Salon İKSV’den tanıdığımız Bengi Ünsal, Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’nün (ICA) başına getirildi. Ünsal, 75 yıllık kurumun tarihinde ikinci kadın direktör oldu.
Londra’nın dünya kültür başkenti diye anılması boşuna değil.
Müzeler, sanat galerileri, tiyatro, dans, müzik etkinlikleri kısacık bir seyahatte bile aklınızı başınızdan alabilir.
Benim yaptığım gibi, birkaç güne Yayoi Kusama, Francis Bacon, Louise Bourgeois gibi sanatın ağır toplarını sığdırabilir, sürrealizmin en iyi temsilcilerinden Rönesans’ın en iyi bilenen ismi Raffaello’e kadar benzersiz bir sanat yolculuğuna çıkabilirsiniz.
Tabii basın kartına sahipseniz bu yolculuk kolay ve maliyetsiz olur.
Maliyetini göze alırsanız benim metrodaki afişiyle yetindiğim, Netflix’in son dönem popüler dizilerinden Bridgerton’un beğenilen oyuncusu Jonathan Bailey’i Cock adlı tiyatro oyununda izleyebilirsiniz.
Londra’nın işte böyle sürprizli, dinamik, yaratıcı ve rekabetçi sanat kültür ortamında, Salon İKSV’den tanıdığımız Bengi Ünsal, Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’nün (ICA) başına getirildi.
Hem de 75 yıllık kurumun tarihinde ikinci kadın direktör sıfatıyla.
Kariyerine Number One TV’de başlayan Bengi Ünsal, 26 yıldan beri kültür sanat sektöründe.
Number One TV’den sonra Polygram ve BMG müzik şirketinde çalışmış.
Daha sonra İKSV bünyesine ve İstanbul Caz Festivali’ne dahil olmuş.
Derken Pozitif bünyesindeki Doublemoon Plak Şirketi Genel Müdürlüğü ve Salon İKSV Müdürlüğü.
Londra’da planlanan buluşma gerçekleşmeyince mail üzerinden Bengi Ünsal ile kısa bir söyleşi yaptık.
– ICA’nın başına getirilmek kariyeriniz için ne anlama geliyor?
Aslında Salon İKSV kariyerimde bir dönüm noktası. Türkiye’de yeterli deneyim kazandığımı düşündüğümde yüzümü İngiltere’ye çevirdim. Londra’nın önde gelen sanat merkezi Southbank Center’da Güncel Müzik direktörlüğünü üstlendim. Altı yıl boyunca her yıl 200’ün üzerinde konserin yanı sıra 27 yıldır devam eden Meltdown Festivali’ne imzamı atma şansım oldu. Southbank’tan ICA’ya geçiş ise hem CEO’luk, hem müzik dışında başka sanat dallarının ilgi alanıma girmesini sağlıyor”.
– ICA’nın Londra sanat ve kültür ortamındaki etkisini progresif olarak tanımlıyorsunuz? Neden?
ICA, 75 yıl önce sanatçılar ve destekçileri tarafından kurulmuş. Kendilerine ana akımda yer bulmayan dönemin progresif sanatçıları kendilerine bir alan yaratma imkânına kavuşmuş. Bu sayede ICA, pop art gibi yeni sanat akımlarının çıkış noktası olmuş. Tarihinde Damien Hirst, Gerhard Richter, Anish Kapoor, Anthony Gromley, Barbara Kruger, Nan Goldin, Francis Bacon gibi önemli sanatçılar var. Öte yandan The Clash ilk konserini ICA’da vermiş. Patti Smith, Paul McCartney, Yoko Ono, Amy Winehouse, Pink Floyd, The Smiths, Interpol gibi efsane müzisyenler 400 kişilik küçük salonunda sahneye çıkmışlar. ICA, İngiltere’de önemli bir yer edindiği gibi dünyada başka güncel sanat enstitülerinin kurulmasına ön ayak olmuş.
– 55 yıl sonra ICA’nın başına gelen ikinci kadın direktörsünüz. Kadın ve Türk olmanızın hem sizin için hem kurum için önemi nedir?
Kurumun ilk kadın direktörü Dorothy Morland 1952-1968 yılları arasında ICA’yı yönetmiş. Oldukça başarılı olmuş ama ne yazık ki kendisi hakkında fazla bilgiye ulaşamıyoruz. Benim 55 yıl sonra aynı pozisyona gelen ikinci kadın olmam ilerici bir kurum için aslında oldukça şaşırtıcı. Bu da bize kadın hakları konusunda en ileri geçinen ülkelerde dahi ideal noktaya gelmediğimizi gösteriyor. Bu yüzden bu pozisyona getirilen bir kadın olmayı ve hele bir Türk kadın olmayı çok önemsiyorum. Hakları tam anlamıyla teslim edilmemiş tüm kadınlar ve tüm azınlıklar adına.
– Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’yle ilgili hayallerinizi sorsam?
ICA özünde çoklu sanat disiplinlerine yer veren bir kurum ama son yıllarda kanımca biraz akademikleşmiş. Odağını görsel sanatlara, sinemaya ve kültürel tartışmalara çevirmiş dolayısıyla tarihinde çok köklü yeri olan müzikten uzaklaşmış. Ben öncelikli olarak müziği ve konserleri ICA’ya geri getirmeyi amaçlıyorum. Sanatçılara kucak açmak, onlara alan açmak, seslerini yükseltmelerine katkıda bulunmak en birinci amacımız olmalı. Günümüz sanatçıları kendilerini sanat dalları ile tanımlamazken ICA da bu yolda gitmeli. Bağımsız güncel sanatçıların ve sanatın evi, merkezi olmalıyız diye düşünüyorum.
Video Haberler
- Denetimde alınan koku durumu ortaya çıkardı
- Sokak ortasında tabancayla vurularak öldürüldü
- Feci kaza: Biri polis 2 kişi hayatını kaybetti
- Raylar üzerinde başı kesik halde bulundu
- Denizde 66 saat! Türk kaptan yurda döndü
- Van kedisinin sevimli yavruları
- Yangından etkilenen kediyi hayata döndürdüler
- Devrilen traktörünün altında kalıp, öldü
- Soylu duyurdu: Yeni ehliyetlerde değişiklik
- IŞİD’e video ve fotoğraflarla darbe: 10 gözaltı