Nasıl olur ki?? Pancar, nasıl salt Giresun‘a özgü bişi olmaz ki??
Çok da üstelemedim tabi. Dünya tarım piyasalarına bari karışmiyim diye düşündümdü..
****
Özellikle Liverpool dolaylarında yaygınmış pancar.
Ehh tabi, dedim. Gayet mantıklı.
Giresun da liman şehri, Liverpool da. Bi ilgisi olmalı deniz iklimi ile.
Sonradan sonradan bi hoşuma gitti bu durum, sormayın gız. Esprisini de şey ettiydim hatta bi yazımda;
-”Ne güzel ula, belki Liverpool futbol kulübünde de maç yemeği olarak pancar çorbası pişerdir”.
****
Sonra bigün, 5-6 sene evvel, siyahına beyazına gurban olduğum Beşiktaş’ımız, bu dünya devi Liverpool’u evire çevire yendi İnönü’de. Giresun’da ekran başındaydım ben.
Dünya tarihinde bi benzeri asla görülmedik, görülmesi bi daha da katiyen mümkün olamayacak bi tribün şov vardı o gece. Maçı diğil, tribünleri izlemişti bütün dünya.
Ve bana kaç telefon geldi o gece eski tribün dostlarımdan, sayamadım..
-”Yaa Gürsel izliyon mu tribünü oolum”?
-”İzliyorum kardeşim, tüylerim diken diken”!!
Ve ben kaç eski tribün dostumu aradım o gece, maç esnasında, bilemedim;
-”Alo, nooluyo oolum, bu nasıl bi destektir, tribünde misiniz”?
-”Yok be ekran başındayız.. Ağlıyoz hanımla”!
Çoğu eski dostumla, konuşamayıp ağlamaktan, telefonu yarıda kesmiştik.
çArşı tribünü bizleri o gece, geçmişe, delikanlı çağımıza götürüp, çok duygulandırmıştı..
****
O dönemin Giresun Ünv. Rektörü Metin Bey de duygulanmış olsa gerek. Rektörlük binasına dev bi Beşiktaş bayrağı astı, ertesi gün..
Ve çok tepki aldı insanımızdan;
-”Giresun’da Giresunspor varken, başka bi kulübün bayrağı asılır mıymış!! Derhal istifa etsinmiş”. Yürüyüşler, protestolar, küfürler, siyah çelenkler…
****
İnsaflı adammış yine de Rektör Bey, ben olsam Çankaya Köşküne çekerdim o sabah Beşiktaş bayrağını.
O kadar ki hakkıydı, o geceki taraftarın..
****
Sonu, şehrimizi terk etmesine kadar giden bu sıkıntılı süreç boyunca, pek çok kez randevu talep ettim Rektör Bey’den.
O yıllar, şehrimizdeki bi avm’nin genel müdürüydüm ve iş yerimizin sosyal faaliyetleri nedeniyle her Allah’ın günü yerel basında yer alan bi herif idim. Metin Bey’in beni tanımaması mümkün diğildi yani.
Nedense kabul etmedi randevu isteklerimi.
Oysa anlatacaktım O’na;
-”Giresun, Sokakbaşı semtinde, 60-70 yıldır Beşiktaş adlı bi amatör kulübün var olduğunu, renginin siyah-beyaz, ambleminin kara kartal olduğunu, Türkiye’de İstanbul dışında bi yere Beşiktaş bayrağı asılacaksa, bunu en çok Giresun’umuzun hak ettiğini, dolayısıyla Giresun Ünv. Rektörlük binasında Beşiktaşımızın bayrağının asılmasının çok doğru olduğunu”…
Falan…
Gürsel Ekmekçi’nin randevusunu kabul etmeyip, diyeceklerini dinlemezsen, ardına baka baka gidersin bu şehirden.
Başka ne diyim?
****
Zaman geçti. Unutmuştum bu rektör-mektör, randevu-mandevu durumlarını. Zaten rektör değişmiş, bi hanımefendi oturmuştu koltuğa.
Aynı günler bencileyin de başkan seçilince ADD’ye, çok kıymetli, derneğimizin duayeni bi abim girivermişti koluma hemen;
-”Gürselcim tebrik ederim evladım.. Hemen yarın rektör hanım’dan bi randevu alıver”.
-” ??????? ”
****
Düşünüyordum helbet bi yandan, yahu niye Rektör’den randevu alayım?? Ne alakası var?? Neden ilk o?
Kıymetli abimse gün aşırı sıkıştırıyordu tabi;
-”Evladım naaptın rektör işini, alabildin mi randevu”??
-”İlgileneceğim abi”.
****
23 nisan gelir.
Telefonda kıymetli abimiz;
-”Gürselcim bi randevu alalım rektör hanımdan”?
-”Tabi abi”.
-”Yahu senden 3 başkan önceki Muhsin Bey’e de rica ederdim, alamadınız bi randevu”!
-”Peki abi, alacam ben”.
****
23 Ağustos’tur falan.
Bayrama bi hafta vardır. Kıymetli abimiz arar ısrarla;
-”Nasılsın evladım”??
-”Sağolun abicim.. Ellerinizden öperim.. Sizi sormalı”??
-”Yanaklarından öperim ben de Gürselcim.. Rektör Hanım’dan bi randevu alsak bu hafta içi”??
-”Hemen ilgileniyom abi”..
-”Yahu senden 2 önceki başkan Hilmi Bey’e de çok söylerdim, alamadınız bi randevu”?
-‘Tamam abi”.
****
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yürüyüşüdür.
Rastlaşırız o muhteşem kalabalığın içinde. Kucaklaşırız.
-”İyi bayramlar abicim”.
-”Sana da evladım.. Yarın arasan Rektör Hanım’ı, hepbir ziyaretine gitsek”?
-”Çok iyi olur abi”.
-”Yahu senden önceki başkan Ahmet Bey’e de çok söyledim, bi gidemedik Rektör Hanım’a be Gürselcim”?
-”Gitmek lazım abi”.
****
Dert oldu içime.
Acaba ne yapmaya gidecez, Rektör Hanım’ın yanına, dernek olarak??
Başka bişey düşünemez olmuştum artık. Neydi bu işin hikmeti??
****
Bi gece, çok özel bi toplantı yemeğinde aynı masaya düştük kıymetli abimizle.
Gece boyu Rektör Hanım’ı gonuştuk tabi.
-”Gitmek şart abi”.
-”Elbette evladım”.
-”Yarın sabah arayacam abi”.
-”Ara da bi randevu al evladım”.
-”Almak lazım abi”.
****
O yemeğe Tuncay Özkan da davetliydi. Bi ara, kıymetli abimiz, gecenin starı Tuncay Özkan ve ben baş başa sohbet etme olanağı da bulduk, iki dakkacık..
-”Tuncay’cığım, çok severim Gürsel Başkan’ımızı, şöyle gözüpek, böyle çalışkandır”.
-”Estafurullah abi.. Sizlerden öğrendiklerimizi uyguluyoz”.
-”Tuncay’cığım, 2015’te Ermeniler 100. yıl falan diye ortalığı ayağa kaldıracaklar.. Gürsel’e dedim Rektör Hanım’dan randevu alacak”.
-”İyi olur Gürsel”.
-”Tabi Tuncay Abi, randevu şart”.
****
Eve gelip uyudum sonra, düşümde ”randevu şart” diye diye…
Dilimde durur hala, yürürüm ”randevu şart” diye diye…
****
(Sevgili Dostlarım,
Yazıdaki kıymetli büyüğüm sevgili Nuri Osman Apaydın ağabeyimdir. ADD’mizin gerek Bulancak, gerekse Genel Merkez kadrosunun duayenlerindendir. 3 yıl evvel bugün kaybettik.
Dünyada bana ”kulaklarını çekerim”, ”kerata seni” gibi sözler edebilmiş yegane insandır. Tüm hiyerarşiye karşın, yanında çocuk gibi yaramazlıklar yapabildiğim biricik tonton’umdur da O benim)
(Bu yazıyı yıllar önce kendi internet sayfamda yazmıştım. Haberi olmuş bi biçimde, bana kızacak sandım, aksine; ”Ulan kerata, gazeteye de koy bu yazıyı” demişti. Kısmet bugüneymiş.
Seni çok özledim canım Başkan’ım, Allah’ın nuru hep üzerinde olsun. Rahat uyu, bayrağın düşmeyecek)