Şimdi şey etmek gibi olmasın ama,
Soğuk denen şeyden nefret eden, bunun yanında kısa süreli üşümelerden pekbi aşırı haz duyan çocuğuyumdur şol gezegenin.
Söz gelimi, şehirler arası otobüs yolculuklarının mola yerlerinde mecburen çişe gidilmesi ve o ayazda üşünülmesi, 5 dakika sonra sıcacık koltuğuna geri döneceğini bilmenin yanında nedir ki?
Aynı biçimde, şehir içi dolmuşlarda da üşümesi zevkli diğil midir sanki? Kaptan Bey, bi durağa yanaşır, inen iner, binen biner. Ama o durakta 2-3 dakika daha bekleriz mutlaka. Bu esnada kapıyı açık bırakır Kaptan, yeni yolcular kolayca binsin diye. Soğuk içine işlese de üşümezsin, biliyon çünkü, şimdi kapanacaktır o kapı..
Allah kalplerimizi üşütmesin..
****
( ”ya rab bu ne derttir derman bulunmaz / yar bu ne yaradır merhem olunmaz / benim garip gönlüm aşktan usanmaz / varıp yare gider hiç geri dönmez”)
****
Kalbi üşümeyenlerden idi, büyük çizer, değerli abim, rahmetli Derya Sayın.
İstanbul’da yaşayan sevgili kardeşim Emrah Mısırcı aradı geçen. Leman Dergisi camiasıyla içli dışlıdır biliniz, hepsini tanır o yazar ve çizerlerin.
Otururlarmış bi yerlerde, Behiç Pek ağabeyimiz, Bahadır Boysal, Suat Özkan falan gibi ünlü çizerler, Derya Abi’den açılmış mevzu. Dedi ki telefonda Emrah;
-”Yaa Gürsel abicim, şaştım kaldım, adamlar Derya Abi’yi hiç mi hiç tanımamışlar aslında, parasız-pulsuz bi zavallı-gariban diye biliyorlar”.
-”Olur mu öyle şey Emrah? Adam, hizmetçilerle büyümüş, çoraplarını bile dadısının giydirdiği bi çocukluktan gelme yahu”.
-”Evet abi, Derya Abi kendisini insanlara kapatmış resmen”.
-”Kendi seçti o parasız yaşamı”.
-”Anlattım da inanamadılar abi”.
-”Yahu, abisi Deniz Sayın, Gelirler Dairesi Baş Müfettişiydi, kaç kez Tayyip Erdoğan’ı bile teftiş etmiştir İBB Başkanıyken, Derya Sayın istese nerelere gelirdi”.
-”Sorma Gürsel Abi”.
Doktor Hakan Güvenç’le aynı kuşaktandı Derya Abi. Beraber, aynı mahallede büyüdüler.. İkisi de her şeyi tepip, halk çocuğu olarak yaşamayı yeğlediler. Ve gencecik yaşta öldüler.
Üşümek diyordum di mi?
Derya Abi’nin Cihangir’deki evinde kalorifer olduğunu sanmıyorum.
****
( ”aşık olan gönül aşktan usanmaz / ahiret korkusun bir pula saymaz / aşk pazarıdır bu canlar satılır / satarsın bu canı hiç kimse almaz”)
****
Hiçbirinizi gazete başında üşütmek istemem. Derhal sıcak bi konuya geçiyorum o zaman.
Misal, buhar denen şey soğuğa bire birdir sevgili kardeşlerim..
Kuru temizlemeci dükkanlarının buharı kadar içimizi ısıtan bişey olmadığı bi yana, berberlerdeki çaydanlığın buharı da aynı derecede meteorolojik sayılabilir.
Evlerimizde ise benzer işlevi çamaşır kurutma makinesi görür. Eskinin odun-kömür sobaları kadar samimidir onlar. Geçin oturun karşısına banyoda, çalıştırın, ne dediğimi anlarsınız.
****
Bilir misiniz ki, koskoca Ülker, uzun yıllar kek üretimine girmedi. Bisküviydi, çikolataydı, gofretti, her alanda açık ara önde olduğu bi sektörde, kek pazarını 1995’e değin rakibi Eti’ye bıraktı. Nedenini söyliyim de şaşırın; kek üretiminin tam da bilemediğim bi aşamasında ”alkol buharı şoklaması” gerekirmiş. Bunu kabul ettirememişler ilkin, Sabri Ülker’e!! Sonradan nasıl oldu da kabul etti, o dönem bünyede olmama karşın bilmiyorum valla. Benim yanımda hiç konuşulmadı bu mevzu.
Sonuç itibariyle Sabri Bey, kimileri gibi din tüccarı diğil, dini bütün-muhafazakar bi insan, ama aklı başında bi sanayici idi… Ürünün veya ambalajın dayanıklılığı için alkol gerekmiş olmalı ki, taassubu diğil bilimi seçmişti…
****
( ”dönüp dönüp sana öğüt verirler / dünya malı ile gözün boyarlar / aşık öldü deyu sala verirler / ölen beden olur aşıklar ölmez”)
****
Bu sütunda yazmış olduğumu anımsıyorum; alkolün prostata iyi geldiğini… Yapılan araştırmanın sonuçlarını gözlerimle gördüğümü… Alkol kullanmayan erkeklerin tamamında prostat sorunu yaşanırken, diğer grupta böyle bi problem olmadığını…
Ve izninizle eklemek isterim, son günlerde ulusal basında gözüme defalarca çarpan; ”Corona ile mücadelede alkol kullananların bi adım önde olduğu, alkolün virüsleri engelleyici bi özellik taşıdığı” haberlerini…
****
Değerli Okurlarım,
Çok şükür ki alkolden kurtulmayı başarmış bi kardeşinizim. Burada, herkesin gözleri önünde alkol reklamı yapacak kadar da delirmedim ayrıca.
Yalnızca yasaklarla, hurafelerle, yalanlarla bu memleketi kasmaya gerek olmadığını dile getirmeye çalıştım.
Parantez içlerinde dizelerini kullandığım Yunus Emre tanığım olsun.