindeydi, dijital âlemi onlar domine ediyorlardı.
TARAFSIZLIK…
Bu Spotify’a yapılan bir tarafsızlık çağrısıydı. Ayyuka çıkmış bazı manipülasyon iddiaları vardı. Dinleme sayısını yapay olarak artıran yayın çiftlikleri (streaming farm), telif sistemini bozuyor, oluşturulan sahte kullanıcı hesapları ile müzik dünyasının eko-sistemi ve telif gelirleri bozuluyordu. Kişisel çalma listelerine yapılan algoritmik müdahaleler müzisyenler arası rekabetin şaftını kaydırıyordu. Söz konusu şirketten, bu adaletsizlikten menfaat sağlayanların uzaklaştırılması talep ediliyordu. Bir de abonelik fiyatlandırılmasının dünya ortalamasına yaklaştırılması…
Bu başlıkları kapsayan sunumdan sonra sıra izleyicilerin yorumlarına geldi. MSG yöneticileri camiaya dahil olanların tecrübelerini aktarmalarını, fikir ve önerilerini dile getirmelerini istiyorlardı. Hadi Elazzi’den (Bağımsız Müzik Yapımcıları Platformu Başkanı) Engin Akıncı’ya, Mehmet Emin Sert’ten (Yeni Dünya) Selim Serezli’ye, Sinan “Pinhani” Kaynakçı’dan Volga Tamöz’e ve Sefo’ya kadar hayli birileri söz aldı. Kimi mağdurdu, kimi kızgın, kimi nahif bir pencereden baktı, kimi küskün… Bazıları hemfikir, bazıları farklı görüşte ancak neticede hepsi de konuya belli noktalardan katkı sunuyordu.
SPOTİFY!
Kameralarla kayıt altına alınan bu toplantıdan çıkan sonuçları değerlendirmeye alacaktı MSG, zira 8 Temmuz günü Spotify yöneticileri ile yapılacak toplantıda camiadan her kesimin görüşünü bir prizmadan geçirerek oluşturmak istiyorlardı ortaya konacak argümanları. Bir de tabii ki camianın bu talepler karşısında birlik olması önemliydi. Bir kez daha titizlikle altı çizilmişti. Amaç bağcıyı dövmek değil, üzümü kardeşçe yemekti. Spotify’a karşı alınacak tutum cezalandırmak, yasaklamak, boykot etmek ya da kayyum atamak türünden bir şey değildi. Amaç hak, hukuk, adaletti. Güzel müziklerin yolundaki çakıl taşlarını temizlemekti.
Bu toplantıda pek çok konu netleşmiş olsa da çözümün ne olacağı ve nasıl olacağı konusunda bazı belirsizlikler de vardı şüphesiz. Ne gibi! Spotify et mi, balık mı, ak mı, kara mı? Acaba ücret politikalarını değiştirir mi? Bu olursa diğer platformlar bunu bir fırsata çevirir mi yoksa ayak uydurur mu? Bu taleplere diğer meslek birlikleri katılır mı? Camianın diğer aktörleri tek ses olur mu? İş haksız rekabet kuruluna gider mi? Müzisyenler protesto amaçlı eserlerini belli bir süre bu platformdan çeker mi? Yoksa can çekişen bir müzik dünyası için tek çare pastayı büyütmek mi?
SALGIN GÜNLERİ
Bu toplantıda bir kez daha ortaya çıktı ki salgın günlerinde sıkça konuştuğumuz müzisyenlerin örgütsüzlüğü illeti halen sürmekte. Müzik dünyasının insanlarının bunu konuşmaya ve gidermeye eskisinden daha çok ihtiyacı varmış. MSG bir nebze de olsa bu iyi niyetli çalıştay ile ihtiyaca cevap verdi. Bakalım önümüzdeki ay Spotify ne cevap verecek!