sürekli birbirinden acı ölümlerle yareleniyoruz giresun’da.. valla, üzerimde böyle bi sıfat kalmasını istemem, ”gürsel ekmekçi iyi bi vefat sonrası yazarıdır”..
soranlar oluyo, falancayı ne zaman yazacan, filancayı neden yazmadın?
en iyisi eski bi öykümle hepsini rahmetle yad edeyim..
****
(”her ayrıntıya hakim adam” / baklava desenli ev / başka yerler mizah yayınları / kasım 2010)
şehrin tüm tarihi boyunca akordeon çalabilmiş yegane adamı da ölür bigün. yemyeşil gözleri, herdaim gülümseyen yüzü beyaz bi örtü altına konmuştur hüzünle. zaten yaşlandıkça eğilen beli, küçülen boyu pek de yaraşmamıştır bu güzel adama..
ölüm, kimi insanlara iyi midir nedir??
evin bi köşesinde sessizce duran piyanoda bile belli bi üzgünlük sezilir artık. şimdi konuşturmayın siyah-beyaz tuşlarını, 80 yıldır bu evdedir emektar piyano, acep paris’te kaç evde varmış, bülbül gibi şakırken bu evinkisi?
**** ****
cenaze evlerinin her ayrıntısına hakim, sonradan gelenlere etraflıca bilgiler sunmayı görev edinmiş adamlar olur benim şehrimde… sanırsın ki, son 3-4 ay boyu rahmetliyle kucak kucağa yaşamış, rahmetli son soluğunu bunun kollarında vermiştir.
adeta, akerdeon çalan adamın yaşamdaki en yakın arkadaşı, tarif edilemez yoğunlukta bi sırdaşı edasında, geçen yıl ölen eşine nasıl da bağlı olduğunu, hergün düzenli olarak kabrine gidip duasını eksik etmediğini, namazlarını asla aksatmadığını anlatır durur ısrarla, kimseler dinlemese de…
oysa ki tahminen, akerdeon çalan adam hiç arapça bilmediği gibi, sabah kalkmaya üşendiği için, dinde ansızın bi reform yapmayı zorunlu görüp, günde 4 vakte indirmiştir namazı.
**** ****
rahmetlinin çocukları yoldadır. almışlar acı haberi, baba evlerine doğru gelmektedirler. her ayrıntıya hakim adam bunları da bilir.
-”büyük oğlan az evvel izmir’den ankara aktarmalı uçağa bindi, kızı samsun’u geçti geliyu, küçük oğlan demin yoldan aradı bolu’daymış” gibi bilgiler sunar, cenaze evinin yeni ve çok üzgün konuklarına.
ağzını açıp da diyemezsin;
-”yahu, ahaburda benim yanımda oturuyon 2 saattir, bütün bunları nerden duydun”??
**** ****
konukların gereğinden fazla üzüntülü, başları önde oturmaları, rahmetlinin yakınlarını da derinden etkiler. akrabalık derecesi arttıkça, konukları bu denli üzmüş olmanın ezikliği hissedilir ailede. yakın akraba tayfası, sanki bu ölümde bi ihmalleri var gibi ezilip büzülürler.
bu sıkıntılı ortamı bi nebze rahatlatmak için kimi neşeli hatıralar, fıkralar, eskilerde kalmiş muhabbetlerle yad edilir rahmetli. tıpkı, bi komedyenin cenazesine gelinmiş gibi olunur bi süre sonra..
giresun cenazelerinde neşe ve hüzün iç içedir. kimi zaman pek neşeli bi hatıranın sonunda hepbir ağlanırken, bazen de oldukça elem verici anılara uzun süre gülünür.
**** ****
uzak akrabalardaysa bu duyguya raslanmaz pek. onlara kalsa, hiç de ölmenin sırası diğildir bu soğukta. bahar ayında ölmemek ne demektir? hatta, genç ve at kuyruğu saçlı olan uyuz akrabanın; ”ulan tam da milli maç akşamı ölünür mü?” diye için için kızdığı bile anlaşılır.
bizdeki her sülalede, komşu ve dostlarca kıl kapılan, sadece düğün ve cenaze ortamlarında görülen, bunun dışında nerede yaşadığı ve ne iş yaptığı asla bilinmeyen böyle bi cins adam mutlaka bulunur.
aksi gibi, bu herifler sanki inadına, çok yakışıklı olurlar bi de…
**** ****
komşu evlerden göz yaşartıcı yemekler gelir cenaze evine gece vakti. dünya durdukça yaşatılması gereken en güzel geleneğimizdir bu.
ama, kimsenin iştahı olmaz böylesi zamanlarda. her ayrıntıya hakim adamın müthiş ısrarları sonucu herkes bişeyler atıştırmaya çalışır sadece. çoğunluğun boğazından henüz bi iki kaşık çorba zar zor geçmişken, her ayrıntıya hakim adam tatlısını da bitirmiş, evin banyosunda ellerini yıkamaktadır.
havlu dolabının yerini de bilir o… kendine temiz bi havlu çıkarıp, eskisini büyük bi özenle kirli sepetine bırakacaktır.
**** ****
sabaha doğru yoldaki evlatlar yetişirler eve.
her ayrıntıya hakim adam, çoktan sokağa kadar inip olağanüstü bi hararetle rahmetlinin çocuklarını kucaklamış, uzun süre sımsıkı sarılıp beraberce hüngür hüngür ağlaşmışlardır.
bu, hayal meyal geçmişten anımsadıkları dost yüzlü, iyi kalpli adamın yaşadığı büyük üzüntü çocukları daha da perişan eder. hep birlikte iki gözleri iki çeşme vaziyetindeyken, onlara hiçbi tıp profesörünün anlatamayacağı kıvrak bi üslupla anlatır ayaküstü; hastalığın yeryüzündeki tarihçesini, hastamızın son evrelerini, babalarının ölüm anını…
akerdeon çalan adam mutlu ölmüştür o’na kalırsa. çocuklarını böyle teselli edecektir.
**** ****
doğru diğildir.
evlerinde piyano bulunan temiz yürekli adamlar asla mutlu ölmezler. mutlaka bi kırgınlıkları vardır yaşama karşı.
iyi anımsıyorum, benim sünnetime de gelip akerdeon çalmıştı bu soylu insan. mezarına bi kürek toprak atarken, yakama iğnelenen fotoğrafına takılır gözüm. içimden bişeyler kopar.
üzerinde maşallah yazan sünnet şapkam düşer aklıma.
yürür giderim.