ne kaya ekmekçi bu kadar genç yaşta ölmeyi hak edecek bişey yapmıştı, ne de ben babasız kalmayı..
oldu işte..
***
çuvalladım ondan sonra..
bugün bile çözebilmiş değilim, ömrümün nasıl olup da bambaşka bi mecrada akıp gittiğini?
***
en son anımsadığım, timur hoca’yla lied çalışıyorduk, sonra bi gözümü açtım, askerlik-maskerlik, falan-filan, derken ülker’deyim?
ses sanatçısı olacağıdım la ben, ne iş yaşamı?
***
ülker’in bana kattığı en güzel şey; ray croc adlı bi adamcaazdır..
kimdir ray croc söyliyim.. mc donald’s efsanesini yaratan adamdır.. işte bu adamın yaşamını anlatan bi kitabı odama göndererek, okumamı istemişti patronum.. çünkü ben de mc donald’s misali bi zincirin başına atanmıştım ülker bünyesinde..
olağanüstüydü.. bi kitap okudum hayatım değişti diyemem, ama çok etkilendimdi..
o zinciri ilmik ilmik tüm yurda yaydım, o gazla!!
***
(konuyla alakası yok.. mc donald’s zincirinin gıdadan öte, bi emlak imparatorluğu olduğunu bilir miydiniz.. halen öyle midir bilemem, önce mağazanın mülkiyetini alan, sonra orayı franchising yoluyla bayiilere veren bi sistem kurmuş herif)
***
çalışa çalışa, yaşaya yaşaya, göre göre bu işlere bulaştım maalesef.. müzikten koptum.. bakmayın elime bağlama alıp bişeyler gevelediğime.. 35 yıldır idman yapmadığım için, sesimi iyi kullanamıyorum misal..
ve sonra bigün ülker’den de kopup süpermarketçi oluverdim..
bunun da nasıl bi rüzgar olduğunu çözemem hala, bakkal amca kavramının baş destekçisi olan market düşmanı gürsel ekmekçi, birdenbire süpermarketçilik uzmanı da oluvermişti işte?
***
ama, hiçbi zaman klasik işlere bulaşmadım gima ve carrefour’da.. hep detaylarla ilgilendim..
işte bahar geliyo.. çiçek toprağı ve saksı reyonu yapılacak.. bisiklet reyonu.. piknik seti.. evlerin bahar temizliği gereçleri reyonu.. bahçe mobilyaları..
peşi yaz mevsimidir.. rakiplerden önce davranmak lazım.. hemen plaj ürünleri reyonu, hasırlar-havlular-şnorkeller-kovalar-kürekler-mayolar-bikiniler-deniz yatağı.. sonra; olta ve yem takımları reyonu.. sinek-böcek ilaçlar reyonu.. klima-vantilatör reyonu..
kış da gelecektir helbet.. battaniye reyonu, sahlep-patlamış mısır-mısırmatik falan.. elektrikli ısıtıcılar filan.. atkı-bere-eldiven reyonu..
uzatmiyim..
marketçiliğin asıl zevki buradaydı..
***
bilgisayarla işim olmazdı hiç.. hep bunların dosyalarını tutardım ellerimle.. yıllar yılı kaç klima satmışız, kaç deniz yatağı satmışız.. hepsi kayıtlıydı dolabımdaki dosyalarında..
bölge müdürüm;
-‘’gürsel usulü hard disc’’ derdi, gülümseyerek dolabıma..
***
nasıl ki büyük bi forma aşkıyla şu yaşımda bile ülker’le ilgili her gelişmeyi takip ediyorsam, aynı biçimde süpermarket ‘’virüsü’’ de halen bünyemdedir kardeşlerim..
bahar geldi mi göynümün yayları değildir yalnız gevşeyen, marketleri de tek tek dolanırım, bakiim reyonlar hazır mı deyu? yerel marketler pek anlamasa da bu detaylardan, migros ve carrefour yavaştan girişmiş olur genelde reyonlara..
‘’hmmmmm’’ derim içimden..
ekmek almaya gelmiş adama, bisiklet de satmaktır derdimiz.. hemen şaka yaparım müdür’ün kulağına;
-‘’oolum, beni kandıramazsınız’’!!!!
halen namımız yürür sektörde evel Allah;
-“vayy gürsel müdürüm hoşgeldin, ne haddimize”..
***
cüneyt arkın bi filmde öylesine kederlenir ki, elindeki rakı kadehini öyle bi sıkar ki, parçalanır kadeh, eli kanlar içinde kalır..
geçen, ülker’le ilgili bi ‘’borç yapılandırma’’ haberini okurken, elimdeki çay bardağını aynen öylece sıkmışım..
kendime gelebilmek için derhal migros’a deterjan almaya indim..
saksı toprağı alıp dönmüşüm e la..
1
