Tam önümde 20’li yaşlarında, uzun boylu bir genç kız vardı. Arkamda da benden yaşlıca bir hanım. Kasanın önüne iki ayrı koridordan ulaşılıyordu ve sıra benim olduğum sağ koridor yönünde devam ediyordu. Diğer koridor boştu. Sıra ilerlemeyince çevreyle ilgilenmeye başladım. Sağda biraz arkamda elimin uzanacağı mesafede turşu gördüm, almak için o tarafa döndüm. Geri döndüğümde sol önümde, daha önceden duran genç kızın sol yanında, eli kolu tamamıyla dolu bir hanım durmaktaydı. Elindekiler soldaki koridorda satılan ürünlerdendi. Biliyorum çünkü sıraya girmeden önce o koridora da bir göz atıp, öyle sıraya girmiştim.
Kırmadan kendisini uyarmaya çalıştım. Aramızda şöyle bir konuşma geçti:
“Af edersiniz siz daha önce sırada mıydınız?”
“Eveeet”
“Ama ben bir süredir burada bekliyorum. Önümde bu genç hanım vardı eminim ve sizi daha önce görmedim”.
“Aaa öyle mi, ben de sizi görmedim zaten, ama galiba aceleniz var. Siz buyurun isterseniz?”
“Yok, teşekkürler. Acelem olduğundan değil, sıraya önem verdiğimden. Madem siz sıradaydınız ve ben görmedim, siz önden buyurun.”
Tekrar çevreye bakınmaya başladım. Nasıl olduysa arkamdaki hanım gitmiş, yerine benimle hemen hemen yaşıt bir bey gelmişti. Tekrar önüme döndüm, kuyruk ilerlese de önümde halen o genç kız vardı. Sanırım eli kolu dolu hanım, onun da önüne geçmişti. O sırada düşünceye dalmıştım galiba. Zira arkamdaki bey aniden benim önüme doğru ilerledi ve ileride açılan kasanın önünde durdu. Bu defa ona seslendim:
“Beyefendi ne yapıyorsunuz? Burada sıra var”.
“Hanımefendi, kasa açıldı gelin diye seslendiler, siz gitmediniz”.
“Nasıl yani, ben öyle bir şey duymadım”.
“Demek ki duymadınız”, bu sırada sepetindekileri tezgaha boşaltmaya başlamıştı.
Ben de arabamla ilerledim ve onun önüne geçtim.
Bu hareketim üzerine market tam anlamıyla sessizliğe büründü, ya da bana öyle geldi. Kimse konuşmaya dahil olmadı. Kasiyerler, sırada bekleyenler, etrafa bakınmaya başladılar ama bir taraftan da pür dikkat bizi dinliyorlardı.
“Beyefendi burada sıra yok mu? Siz benden önce duydunuz, ben boş bulundum diye, önüme geçince haksızlık olmuyor mu?”
Bu sırada arabamdaki ürünleri tezgahta beyefendinin eşyalarının önündeki boşluğa boşaltmaya başlamıştım. İyi olan, içerik rahatsız edici olsa da ikimizin de sesi yükselmemişti ve saygılı bir biçimde konuşmaya devam ediyorduk.
Gayet nazik hatta biraz mahcup biçimde; “Hayır, olmuyor, bankalarda da böyle. İnsanlar sırada beklerken yeni bir kasa açılırsa önce giden öne geçmiş oluyor. Üstelik tezgahtar ‘sıradan gelin ’diye seslenmedi. ”
“Nasıl yani? ’Sıradan gelin’ denmeyince sıranın önemi kalmıyor mu? Göz göre göre önüme geçmek hakkaniyet duygunuzu zedelemiyor, öyle mi?”
“Hayır, ne ilgisi var? Niye hakkaniyet duygum zedelensin? Benim haksızlık anlayışım böyle değil”.
“İlk duyan hak kazanıyorsa ve sıranın bir önemi yoksa niye bu kadar insan sırada bekliyor? Ben duymamış olabilirim. Öyle bir durumda sizin önünüzde olduğuma göre kendiniz gideceğiniz yerde ‘kasa açıldı’ diye beni uyarmanız gerekmez miydi? Kusura bakmayın, benim hakkaniyet anlayışım da böyle.”
Bu sırada kasiyer benim ürünlerimi okutucudan geçirmeye başlamıştı, ben de torbalara doldurmaya… Konuşmamız daha fazla uzamadı. Parayı ödedim ve oradan ayrıldım.
***
Evet, değerli okurlarım, okudunuz. Sizce, ikinci kasa açılınca kasının önüne giden beyefendi kendinden önce sıradaki duran kadını uyarmalı mıydı? Yoksa yeni açılan kasanın önüne gitmek beyefendi için doğal bir davranış mı?
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Selamlar, sevgiler.
(Doğan Cüceloğlu / 25.12.2017)