Bir Parça Aldım, Kalbime Koydum – Dilek Yaz

Bir Parça Aldım, Kalbime Koydum – Dilek Yaz

Kitap okuyordum, divanın altından burun çekme sesi geldi. Yavaşça eğilip baktım, küçük bir kız çocuğu. Gözleri kıpkırmızı, ağlıyor. “Gel,” dedim, kucağıma aldım, saçlarını okşadım, gözyaşlarını sildim. Hiç sormadım neden üzgün olduğunu. Sadece sevdim, çoook sevdim. Sakinleşti. Aslında ne kadar kolaymış bir çocuğun yüzünü güldürmek, şaşırdım. Yılların kederini silmek gerçekten mümkün müydü? Mümkünmüş, çok yakından şahit oldum. Hafifledim, yaşamaya şimdi başlıyordum. Küçük Dilek meğer yıllardır içimdeki sızıymış. İnsan kendi çocukluğunun anne-babası olabiliyormuş. Bu mucizeyi bir kitapla bana ulaştıran kişiyi babam yerine koydum elbette. Manevi babam; Doğan Cüceloğlu…
Damdan Düşen Psikolog kitabını okuduğumda küllerinden doğan bu adama resmen hayran oldum. Savaşçı kitabını okuyup Cihangir-Fındıklı taraflarına yolum düştüğünde ise onu aradı gözlerim. Orada yürüdüğünü söylüyordu kitabında. Eğer onu görüp, “Potansiyelimi sayenizde keşfettim, hiç fark etmeden ölebilirdim, yaşamadan yani!” diyebilseydim içimdeki minnet ve coşkuyu anlatmayı başarmış olabilir miydim acaba?
Biliyor musunuz ben bunların hayalini kurarken çok ama çok daha fazlası oldu, hayal dahi edemeyeceğim şeyler… Öyle ki 2016 yılında, bir gün kuzenim arayıp pazar günü çalıştığı gazetenin ek kitapçık projesi için Doğan Cüceloğlu ve ekibiyle buluşacağını, kendisine benden bahsettiğini ve buluşmalarına katılabileceğimi söyledi. Yok böyle bir sevinç! Delireceğim sandım. (…)
Buluştuğumuz kafede o gün onu kapıda bekledim, gelince “Size sarılabilir miyim?” dedim ve kocaman sarıldım. Tam da tanıdığım kişiydi, hatta çok daha sevecen. Bir çırpıda anlattım; sayesinde yaşamımda nelerin değiştiğini, eşim ve çocuklarım başta olmak üzere etrafımdaki herkesle nasıl yeniden tanıştığımı… Onun mimarlığında, benim mühendislik harikası işler çıkardığımı. Işıl ışıl gözleriyle “Senin farkındayım, sana değer veriyorum, aynı ekipteyiz,” diyordu âdeta. “Hocam hayal dahi edemezdim böyle bir tanışmayı!” dediğimde “Sen epeydir çağırıyormuşsun beni, ben de geldim, bu proje de senin eserin,” demiş ve ne kadar ince düşünceli olduğunu göstermişti.
Proje konuşulduktan sonra hocam tüm kitaplarını masanın üstüne koyup “Haydi herkes iki-üç kitap alıp içindeki kısa hikâyeleri konularına göre not alsın ve e-posta grubunda paylaşsın. Böylece her hafta belirlediğimiz konuya göre bu havuzdan ilgili hikâyeleri seçer, önsöz ile o haftanın yazısını oluştururum,” dedi. Sevinçten sarhoş olduğum için konumumu ve neden orada olduğumu unutup ortadaki kitaplardan ikisini hemen kaptım, kucakladım, sıkı sıkı sarıldım hem de. Ekipteki diğer arkadaşlar da kitaplardan aldıktan sonra kuzenimin kitap almadığını gördüm. Bir anda kafamda şimşekler çaktı; ben misafirdim, eki çıkaracak olanlar Doğan Bey ve ekibiydi. Hatamı fark ettiğimde kıpkırmızı suratımla kitapları masanın üzerine yavaşça koyup “Pardon, ben çok kaptırmışım kendimi,” dedim. Canım hocam, sadece “misafir” olarak geldiğimi unutup, proje kapsamında konuşulan konulara ve bölüşülecek kitaplara atlayıp hata yaptığımı düşündüğümde bile neşe içinde “Sen de ekiptensin, al o kitapları, beraber çıkaralım bu eki,” dedi ve halden anlayan bu tavrıyla beni yine dünyanın en mutlu insanı yaptı.
Peki, sonrasında ne mi oldu? Bana ofisinin kapılarını açtı ve “Gerçekten faydalanacağını düşündüğün bir öğrencin olursa buradan imzalı kitaplarımdan verebilirsin onlara,” dedi niyetinin saflığını sevdiğim. Zaten herkes ile iş birliği yapmak ve faydalı olmak peşindeydi. Zihni sadece bu fikre odaklanmış gibiydi.
Evlenmeden Önce kitabı basılmadan önce okumam için verdi, okuyup değerlendirdim. Bir de ne göreyim; kitabın teşekkür kısmında benim de adım var! DO-ĞAN CÜ-CEL-OĞ-LU-NUN Kİ-TA-BIN-DA!
Kendimi zaten seviyordum ancak böyle bir değer göreceğimi de tahmin etmiyordum. İçindeki sevgiyi cömertçe gösteren bu hayran olduğum kişi, “Seninle sohbet etmeyi özledim, bir ara gelsene ofise,” derdi. Ben öğretmeninin gözüne girmeye çalışan öğrenci misali habire konuşur, bazen sözünü kestiğimi fark edip utanırdım. Ben kendi kendime utanırdım, hocam hiç utandırmadı beni.
(…)
Coşkusundan bolca kopyaladım kendime. Bende onun coşkusundan var, aldım sakladım kalbimin en derin yerine. Sevgi, saygı, hakkaniyet… Söyleminde ne varsa kendisi de öyle, özü sözü bir insan. Bende, çocuklarımda ve daha nice insanda “var” olmaya devam edeceksin sevgili hocam, seni çok seviyorum…
Gördüğüm en güzel yürek,
Gördüğüm en güzel niyet,
Niyetini, yüreğini sevdiğim…
Bir parça aldım,
Kalbime koydum onlardan.
Onlar ben, ben onlar oldum.
Sonra geçip hayatımın dümenine,
Coşkuyla yaşar oldum.
(İYİ Kİ Kitabından – Dilek Yaz)
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerin, yaratıcılığının ve sezgilerinin zirveye çıktığı bir gün. İçsel dünyanda kendine dönme ihtiyacı hissedebilir, hayal gücünü serbest bırakmak için güzel fırsatlar bulabilirsin. İnsanlarla olan etkileşimlerinde anlam arayışında olacaksın; belki birinin gözlerinde kaybolmak bu hisse kapılmana neden olacak. Kendini ifade edebileceğin sanatsal projelere yönelmek, ruhsal olarak seni besleyecek. Ancak, başkalarının duygusal yüklerini üzerinize almak konusunda dikkatli olmalısın; sınırlarını korumak önemli. Özellikle romantik ilişkilerde, partnerinle arandaki bağın derinleşebileceği bir atmosfer var. İyimser kal, kalpten dinle ve hayatın sunduğu güzellikleri kucakla.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05