Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde olumsuz anlamda en çok etkilenen şehirlerden bir tanesi olan Hatay’ın yaralarını bir nebze de olsa sarmak için, “sanatla şifa” aranıyor. Bu yıl 11’incisi düzenlenen Uluslararası Antakya Film Festivali, önceki gün başladı. “Antakya varsa ben de varım” sloganıyla yola çıkan festival, 19 Ekim’e kadar sürecek. Festivaldeki filmlerin tamamı ücretsiz olacak ve gösterimler konteyner/çadır kentlerde yapılacak.
Festivalin açılış töreni öncesinde, festival başkanı Mehmet Oflazoğlu, festival koordinatörü Atakan Metin, Meral Orhonsay, Vadullah Taş ile birlikte festival gönüllüleri ve basın mensupları, 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitiren yurttaşların anısına Asi Nehri’ne defne yaprağı bıraktı. Ardından Koç Konteyner Kent’te düzenlenen açılış töreni, bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Törende Meral Orhonsay’a “onur ödülü”, Vadullah Taş’a “emek ödülü” ve festivalde emeği geçenlere plaket verildi. Konteyner kentte kalan yurttaşların da izlediği törende söz alan festival yönetim kurulu üyeleri, “Birlikte üreterek ayağa kalkacağız ve bu şehri yeniden kuracağız. Bu heyecanla bu festivali yapıyoruz. Sanatın iyileştirici gücünü kullanacağız” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Grup Kaldırım müzik dinletisi sundu. Grubun ardından, aniden sahneye çıkıp mikrofona sarılan bir kız çocuğu ise şarkı söyleyerek konteyner kent meydanında bulunanların yüzünü güldürdü.
Törenin ardından Cumhuriyet’e konuşan festival başkanı Oflazoğlu, “Festivali 10 yıldır yaparken 11’nci yılda böyle bir deprem olgusunu düşünemezdik. Festival böyle bir olguda dünyadan ilgi gördü. Biz 55 ülkeden 800’ün üzerinde başvuru aldık. Mutluyuz elbette ancak keşke deprem olmasaydı da biz yine 200 civarında başvuru alıp seçkileri ve gösterimleri ona göre planlasaydık” dedi.
Ön jüri ve jüri üyelerine çok emek düştüğünü belirten Oflazoğlu, “Umuyoruz ki festival sonrasında Antakya özelinde ve bütün dünyada böyle bir trajedi olmaz. Bizler de sinemanın ve festivalin ışıltılı dünyasına geri döneriz” diye konuştu.
Cumhuriyet’e konuşan festival koordinatörü Metin de “Bir festival hikâyesi her yerde yazılır. Antakya’da yazılmış, kader ve bilim arasına sıkışmış bir sosyolojik olgu üzerine hikâye yazmayı bırakın, somut ne varsa göstermek bile zor. Her dram her trajedi kanıksanmışken bizlere sadece işleyiş ve koordinasyon düşüyor” dedi.
Festivalin Antakya’da ve tam da en ihtiyaç duyulan anda, “sanatla iyileşme”ye hizmet etmesi gerektiğini belirten Metin, “Bugün açılış töreninde konteyner kentteki çocukların neşesini görmek ve duymak bize yetti. Bir çalışma ya da tanıtım çocukların neşesinde vücut buldu. Demek ki ne olursa olsun Antakya var ve Antakya olduğu için ben de varım” ifadelerini kullandı.
İçsel dünyanda derinleşme arayışındasın, kendini ve hislerini daha iyi anlamak için zaman ayırmaya çekinmeyeceksin. Sezgilerin bu dönemde oldukça güçlü, karşına çıkan durumları kavrama yeteneğin artmış durumda. Sanat ya da yaratıcılıkla ilgili bir aktivite, ruhsal dengenin sağlanmasına büyük katkı sunabilir. Bu süreçte özgür hissetmek isteyebilirsin; başkalarının beklentileri yerine kendi isteklerine odaklanmak, seni daha mutlu ve huzurlu kılacaktır. İnsanlarla olan ilişkilerinde empati gücün artarken, sağduyulu yaklaşımın sayesinde zor anları bile kolayca aşabilirsin. Kendini açmak, sevdiğin kişilerle daha derin bağlar kurmak adına uygun bir zaman dilimindesin. Ancak, dış dünyadan gelen etkilerden etkilenmemeye çalışmak sana iyi gelecektir. Finansal konularda dikkatli olmalı, ani harcamalardan kaçınmalısın. Kendine dönme ve duygusal yenilenme için gereken zamanı bulabileceksin. Unutma, kendine olan inancın ve hayallerin, seni ileriye taşıyan kıymetli anahtarların.