Gülin Dede Tekin’in Gazete Oksijen’de yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz:
Kadıköy Altıyol otobüs durağındayım. Rıhtım ve Altıyol otobüs duraklarında bir grup insan kaçırma lüksümüzün olmadığı bir otobüsü bekliyoruz. Hangisi bizim otobüsümüz diye beklerken uzakta numarasız bir otobüs beliriyor. Güzergâh adında dev bir “Tiyatro Pol” yazısı. İstediğimizde yer değiştirebileceğimiz bilgisi cebimde, kendime bir yer seçiyorum. Yola çıkıyoruz. Ön ve arka kapıların çevresinde küçük hareketlenmeler var ama henüz normal bir otobüs seyrindeyiz. Sesler artmaya başlayıp yolculuğun merkezine oturacak çatışma ortaya çıkıp da otobüs Kadıköy’e yakın çeperlerden birinde kontağı kapatınca anlıyoruz ki oyun başladı. Evet bir halk otobüsünün içinde bir tiyatro oyunundayız.
Mekâna özgü tiyatro yapan TiyatroPol’ü daha önce bir evde ya da bir otel odasında sahneledikleri oyunlarla izlemiştik. Bu defa çıtayı fazlaca yükselterek bir halk otobüsünde çıkıyorlar karşımıza. Burcu Halaçoğlu’nun yazıp yönettiği aynı zamanda oyuncularından biri olduğu “Çok Uzak Çok Yakın” seyirciyi bir otobüsün yolcusu olarak oyuna dahil ediyor. Bir kol mesafesinde seyrettiğimiz/dahil olduğumuz oyunda gündelik hayatımızda her gün karşılaştığımız, yollarımızın kesiştiği ya da içlerinden biri olduğumuz insan profilleriyle mesafemizi yeniden sorguluyoruz.
Seyirci olarak önyargımızı, hayata bakışımızı, zaaflarımızı kuşanarak olan bitene bir tiyatro oyununda olduğundan çok daha yakından bakıyoruz. Mesafelerin birbirine karıştığı bu oyunda otobüsün ön tarafında hummalı bir şekilde kaybettikleri bir şeyi arayan Cemre ve Adnan ile arka tarafta kendi aralarında tartışan Serhat ile Sibel’in yolu yanı başımızda kesişiyor. Öfkenin dizginlenemediği, ön yargının ortalığa saçıldığı bir çatışmanın içine çekiliyoruz. Gündelik hayatta sıkça karşılaşabileceğimiz bu olaya -oyuncular seyirciyi içine katmadan da- parçası olmak isteyip müdahil olabiliyorsunuz. Akdenizli yanımız ateşleniyor belki de. Bir anda kendi haklı bulduğuna, tuttuğu tarafa yardımcı olmak isteyen cümleler, sorular yükselmeye başlıyor etraftan.
Hikâyenin spoiler vermemek için anlatmaktan imtina ettiğim çatışması gündelik hayatta sıkça tartıştığımız “sınıfsal” olana da göz kırpıyor. Olay örgüsünün içinde “tekinsiz muhit” diye bahsedilen bir semtte, duran bir otobüsün içinde kendinden ve haklılığından asla şüphe etmeyen bir kadın ve duruşunu korumaya çalışan sevgilisi ile gözü kara fevri genç ve onun başını beladan korumaya çalışan ablasına çizilen sınıfsal farklılıklar oyunun gidişatına ve seyircinin bakışına yön veriyor. Sürprizli finali ise tüm ön yargılarımıza nanik yapıyor adeta.
Oyun öncesi duraktan otobüse birlikte bindiğimiz oyuncular Buğra Can Şahin, Cansu Başlılar, Erkan Akbulut ve Burcu Halaçoğlu oyun boyunca gerçeğe yakınlıklarını kaybetmiyorlar. Yer yer kimin oyuncu kimin seyirci olduğunun birbirine karışması hikâyeye daha da bağlanmamızı sağlıyor. Oyun sırasında yaptığımız seçimde de, kendimizle yüzleşmemizde de onların bu denli başarılı oyunculuklarının etkisi büyük.
Gerçek hayatın bir simülasyonunu yaratan “Çok Uzak Çok Yakın” günümüz tiyatrosu içerisinde mekânı ve mesafeyi sorgulayışı ile birkaç adım öne çıktığı gibi, bireylerin kendinden olmayanla, sınıfsal farklılıklarla önyargılarını nasıl şekillendirdiğini tartışmasıyla da ayrıca kıymetli.
Tarafsız kalmanın çok zor olduğu bu deneyime hazır mısınız?
GÜLİN DEDE TEKİN
Kaynak: https://gazeteoksijen.com/o2/bir-sonraki-durak-on-yargilarimiz-151807
ÇOK UZAK ÇOK YAKIN
11-18-22 Nisan
Kadıköy İskele ve Altıyol Otobüs Durağı
Oturarak 150.00 TL. / Ayakta 110.00 TL / Öğrenci 95.00 TL