Dağüstün ile yapılan söyleşiyi “güvenlik ihlali” olarak nitelendiren Facebook ve Instagram, söyleşinin kimlerin güvenliğini tehdit ettiğini, hangi markaya zarar verildiğini açıklamaz. Acaba söyleşide Dağüstün’ün eleştirdiği Altın Kelebek ödüleri yüzünden Hürriyet markası mıdır zarar gören? Pek duyarlı bu sosyal ağlar ellerini etik kararlar yerine pragmatik yerlerine koyarak dergiye sansür uygularlar…
Nuray Büyükdağ’ın t24’de yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz:
6 Ekim günü, Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’nin Güvenç Dağüstün ile yapılan söyleşisinden hemen sonra, derginin sosyal medya hesapları tamamen bloke edilmiş, Facebook ve Instagram, dergide yayımlanan hiçbir içeriğin paylaşılmasına izin vermeyerek sansür uygulamaya başladı.
Dergi, bu duruma itiraz ederek nedenini öğrenmek ister, çünkü öncesinde kendilerine hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bunun üzerine Facebook sadece iki cümlelik bir açıklama yapar: Markaya zarar vermek ve çok sayıda şikayet gelmesi. Bu nedenlerle “Topluluk standartlarına aykırı”lık içerdiği için derginin paylaşımlarını sansürlediklerini bildirir. Topluluk standartlarına aykırı(!) buldukları haber “Güvenç Dağüstün ile ilgili söyleşi” midir bilinmez ama bu söyleşinin akabinde gelen engelleme bu düşünceyi destekler. Okumak isteyenler şuradan ulaşabilirler. Gelen şikayetlere duyarsız kalamayan(!) Facebook ve Instagram, derginin hesaplarını dondurdururlar.
Fakat, Dağüstün ile yapılan söyleşiyi “güvenlik ihlali” olarak nitelendiren Facebook ve Instagram, söyleşinin kimlerin güvenliğini tehdit ettiğini, hangi markaya zarar verildiğini açıklamaz. Acaba söyleşide Dağüstün’ün eleştirdiği Altın Kelebek ödüleri yüzünden Hürriyet markası mıdır zarar gören? Pek duyarlı bu sosyal ağlar ellerini etik kararlar yerine pragmatik yerlerine koyarak dergiye sansür uygularlar…
Söyleşideki topluluk standartlarına aykırı durumu ve güvenlik ihlaline neden olan söylemi arayıp bulamayanlar yazının devamını merak ediyor olabilirler… Ortada merak edilecek bir devam yok. Yazının tamamı bu kadar(!)
Güvenç Dağüstün kim diye merak edenleriniz vardır belki… Hani yakın zamanda Hürriyet gazetesi tarafından düzenlenen “Pantene Altın Kelebek” ödüllerinde “en iyi erkek şarkıcı” dalında aday gösterilen ve geçtiğimiz günlerde “yandaş basının herhangi bir organizasyonun kıyısında köşesinde bile olmam benim için mümkün değildir” diyerek adaylıktan çekildiğini açıklayan ve arkasından başka sanatçıların da çekilmesine öncülük eden opera sanatçısı…
Uygulanan bu sansür sadece Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ni değil, oyunlarının duyurularını, haberlerini yapan tiyatrocuları, yazılarını paylaşan gazetecileri, yazarları, eleştirmenleri de etkiliyor… Çünkü tiyatroya dair aradığınız tüm yenilikleri, haberleri, çalışmaları bulabileceğiniz kılavuzunuzdur Tiyatro… Tiyatro… Dergisi.
Dergi bu duruma dikkat çekmek için bir çağrı kampanyası düzenledi ve birçok tiyatro sanatçısı, akademisyen de bu çağrıya ses verdi… Çağrımıza seslerin artması niyetiyle sizlerle paylaşıyorum…
“Kamuoyuna, tiyatro camiasına ve okurlarımıza;
Tiyatro… Tiyatro… Dergisi olarak, Facebook ve Instagram tarafından dergimize uygulanan sansürü protesto etmek için #TiyatroSansürlenemez etiketiyle bir destek kampanyası başlatıyoruz.
Facebook ve Instagram, opera sanatçısı Güvenç Dağüstün ile genel yayın yönetmenimiz
Yavuz Pak’ın 6 Ekim’de yayımladığımız söyleşisinin ardından, dergimizin hesaplarını askıya aldı ve dergimizin web sitesinden yapılan tüm paylaşımları engelliyor.
Tam 30 yıldır tiyatronun, tiyatrocuların sesi olan Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne Facebook ve Instagram tarafından uygulanan sansür kabul edilemez. “Tiyatro özgürleştirir” sloganıyla on yıllardır sizlerin sesi olmak için çabalayan dergimizin bugün sizlerin sesine, desteğine ihtiyacı var. Dergimize uygulanan sansürü kaldırabilmek için sosyal medya hesaplarınızdan paylaşımlarınızla bize destek olmanızı rica ediyor, vereceğiniz destekle tiyatronun özgürleştiren sesini yükseltmeye devam edeceğimizin bilmenizi istiyoruz.
Dergimize uygulanan sansüre karşı tüm tiyatro camiasını, tiyatroseverleri, basın-yayın kurumlarını ve okurlarımızı #TiyatroSansürlenemez etiketiyle başlattığımız kampanyaya sosyal medya hesaplarından yapacakları beğeni ve paylaşımlarla destek vermeye çağırıyoruz.
İlginize ve desteğinize teşekkür ederiz.”
Tiyatro… Tiyatro… Dergisi
Gülhan Kadim (Kumbaracı50):
“Tiyatro…Tiyatro…. Dergisi uzun yıllardır nitelikli tiyatro yayıncılığı yapmak için tüm zorlukları göğüsleyerek bugüne kadar geldi. Kültür sanat yayını alanında yaşanan çoraklaşmaya karşı hala mücadele ediyor.
Şimdi karşı karşıya kaldığı sansür ve engelleme anlaşılır gibi değil. Tiyatro…Tiyatro Dergisi’nine sosyal medyada uygulanan bu garip; silme, ortadan kaldırma ve engellemenin bir an önce son bulmasını istiyorum.”
Nedim Saban (Tiyatrokare):
“Hani diyoruz ya sosyal medyama dokunma diye. E sosyal medya bize dokunuyor ama! Ey Facebook, hey İnstagram! Ne istersiniz bir tiyatro dergisinden yahu? Bir tiyatro dergisi neden sansürlenir, anlamak mümkün değil. Bu sansürle, Türkiye Tiyatrosu’na tanıklık eden bir sanat dergisinde pek çok değerli yazarın yazıları da buza yazılmış gibi yok ediliyor.”
Veda Yurtsever (Devlet Tiyatroları):
“Sansürü hiçbir biçimde kabul etmem imkansız da acaba ba neden tiyatroyla ilgili bir yazının içeriğinde ‘kullanılamaz’, ‘aykırı’ ve ne hadlerineyse ‘izin veremeyiz’ gibi bi ibare bulunuyor? Tiyatro haberi neden korkutuyor?”
Ebru Nihan Celkan (Yazar, yönetmen):
“Özgür bir yayıncılık olmadığı an, yalanların ve söylentilerin önünü açmış oluruz. Yalan doğası gereği sürekli değiştirilmek zorundadır. Dolayısıyla sürekli olarak gerçek manipüle edilir. Tiyatro yayıncılığının sansürlenmesi Türkiye’de sürekliliği olan bir tiyatro habitatını önce gerçeğin tersi olarak görünmez kılar ve eğer sansür uzarsa varlığı görünmez olanın hikâyesi de manipüle edilir. Dilerim bu anlamsız sansür bir an evvel ortadan kalkar ve hakikatin ruhuna uygun olarak bizler de tiyatrodan sağlıklı haberler almaya devam ederiz.”
Kemal Aydoğan (Moda Sahnesi):
“Tiyatro…Tiyatro… Dergisi’ne Facebook ve Instagram’ın uyguladığı sansür hala devam ediyor. Bunu kabul etmiyoruz, tiyatro kamuoyunu bu engellenmeye topluca tepki vermeye davet ediyoruz.”
Jülide Kural (İBB Şehir Tiyatroları):
“Tiyatro…Tiyatro… Dergisi bizim sesimizdir! Sanat üretimimizin özünü oluşturan özgürlük arayışımızın buluşma noktasıdır. Eleştirerek, anlayarak değiştiğimiz; dayanışma ile güçlendiğimiz; emeğimizi tarihe yazdırabildiğimiz; bizim yuvamızdır.” #TiyatroSansürlenemez#
Tamer Levent (Tobav, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü):
“Tiyatro… Tiyatro… Dergisi, ülkemizde uluslararası benzerleri düzeyinde yayınlanan ‘ilk tiyatro dergisidir’. Dijital ortamda sürdürdüğü yayıncılık da bu evrenselliğinin kanıtıdır. İngiltere’de yayınlanan ‘Play and Players Dergisi’ de bugün dijitalde yayınlanıyor olsaydı; bu ünlü yayın kuruluşları onu da engelleyecekler miydi acaba? Bu tutumun evrensel yayıncılık anlayışı ile ilgisini kuramadım?”
Yücel Erten (Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü, İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni):
“Facebook ve Instagram’ın ‘Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’nin paylaştığı bir içerik nedeniyle, o konuyla zerrece ilgisi olmayan tüm diğer paylaşımlarını yok etmesi; akıl, mantık ve hukuk ölçülerinden uzaktır; düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir…Tiyatro dünyamız buna karşı sesini yükseltmeyecek mi?…Facebook ve Instagram, Türkiye’nin sosyal medya yaşamında sansürcü olarak mı anılmak istiyor?… Bu kuruluşların yöneticilerini uygar aklın yoluna çağırıyorum.”
Doç.Dr. Süreyya Karacabey:
“Tiyatrocular her düzlemde sıkıntı yaşıyorlar, sansüre, bütçe sıkıntılarına, yetersiz sanat politikalarına karşı savaşıyorlar. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de sosyal medyanın (facebook, instagram) tiyatrocuların sesini çoğaltan Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne keyfi sansür uyguladığını öğreniyoruz. Sebebini bilmiyoruz, anlamıyoruz da, sadece şunu diyorum: Derdimiz başımızdan aşkın bir de sizin sansürünüzle uğraşmayalım. Ortada yığınlarca taciz, hak gaspı varken sansürlemek için bir tiyatro dergisini mi buldunuz?!”
Doç.Dr. Selen Korad Birkiye:
“Tiyatro… Tiyatro… Dergisi ve muhataplarının ifade özgürlüğünü baskı altına almak kimin ne işine yarayabilir? Eğer bu bir algı yönetimiyse son derece başarısız bir strateji olduğu açık.Yayınlanan bir eleştiri yada röportaj birilerinin hoşuna gitmeyebilir, ama bunun sansürlenmesi yazılanın ne kadar doğru olduğunun da kanıtıdır bir bakıma. Bir başka önemli nokta da, instagram ve facebook’un topluluk standartları dediği kuralların, uluslarası standartlara göre değil, yerel baskılara göre şekillendirildiğidir ki, bu da sosyal medyanın bağımsızlığının safsatadan ibaret olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır. Son 30 yıldır güvenilir haber alma ve kendimizi ifade edebilme ve araştırma mecralarımızın en önde gelenlerinden olan Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne uygulanan bu yıldırma politikası faşizmin son kurbanı olması ne yazık ki çok acıdır. Bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir.”
Dr. Öğretim Üyesi Özlem Hemiş:
“Türkiye tiyatrosunun 30 yıllık belleğidir Tiyatro…Tiyatro… Dergisi; cevabını alamadığı sorulara terk edilerek sansürlenemez.”
Doç. Dr. Mehmet Kerem Özel:
“Facebook ve Instagram yetkililerinin 7 Ekim 2021 tarihinden beridir Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’nin adı geçen sosyal medya kanallarındaki hesaplarını “Topluluk standartları” gerekçesiyle engellemeleri ve bu hesaplardaki eski tarihli paylaşımları silmeleri düşünce ve ifade özgürlüğüne getirilen bir yasak, adı konmayan bir sansürdür. Sansürün her türlüsünü protesto ediyorum. “#TiyatroSansürlenemez
Kaynak: https://t24.com.tr/yazarlar/nuray-buyukdag/tiyatro-sansurlenemez,33068