Gaz bulutları.
Toz bulutları.
Şiddeti ölçülemez yağmurlar…
***
Oysa Elazığ’dan bir adam, kimse artık, umrunda bile değildir bütün bunlar.
Oy akşamlar akşamlar
Yine m’oldu akşamlar
Evli evine gider
Garip nerde akşamlar.
***
İlk yaşam belirtileri.
Yaradılış ve evrim.
Tek hücreli ilk canlılar.
Eh, Ademle Havva da olsun hadi, bu yazı onlarsız olmaz…
***
Şeysine bile takmaz bizim Elazığlı abi. Derdi başkadır.
Güldüm ağlattı beni
Sevdim aldattı beni
Gittim kölesi oldum
Bir pula sattı beni.
***
Adını bilmeyiz bu abinin. Misal, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Aşık Mahsuni falan son dörtlükte adlarını geçirirler. Bu mahlas muhabbetini reklam ve halkla ilişkilerin atası gibi değerlendirmek elbette mümkündür.
Oysa bu Elazığlı abi (ve onun gibi nicesi) adsız gelir, adsız giderler.
Asıl halk ozanı onlar değil midir öyleyse?
***
Genlerim öyle gelmiş, yapacak bişeyim yok, tutup da “sözcüklerin efendisiyim” diyecek denli görgüsüz değilim ama doğuştan sözcük emekçisiyim. Bakın bunu göğsümü gere gere iddia edebilirim.
Fakat?
Bu türküde yer alan iki bağlacı beynimin ve yüreğimin neresinde saklayacağımı vallahi bilemedim, bilemiyorum? Düşün taşın, içinden çıkamıyorum.
“Bağlar gazeli” ve “Avşar güzeli” ifadelerinden söz ediyorum. Ah be adam, hadi avşar güzeli demesi kolay, nasıl buldun oraya bağlar gazeli sözcüklerini?
Muhtemelen ilkokul bile okumadın, nasıl buldun nasıl? Kaldı ki, en ufak bi ilgisi yok oranın, türkünün genel gidişatı ile? Öyle sözler gerekmiyo… Yazmasan, o bölümler saz ile geçse ruhumuz duymaz…
Nasıl geldi o ilham, nasıl koydun o sözleri oraya, nasıl?
***
Araştırmadım, tılsımı bozulsun istemedim, öğrenip. Çok mu eski bir türküdür, yeni midir, kimindir, nicedir, hangi iç güveyisinden hallicedir?
Anadolu toprağıdır deyip köşeme çekilip ağlayayım bari, bir vatana yazık olmuşluğa mı, kendi aşklarıma mı, neye ağladığımı bilmeden.
***
Astronot eğitim merkezi.
Uzay mekiği.
Ateşleme rampası.
Uzaydan gelen sinyal.
Hiç işi olmaz Elazığlı abimizin.
Al beni beni sar beni beni
Yar değil misen
Beni bu sevdaya salan
Sen değil misen.
Bu vatanın kurtuluşu, bağlar gazeli diyebilen o usta edebiyatçı adamlardadır.
Onlar Mustafa Kemal’e asla ihanet etmeden öldüler.


































