Tiyatro Gaia‘nın yapımcılığını, Bekir Çiçekdemir‘in rejisini üstlendiği “Bir Ayı Evlenmesi”, sona ermekte olan tiyatro sezonunun, en güzel sürprizlerinden biri oldu benim için. Son derece başarılı oyunculukları, bir an bile aksamayan, düşmeyen temposuyla “Bir Ayı Evlenmesi Çehov Vodvil” sıcacık, sevimli, izleyiciyi kendine çeken bir piyes.
Suzan Acun, Hüseyin Yirik, Serdar Akülker yaşar kıldıkları karakterlerle kurdukları duygusal ve organik bağ kadar, sahne hakimiyetleriyle de övgüye değer performanslara imza atmışlar.
Oyun sonrası Suzan Acun ve Bekir Demirçiçek ile konuştuk.
Pınar Çekirge – Anton Pavloviç Çehov’un iki kısa oyununu “Ayı” ve “Bir Evlenme Teklifi”ni birleştirme fikri nasıl gelişti?
Suzan Acun – Bu oyunun ilk uyarlaması Nihat Çapar’a ait.İki yıl önce, bu oyunu Nihat Bey’in yönetmenliğinde “Çehov Vodvil” ismiyle Tarsus Şehir Tiyatrosu’nda izlemiş, oyunun ele alınış fikrini çok sevmiştim. Burada küçük bir açıklama yapmak istiyorum: Tiyatro Gaia Türkiye tiyatrosuna yeni bir nefes olabilmek, tiyatromuzun gelişimine katkı sağlamak amacıyla kurulmuştu. Her şeyden önce olayların sonucuyla değil, sebebiyle ilgilenen bir tiyatro olmasını istedim. Bu amaç da bize deneysel oyunlar yapma cesaretini verdi. Böylece “Çehov Vodvil”in ilk uyarlaması üzerinden, ikinci uyarlamasını gerçekleştirdim.
Pınar Çekirge – Yani?
Suzan Acun – Oyuna “Bir Evlenme Teklifi” ve “Ayı” da ki karakterlerin yanı sıra bir de oyuncu kişilikleri ekledim. Toplumun her kesiminde hissettiğim ve artık tahammül edilemez bir noktada bulduğum, ikiyüzlülüğü oyunun içine bu şekilde yerleştirmiş oldum. Ve oyun “Bir Ayı Evlenmesi Çehov Vodvil” adını aldı. Sonrasında oyunu yenilikçi, parlak zekasına hayran olduğum yönetmenimiz, Bekir Çiçekdemir’e teslim ettim.
Bekir Çiçekdemir – Daha öncede Çehov’un kısa oyunları tek tek ve birleştirilerek sahnelenmişti. Suzan beni aradığında, “Eğer biz daha farklı bir şekilde sahneleyeceksek neden olmasın?” dedim.
Pınar Çekirge – Öncelikle belirteyim, izleyiciyi şaşırtmayı başarıyorsunuz. Şöyle ki, o oyun mu, diğer oyun mu, yoksa yepyeni bir oyun mu, diye düşünüyoruz ister istemez. Bu duruma değinsek….

Suzan Acun
Suzan Acun – Evet, bu önemli bence. Hem metnin, hem de rejinin başarısı. Seyirci Çehov’u tanısa da, tanımasa da oyunun içine kolayca girebiliyor.
Bekir Çiçekdemir – Oyunu üç kişiye indirip herkesin iki karakter oynaması, hatta bunu yaparken oyuncu kimliğinin de bir üçüncü karakter olarak sahnede olması, anlık oyun içinde oyunun kullanılması, başından beri hedeflediğimiz bir durumdu. Bu sayede tanıdık bir Çehov oyunundan çok, izleyicide yeni bir oyun hissinin ağır bastığını, söyleyebilirim.
Pınar Çekirge – Komik, absürt, şarkılı, danslı bir vodvile dönüşüyor herşey… Çehov’un vodvil olarak sahneye taşınması bir ilk mi?
Suzan Acun – Hayır, vodvil olarak bildiğim kadarıyla ilk kez Tarsus Şehir Tiyatrosu oynadı.
Bekir Çiçekdemir – Tarsus Şehir Tiyatrosu “Çehov Vodvil” adıyla vodvil olarak oynuyor. Henüz o oyunu izleme şansım olmadı. Suzan izledi. Bizim sahneleme anlayışımız çok daha farklı. Bildiğim kadarıyla, oyuncuların iki üç karakter oynadığı, oyundaki sahnelerin altı tanesinin şarkı haline getirildiği, bunların müzik ve koreografi ile sunulduğu, oyun tarzının epik biçim seçildiği; absürt, grotesk, vodvil trüklerinin kullanıldığı nerdeyse bir çizgi film tadında bir başka Çehov yorumu yok.
Pınar Çekirge – “Evet, vodvil olarak ele aldık ancak vodvillerde alışık olduğumuz koltuk, kanepe tarzı unsurlara yer vermedik” demiştiniz. Bunu biraz açsanız…
Suzan Acun – Bu tamamen Bekir‘in cevap vermesi gereken bir soru aslında. Ancak bu oyunda görev alan bir oyuncu olarak, şunu söyleyebilirim. Normalde koltuk, kanepe tarzı dekor parçaları oyuncuyu çok rahatlatan eşyalardır. Provaların başlarında bu parçaların olmaması bizi biraz zorladı. Ama şimdi tıpkı izleyiciler gibi, ben de oyuncu olarak varlıklarına hiç ihtiyaç duymuyorum.

Bekir Çiçekdemir
Bekir Çiçekdemir – Vodvilde durum komedisini yaratırken , sahnede koltuk, kanepe, masa, kapı, iskemle…gibi dekor parçacıkları sizin yaratacağınız durumlara çok yardımcı olur. Mekanı olabildiğince netleştirmek ve o parçaların etrafında kuracağınız dolambaçlı reji için genel olarak bu tür eşyalara ihtiyaç duyarsınız. Ben özellikle sahneyi boş bırakmak istedim. Oyunun mekanını oyuncu düzeninde yaratacağımız üçgen ve dairelerle göstermeyi seçtim. Oyun hızı ve matematiği dekor parçacıklarını anlamsız kılsın, diye düşündüm. Tabii, diğer kullandığımız enstrümanlar da cabası.
Pınar Çekirge – Ve çok sevimli karikatürler giriyor devreye…
Suzan Acun – Karikatürler ve afiş tasarımı Deniz Şensöz’ e ait. Karikatürler oyunda çok önemli bir yer tutuyor, haklısınız.
Bekir Çiçekdemir – Uzunca zamandır izlediğim oyunlarda karikatürün işlevsel olarak kullanıldığı bir eser görmemiştim. Oyunun rejisini kurgularken, olmazsa olmazlarımdan biri de karikatürdü. Çünkü çizgi film tadında bir oyun yapmak istiyordum ve karikatür bunun en büyük destekçilerinden biri olacaktı. Oyun karakterlerinin bahsettiği kişileri karikatürle göstermek, seyirciye kendi hayal dünyamda bu kişileri böyle görüyorum, adeta içimde ki çocuk gibi görüyorum demek içindi. Karikatürü bu şekilde kullanmamızı seyirci genel olarak pek beklemiyor. Karşılaştığında ise, hem bolca kahkaha atıyor, hem de tebessüm ediyor.
Pınar Çekirge – Dış seslere yer veriyorsunuz. Bütünlüğü oluşturan bir başka ilginç yaklaşım… Bundan da bahsedelim mi?
Suzan Acun – Sahnede seyirci sadece üç oyuncu görüyor olsa da, gerçekte dış seslerle oldukça kalabalık bir kadroyuz.
Bekir Çiçekdemir – Oyunda bahsedilen kişi ya da önemli durumları tıpkı karikatürde olduğu gibi, dış sesle seyirciye duyurmak istedim. Bu sayede seyirci aslında sahnede üç oyuncu izlerken, onların üç ayrı ve farklı karakter oynadığını, karikatürde gördüğümüz karakterler ve her biri ayrı kişi olan dış seslerin katılımıyla da, sahnede yaklaşık on beş karakterin olduğu bir oyun izlemiş oluyor. Dış seslerde bir de şunu düşündüm: Sahnede ki karakter birinden bahsederken, seyirci hiç görmediği birini hayal eder. Tıpkı roman okurken olduğu gibi…tam da bu noktada, dış sesle işitsel anlamda bir tür yönlendirme yapmak istedim. Dünyama seyirciyi daha hızlı dahil etmek için, diyelim.
Pınar Çekirge – Oyununun koreografisi, müziği, şarkı sözleri esere, Çehov’un bu yepyeni yorumuna yaraşır nitelikte. Biraz da bundan konuşalım mı?
Suzan Acun – Faruk Üstün, Fatih Erköse, Doruk Gökcan ve elbette Yeşim Alıç muhteşemdiler. Hem Tiyatro Gaia adına, hem de oyuncu olarak onlarla birlikte çalışabildiğim için kendimi çok mutlu hissediyorum.
Bekir Çiçekdemir – Oyunu ilk okuduğumda, nerelerinin, hangi sahnelerin şarkı olması gerektiğini not alıp, Faruk Üstün’le görüştüm. Çok kısa sürede istediğimiz tarzda şarkı sözlerini yazıp yolladı. Fatih Erköse ile buluşup, oyunu, hangi sahnede ne tarz müzik istediğimizi uzun uzun konuştuk. O da sağolsun, çok hızlı bir şekilde müzikleri yaptı. Aranjeyi Doruk Gökcan gerçekleştirdi. Sonra da Yeşim Alıç’la şarkılarda istediğimiz tarzı ve oyunun geneline hakim olan stilize hareketleri konuştuk. Neticede, birbirinin dilinden böylesine anlayan bir ekiple çalıştığım için şanslıyım.
Pınar Çekirge – Sevimli, işlevsel, sade, esere hizmet eden bir dekor kullanılmış. Özellikle tam ortada yer alan Bayan Popova’nın eşine ait karikatür harikulade… Dekordan da konuşalım mı?
Suzan Acun – Tiyatro da her bir halka çok önemli. Halkalar kendi başına mükemmel olabilir ama bir araya getirdiğinizde aynı etki ve mükemmelliğe bazen erişemeyebilirsiniz. Dekor tasarımda Ozan İlhan ve Jale Yücel’in imzaları var. Doğru halkayı bulup, yönlendirmeyi de doğru yaptığınızda elde edilen sonuç da güzel ve keyifli oluyor.
Bekir Çiçekdemir – Dekorun öncelikle iki boş kapıdan oluşmasını istedim. Her yere açılan, mekanı, uzamı istediğimiz gibi tasvir edebilmek için. Evin varlıklı ama bakımsız bitik hali bizim için önemliydi. Ortada bulunan Bay Popova’nın karikatürü oyunun direkt içinde bulunmasını istediğimiz, Popova’ya baskı unsuru olan ve oyunun nerdeyse oynayan karakterlerinden biri oldu.
Pınar Çekirge – Çehov’un Rusya’sında, evlilik kavramı birçok insan için ekonomik güvence olarak görülmektedir. İnsanlar sanki güç ve mal varlığı elde etmek için ya da toplumsal baskı/dayatma nedeniyle evlenmektedir. Çehov, çiftin “Öküz Çayırı” ve “Squeezer adındaki köpek” üzerine yaptığı tartışmalardan yola çıkıp toplumu hiciv eder. Seyircinin izlenimlerini sorsam şimdi de?
Suzan Acun – İzleyicilerden hep olumlu tepkiler aldık. Genelde “Böyle bir oyuna çok ihtiyacımız vardı, iyi ki geldik” şeklinde mailler alıyoruz. Aslında bu soruyu oyunu izleyen olarak bizim size sormamız gerek.
Pınar Çekirge – Hemen yanıtlayalım: Hayran kaldım.
Bekir Çiçekdemir – Seyircinin çoğunluğu Çehov’un oyunlarına aşina. Bu oyunları genelde klasik tarz biçiminde izlemişler. Hatta bu yorumu çok seven kemik bir kitlesi de var. Bizim ele aldığımız biçim, gerçekçi yerine epik olunca tepkilerini çok merak ettim ve şu ana kadar kemik kitleden olduklarını bildiklerim dahil, bizim sunuşumuzu olumlu bulduklarını dile getirdiler.
Pınar Çekirge – Son olarak bu projeye başladığınızda rejisör, yapımcı, oyuncu olarak bir hayaliniz vardı. Bu hayalin yüzde kaçına eriştiniz?
Suzan Acun – Tiyatro Gaia yeni bir şey denemek istedi ve bunu cesurca yaptı. Yapımcı olarak hayalime bu oyun nezdinde yüzde yüz ulaştığımı söyleyebilirim. Oyuncu olaraksa, bu oyun bana birçok alan açtı. Şarkı söyledim, dans ettim, daha önce deneyimlemediğim bir oyunculuğu deneyimledim, sınırlarımı zorladım. Harika bir ekiple çalıştım. “Bir Ayı Evlenmesi Çehov Vodvil” bana çok şey kattı. Birbiriyle uyum içinde aynı dili konuşabilmeyi başarabilen bir ekip olduk. Herkes cebindekileri esirgemeden sevgiyle paylaştı. Partnerlerim Hüseyin Yirik ve Serdar Akülker ile ilk kez aynı sahneyi paylaşıyoruz ve buna rağmen güzel bir uyum yakaladık. Onlarla sahnede olmayı seviyorum. Ekip olarak hayalimizin yüzde 80’nine ulaştığımızı söyleyebilirim. Performans olaraksa bir oran vermem mümkün değil. Çünkü her zaman daha iyisi var.
Bekir Çiçekdemir – Yönetmen olarak hayalim Çehov oyununu bol şarkılı, karikatürün kullanıldığı çizgi film tadında, komik öğelerin bir çok türünü kullanarak seyirciye sunmaktı. Bunun yüzde 80’ini başarabildiğimizi düşünüyorum. Seyirci de oyundan çıkarken şaşkınlık, yüzünde tebessüm ve keşke bitmeseydi ifadesini görmek bizi çok mutlu ediyor.
Pınar Çekirge – Bu sezon pek çok oyun izleyici ile buluştu. Salgının, ekonomik sıkıntıların etkisi devam ederken, 6 Şubat tarihinde yaşanan deprem felaketi de tiyatroyu olumsuz biçimde etkiledi. Artan salon kiraları da cabası. Seyirci sayısında da hızlı bir düşüş söz konusu. Sizce bu süreç devam edecek mi? Tiyatronun altın dönemi geri gelmese de, yakın sürece dair görüşleriniz nedir?
Suzan Acun – 2019’dan beri dünya genelinde, ülkemizde doğal afetler çok şeyi olumsuz etkiledi. Bir çok insanı kaybettik. Ekonomik kriz de hepimizi çok yordu. Değişim, dönüşüm her zaman sancılı olur, derler. Bu yaşananların tüm bu kayıplara değer olmasını umuyorum. İzleyicimizin yükü biraz olsun hafiflediğinde salonları yine dolduracaktır. Tiyatro aynı anda birçok birleşenin birlikte nefes alıp verdiği nadide bir sanat dalıdır. Ve kimse bu zevkten yoksun kalmak istemez.
Bekir Çiçekdemir – Kriz, deprem, seçim, kiralar…Bence bu bir süre daha devam edecek ama önümüzdeki bir iki yıl içinde tiyatro ve diğer gösteri dünyasının tamamında o altın dönem yeniden başlayacak. Hem de inanamayacağımız ölçüde. Buna inancım tam.
Pınar Çekirge – Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim.
Suzan Acun – Ben de size ve Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne teşekkür ederim.
Bekir Çiçekdemir – Ben de çok teşekkür ederim.