Şimdi Ece Dizdar Zamanı

Şimdi Ece Dizdar Zamanı

Bir insan hayatına kaç şehir, kaç ülke, kaç okul, kaç kültür, kaç veda sığdırabilir? Her seferinde yeniden başlama gücü bulan, yaşamı yeniden kuran, kendini tekrar tekrar kabul ettiren bir çocuk sizce kaç ömür yaşamıştır? Kaç yaşındadır mesela? Yerkürenin farklı koordinatlarının 24 şehrini zamanında kendine yuva yapan birinin o göçebe ruhu zapt edilebilir mi? İstanbul’a demir attığından beri, onun alarga tedirginliğinden sıyrılıp yaman bir kıza dönüşmesine tanıklık edebiliyoruz nihayet. Artık gözümüzün önünde. Her gittiği yere köklerini taşıyan Ece kız, yaşama becerisiyle bize örnek oluyor. 

Ben onun sesini, yasemin çiçeğine benzetiyorum. O minik narin çiçeğin kendinden büyük kokusu olur. Etkisi ılgın ılgın yayılır ve gelir insanın yüzünde tebessüme dönüşür. Seslendirdiği öyle çok cümle var ki denk gelmemek mümkün değil. Oyunculuğuna gelince; demlendikçe lezzetleniyor. Rollerinde özü arıyor ve bunu çok çalışarak buluyor. O bir hikâye anlatıcısı ve hangi hikâyenin ulağı olduğunu önemsiyor. Önemsiyor da laf mı! Üzerine titriyor. 

Telaşını, çekişmeyi bir kenara bırakmış. Arınmış bir sükûnet var yüzünde. Bu iç rahatlığının tadını çıkarıyor şimdi. Varsın sağını solunu karıştırsın, kendi yönünü bulmuş ya. Evinin önünü süpürmekle yetinmiyor; mahalleyi güzelleştirmeyi dert ediniyor. Öyle sorumluluklar almış üstüne. Oyuncu Sendika’sındaki varlığıyla yaşamdaki tavrını belli ediyor. Mayaları işe yarıyor. Kariyerinin geçit resminde kaç farklı karakter doğurmuş bir bakın. Sesine kulak verin. Onu tiyatroda, sinemada, televizyonda, dijital işlerde, ödül törenlerinde izleyin. Hepsinden bize ne güzel el sallıyor. 

Pınar Erol: Son zamanların senin yılın olduğunu düşünüyorum. Seslendirmen olarak sesini reklamlarda, şirketlerde, video oyunlarında, sesli kitaplarda duyuyoruz. Afife, Hrant Dink Vakfı, İKSV Ödül Törenleri’ndeki sunuculukların; son olarak “Aşk, Büyü, vs” filmindeki oyunculuğun, ödüllerin ve adaylıkların (Siyad’ın sonucunu bekliyoruz); öncesinde “Çekmeceler”deki performansın ve ödüllerin; “Küçük Şeyler”deki misafirliğin; tescillenmiş sinefilliğin; 40. İstanbul Uluslararası Film Festivali’ndeki jüri üyeliğin; Oyuncu Sendikası’ndaki varlığın, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Taciz Birimi’ndeki görevin; Ekrem İmamoğlu’na “ZorSor”da sorduğun soruların içeriği ve ebeveyn kartı önerin; “Evlilikten Sahneler” oyunundaki çevirmenliğin, küçük yapımcılığın ve oyunculuğunun; televizyonda son olarak “Yasak Elma’da oynaman; yine internet dizilerin… Dünya vatandaşlığın… Tüm bunların çok ağır bir planlama eseri olması… Kendine yarattığın özgürlük alanın… Bunu “hiçbir şey benden ve zar zor oluşturduğum bu kızdan, bu omurgadan önemli değil” diye dile getirişin. Kendini öyle güzel büyütmüşsün ki, tam da annenin dediği gibi “sen çok geç açan bir çiçek” olmuşsun. Ve açan bu çiçek çok güzel… Hayatının çok keyigli bir noktasındasın gibi görüyorum. Haksız mıyım? Yoksa bu kadar lakırdı yerine “Evlilikten Sahneler”deki röportaj sahnesi gibi sadece “bize kendinden bahsedebilir misin” mi demeliydim?

Ece Dizdar: Sen böyle söyleyince daha iyi anladım ne demek istediğini. Haklısın, bence bu yaşlar çok dingin, daha sakin yaşlar. Kariyer bakımından da bana keyif veriyor. Tabii bu saydıkların 20 yıla yayılan şeyler. Sanki bir yolda yürüyorum da, şimdi yolun çok tatlı, keyifli, ağaçlı bir yerine, bir ormana gelmişim de etrafın da keyfini çıkarmak için daha sakin bir yürümeye geçmişim gibi hissediyorum.

Pınar Erol: Buz pateni dünya şampiyonu olmak da o dönemki hayallerinden birisi ama sen daha 11 yaşında oyuncu olmaya karar veriyorsun. Sahnede olabilecek ne kadar performatif iş varsa hepsini yapmak istiyorsun. Ortaokul yıllarında, Brüksel’de müzikal oyunculuk, ses ve dans eğitimi alıyorsun ve ilk kez 1993’te sahneye müzikal oynayarak çıkıyorsun.

Ece Dizdar: Evet, ben müzikalci olmak istiyordum. Aslında her müzikalcide dans, müzik ya da oyunculuktan birisi mutlaka diğerlerinin önüne geçer. Hepsini birden eşit ağırlıkta yapamaz. Ya dans eden müzikalcidir ya müzik kökenli müzikalcidir ya da oyuncu kökenli müzikalcidir. Ben oyuncu kökenli bir müzikalci olduğumu anladım. Dansı ve müziği, oyunculuk kadar severek yapmıyordum. O kadar iyi de yaptığımı düşünmüyordum. Dolayısıyla zaman içinde işin tiyatro kısmına yöneldim. 

Pınar Erol: Niye devamı gelmedi? Senin farkında mı değiller?

Ece Dizdar: Sanırım müzikal oyuncusu olduğumun altını iyice çizemedim. Ben müzikalde oynadım aslında. Çocukluğumda Belçika’da “Annie Get Your Gun”lar, “Fiddler on the Roof”lar oynadım. Sonra Londra’da Arcola Tiyatrosu’nda Mehmet Ergen’in yönettiği “Release the Beat”te oynadım. Devlet Tiyatrosu’nda da “Pof ile Paf”ta oynadım. 

Pınar Erol: Daha sonra müzikal olmasa da Onur Ünlü’nün “Beş Kardeş” dizisinde “taverna şarkıcısı Şevval”i canlandırdın. Darısı tiyatronun başına. 

Ece Dizdar: Şarkı söylemeyi hayatıma daha çok hayatıma istiyorum. Çünkü sesimi kullanarak yaptığım her şey bana çok iyi geliyor. O yüzden şarkı söylemeye devam etmek istiyorum aslında. Eve bir piyano aldım. Belki bir hoca ile küçük küçük çalışırım. Ama bunun kariyer çizgisi ile alakalı olmasını istemiyorum. Hayatımda yapmayı sevdiğim bir şey de işim olmasın istiyorum. Çünkü hep öyle oldu. Sunuculuk yapmayı sevdim, işim oldu. Dublajı, kayıt yapmayı seviyorum, o da işim oldu. Yapmayı sevdiğim her şey işim oldu. Albüm yapmak, single çıkarmak gibi bir niyetim yok. Oynadığım bir şeyin içinde müziği kullanmayı isterim ama. 

Pınar Erol: Önce oyunculuk, sonra Marmara Üniversitesi’nde iletişim okuyorsun. Dekanın Ünsal Oskay, ilk 2 yıl okulu bırakma girişimlerini engelliyor. Zaten oyuncu olacaksın belli ama bırakırsan iyi, iyileşmiş bir insan olmazsın diyor. Seni “audition”a Ayla Algan hazırlıyor ve 2002’de Londra’da 5 okulun 4’ünden kabul alıyorsun. Okul arkadaşların hostel paranı denkleştiriyor. Sen firmalarla sponsorluk için görüşüyorsun ve ver elini ArstEd.

Ece Dizdar: Ne kadar iyi araştırmışsın. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

Pınar Erol: İlk dizin “Casualties”de çalışma iznin yok diye BBC’den kovuluyorsun. Sonra “Release the Beat”in ardından National Theater’da “Leyla”yı, Eastern Angels’ta “Birds Without Wings”i, Young VIC’te “Startie Response”u, BBC Radyo’da “Şeker ve Kar”ı ve “Benim Adım Kırmızı”yı oynuyorsun. 

Ece Dizdar: Onun üzerine çalışma izni prosedürüne girdim ve 7 yıl sonra da vatandaşı oldum. O tecrübesizlik buna vesile oldu.

Pınar Erol: 2008’de Türkiye’ye dönüyorsun. Dot’a gelirken kolunun altında “My Name is Rachel Corrie” var. Ve bugün Rusya-Ukrayna savaşı yüzünden bir kez daha oyun güncelliğini koruyor. 

Ece Dizdar: Ama aile haklarını başkasına verdiği için oyunu başkası yaptı; biz yapamadık. 

Pınar Erol: Dot’taki “audition”ın kötü geçiyor. Murat Daltaban da çok kötü diyor ama sana inanıyor. Böylece 8 sene süren bir birliktelik başlıyor. Orada “Vur/Yağmala/Yeniden”, “Shopping and F***ing”, “İki Kişilik Bir Oyun”, “Altın Ejdarha”, “Dövüş Gecesi” ve son olarak “Gergedanlar”ı oynuyorsun.

Ece Dizdar: Evet, hiç beğenmedi ama o da bir oyuncu olduğu için, bir oyuncunun “audition”da ne kadar afallayabileceğini, saçma sapan şeyler yaşayabileceğini çok iyi bildiği için ona takılmadı. Aslında benim oraya getirdiğim malzeme önemliydi onun için. Bir oyunla gelmiş olmama çok kıymet verdi ve bunu da hep söyledi zaten. Ben in-yer-face master tezi yapmış, Aleks Sierz çalışmış bir insandım. O da in-yer-face’e kafayı takmış bir yönetmendi. Ben o zamanlar toydum tabii. Yıllar içinde çok deneyim kazandık. Beraber çalıştık, beraber çevirdik, çok izledik, çok verimli bir dönemdi. Çok sıkı bir “ensemble”dık. Kumpanya tiyatrosuna dahil olmanın duygusunu yaşadım orada 8 sene boyunca. Ve jübile oyunum dediğim “Rhinoceros” (Gergedanlar) ile bitirmek de olağanüstü oldu hem Dot için hem benim için. Lyceum’da Daisy’yi oynamak benim için çok güzel bir deneyimdi. Hayatımızın altın çağlarından biriydi. Bir dönemdi ve geçti.

Pınar Erol: Orada “Shopping and F***ing”i, “Festen”i “Makas Oyunları”nı çevirerek Türkiye tiyatrosuna kazandırıyorsun. Onları “Parçacıklar” ve şimdi de “Evlilikten Sahneler” izliyor.

Ece Dizdar: Biz sadece oyun oynamadık orada; tiyatro çalıştık aslında. Birbirimizi izlemek de bunun bir parçasıydı. Provaya katılmak da bir parçasıydı. Stand’lık yapmak da bir parçasıydı. Oynasak da oynamasak da her oyunu birlikte çıkardık. Bir dönem boks dersleri alındı. Bir dönem dans dersleri alındı. Sporumuz, diyetimiz ona göreydi. Altın bir çağdı.

Pınar Erol: Altın çağ deyince ilk ödülünü aldığın “Altın Ejderha” diyorum.

Ece Dizdar: Hayatımda en severek oynadığım oyundu. O, Roland Schimmelpfennig’in ne kadar tatlı bir metnidir ya. Kendimi çok iyi hissettiğim bir oyundur. Onu da en az 85-90 kere oynamışızdır. Bu Dot için az bir rakamdı. O kadar çok oyun oynuyorduk ki. “Shopping and F***ing”i açtığımız sezon, Kasım’dan Mayıs’a kadar 102 kez oynadık. Bir yandan dizi çekmemize rağmen ayda 16 oyun oynuyorduk. “Evlilikten Sahneler”de en son onuncu oyunumuzu oynadık. Oyun daha oturacak. Benim için 40 oyundan sonra pişer oyun. “Yutmak” da öyle. 3-4 sezona yayıldı ve çok değişti oyun.

Pınar Erol: Stef Smith’in “Yutmak” oyununda dışarı çıkamayan Anna’yı aklına getirdin mi kapanmalarda? Seni bugünlere hazırlamış meğer rol. 

Ece Dizdar: Getirmez miyim? Defalarca düşündüm. İnanılmaz bir şey eve kapanmak, evde delirmek. Çok özel bir karakterdi o da benim için. Hırpalayıcı bir karakterdi. Fiziksel olarak da çok hırpaladı beni o rol.

Pınar Erol: Evet, provalarda elini duvara vurup kırıyorsun hatta. 

Ece Dizdar: Doğru. Herkesin hayatında olağanüstü olumlu izler bırakmıştır. Oyunun sonunda seyirci bırakıp gidemiyordu, kucaklaşma ihtiyacı duyuyordu. Bir de olumlu biten bir oyun olduğu için seyirciyi yüksek bir notada bırakıyorduk. Mesela “Evlilikten Sahneler”de çok sert bir notada bitiyor ve dolayısıyla alkışa geçiş çok zor oluyor. 

Pınar Erol: Meslek hayatında bir sezon hariç (şehir dışında diziye denk geliyor) oynamadığın yıl yok. Provacı olmayıp “Evlilikten Sahneler” için bu kadar prova yapmanız da enteresan olmuş. 

Ece Dizdar: Gerçekten prova sevmiyorum ve bununla da gurur duymuyorum. Genelde tiyatrocular provayı sever, ben nedense tersiyim. Çok sıkılıyorum ama oyun da provada bulunuyor. Çok anksiyete yaşadığım için sevmiyorum provayı. Oyun çıktıktan sonra tavında dövülüyor zaten. 

Pınar Erol: “Benim aşk ve ilişkiler konusu kafamda çok net bir şekilde çözüldü son iki senede. O yüzden bu oyunu yapmayı istedim” diyorsun. Versus Tiyatro’dan Kayhan Berkin’le birlikte yola çıkıyorsunuz. O süreçte tekrar kafan karıştı mı? Çünkü metin o kadar doğurgan ki soru üzerine soru doğuruyor.

Ece Dizdar: Kaç yaşında evliliğe başladığınla ilgili bence. Yani 20 yaşında tanışıp 40’ına kadar beraber olan bir çiftin, üç aşağı beş yukarı ilişkilerinde -belki şiddet hariç- durumları bu şekilde gelişiyor. Mutlaka ki çocuk yapıyorlar. Ben böyle bir çiftin çocuk yapmama kararı aldığına tanık olmadım. Belki ilişkiye 40 yaşında başlayan biri bu kararı alabilir. Üç aşağı beş yukarı aralarındaki seks zaten bitecek. Çocuklar o tutkuyu öldürecek. Başkalarıyla seks istenecek. Ve geriye arkadaşlık kalacak. Bunu böyle görüyorum ve romantize etmiyorum. Bence somut gerçeklik bu. Ben hep kişinin kendini tamamlamasına inanan biriyim. Kendini tamamlamadan evlendiğinde sonucunun bu olması kaçınılmaz.

Pınar Erol: Oyunda da karşısındakini tanımadığını dehşetle fark eden karakterler, aslında kendileriyle kaldıklarında, kendilerini tanımaya başladıklarında özgürleşmeye başlıyorlar.

Ece Dizdar: Elbette. Kendinle yüzleşeceksin. Ailenle yüzleşeceksin. Cinselliğinle barışacaksın. Bütün bunlar zaman isteyen şeyler. Bu kadar iç içe örülmüş ilişkinin içinde kendinin farkına varmak o kadar kolay bir şey değil. Bunun bir kaçış ve çözüm olmadığını anlamak gerekiyor. İnsan kendiyle vakit geçirmeyi öğrenmeli.

Pınar Erol: Oyun Versus Tiyatro ve Zorlu ortak yapımı olarak yoluna devam ediyor ama senin de küçük bir yapımcılığın var ilk defa. 

Ece Dizdar: Ben daha çok manevi anlamda işin sahiplerinden biriyim. Sadece oyuncu olarak dahil olduğum bir proje değil bu. Kayhan, Öner (Erkan) ve ben hep birlikte çalıştık. Pandemide ilk 3 aylık bir kapanma vardı ya, biz o 3 ay boyunca her gün saat 17.00’de internette buluşuyorduk. Birkaç saat metni okuyup sadeleştiriyor, üzerine notlar alıyor, diyalogları ağzımıza oturtuyorduk. Yani çalışıyorduk. Bu bizi diri tutuyordu.

Pınar Erol: Kayhan Berkin, “bu oyun çok iyi iki oyuncu ile oynanmalıydı ve aklımdan geçirdiğim ilk isimler oyunda yer aldı” diyor. Metin çok intim olduğu için bence iyi oyunculuk kadar kimyaların uyuşması da önemli. Dolayısıyla partner’lik çok öne çıkıyor. 

Ece Dizdar: Biz Kayhan’la bu oyunu yapmaya karar vermiştik ve ikimiz de Öner’le çalışmak istiyorduk. Öner de teklifimizi ikiletmeden kabul etti. Onunla merhabamız vardı ama arkadaşlığımız ya da öncesinde bir çalışmamız yoktu. O zoom görüşmelerinde birbirimizi tanımaya başladık. O zoom’larda bazen karşılıklı kahve içiyorduk, bazen bira içiyorduk. Prova süreci Öner’le çok sorunsuz geçti. Öner yumuşacık bir insan zaten. Herhangi bir gerginliği olmayan birisi. Genellikle teslimiyet içindeydi. Ben de öyleydim. Çok sorunsuz bir partner’lik yaşıyoruz. Henüz sadece oyun için bir aradayız ve sahnede de kuliste de birbirimizden memnunuz.

Pınar Erol: Bence kulis de çok önemli. Hatta iyi oyuncudan yeğ olabilir iyi bir insan. 

Ece Dizdar: Kesinlikle kulis çok önemli. Vicdanlı biri Öner. Ben de çok şefkatliyim bütün ekibe karşı. Başka insanlar senin başka özelliklerini ortaya çıkartır ya, bu ekipte biraz toparlayıcı bir karakter oldum ben. Öner de çok adaletli, dürüst ve net biri. O da işimizi çok rahatlattı. Bir oyun yaptığında en az 2 senelik bir yolculuğa çıkıyorsun o insanlarla. Bu, whatsapp’ta sürekli haberleşiyor olmak demek, sürekli birbirini görüyor olmak demek. Oyun denilen şey, her zaman mükemmel olmuyor. Bazen sorunlar da yaşanabiliyor. Sahnede hatalar da olabiliyor. Birbirinin ruh halini anlamak, o dönem geçirdiği hayatı tolere etmek gerekiyor. Bunu bu oyun özelinde söylemiyorum ama bazen bir insan iyi bir döneminde olmuyor. Karşındaki de bir insan kişisi ve bir şeyler yaşıyor. O da ister istemez oyuna da, kulise de yansıyor. Atıyorum karşındaki oyuncunun babası hasta, annesi kanser ya da boşanıyor ya da ne bileyim çocuk doğuruyor. Her ne ise o halleri tolere etmek gerekiyor. Bu birlikte bir yolculuk. 

Pınar Erol: Metnin çevirisini ve uyarlamasını yapmak hem sahiplenmek adına önemli hem de kavramak için çok faydalı. Metinle ilişkin çok iç içe olmalı.

Ece Dizdar: Dümen bendeydi. İngilizcem iyidir çünkü eş dille büyüdüm. Yine de üçümüzün de çok iştiraki olmuştur.

Pınar Erol: Bergman, yaşamından izler taşıyan “Bir Evlilikten Manzaralar”ın senaryosunu yazarken önce “Ayrılıktan Manzaralar” olarak düşünmüş. Yani sonu baştan belliymiş. Başından 5 evlilik geçen, 9 çocuğu olan Bergman “üç ayda yazdım, dört ayda çektim ama öncesinde bir ömrün tecrübesi var” diyor. Zaten Marianne’i o dönemki sevgilisi Liv Ullmann oynuyor. O yüzden çok gerçekçi bir metin. Ve çok kişiye ilham olmuş. Uyarlamaları ve esinlenmeleri ile çok yerde izini görüyoruz. Evlilik üzerine bir analiz çalışması. İçine evlilikle ilgili her şeyi, her unsuru, her duyguyu koymuş. Ama asıl evlilik üzerinden insanlık durumlarını keşfediyor. 

Ece Dizdar: “Ayrılıktan Sahneler”i bilmiyordum. Ama çocuklarına pek de düşkün olmadığını biliyorum. Bunu da metinde 2 defa duyuyoruz. Hem Bayan Jacobi’nin ağzından hem de a Johan’ın ağzından. Müvekkilim rolündeki Bayan Jacobi “çocuklarımı hiçbir zaman sevmedim” diyor.

Pınar Erol: Boşanmak isteyen Bayan Jacobi, yalnızlığı, sevgisiz bir evliliğe ve iki kişilik yalnızlığa tercih ediyor. Marianne’in dilinin ucuna gelen ve sormaktan vazgeçtiği soru ne orada? 

Ece Dizdar: Bilmem, sence? “Sevginin bir evlilikte…” diye başlıyor cümle.

Pınar Erol: Olmaması sorun mu? 

Ece Dizdar: Tabii bir oyuncu motivasyonu olarak bunun cevabı bende var. Ben oynayabilmek adına o soruyu biliyorum ama önemli olan aslında senin ne düşündüğün.

Pınar Erol: “Evlilikten Sahneler” dekor olarak da tiyatroya yatkın bir metin. Sanki diziden/filmden tiyatroya uyarlanırken özüne dönüyor gibi. Zaten Bergman uzun süre Royal Dramatic Theatre’ın yöneticiliğini yapmış ve 170’in üzerinden oyun sahnelemiş. Filmin oyuncuları da tiyatro ekibinden. Liv Ullmann 20, Erland Josephson 30 filminde oynamış. 

Ece Dizdar: Biz uyarlama yaparken 1973’te çekilen dizinin senaryosu üzerinden yürüdük. Tiyatro versiyonuna da bir baktık ama onu kullanmadık.

Pınar Erol: Dışlak değil, içine derinleştiğin, keşfe çıktığın bir yorum olmuş. Marianne olmuşsun sanki.

Ece Dizdar: E güzel, öyle hissettiysen ne mutlu bana. Hiç evlenmedim. Özel hayatımda evlilik anlamında faydalandığım bir şey yok ama yaşadığım ilişkiler de evlilik gibiydi. Bir imza atmamışım sadece. Bir de olgunluk çağımın başlangıcı gibi görüyorum bu oyunu. 

Pınar Erol: Hep 80 sonrası yazılan modern oyunlarda oynamış birisi olarak bu diğerlerinden farklı bir oyun olacakken, bir anlamda bir klasikte oynayacakken tam, bu da günümüze uyarlanmış.

Ece Dizdar: Ben bunu da klasik bir metin gibi değerlendiriyorum. Ibsen oynamak gibi, Çehov oynamak gibi. “Rhinoceros”u da klasik olarak sayabiliriz. Ben Ibsen ve Çehov oynamayı çok istiyorum. Hayatım boyunca modern metinleri oynadım. İngiltere tiyatrosuyla hemhal olduğum için hep öyle denk geldi. Modern metin de severim bu arada. Ama bu dönem öyle bir özlemim var. Belki de o yüzden dört elle sarılmış olabilirim.

Pınar Erol: Oyun, uzun diyaloglar var diye eleştiriliyor ama Bergman oyuncuların diyaloglarını oluşturmasına izin verirmiş. Hatta bazen ana hattı yazıp sahnede oyuncuların doğaçlamalarıyla tamamlarmış. Bu yüzden bence dile oturan replikler var metinde.

Ece Dizdar: Bunu duyduğuma sevindim. Dediğim gibi klasikleşmiş bir metin. Bergman kanavayı koyuyor. Bazı tiratların bu şekilde olması normal yani. Uyarlama bile yapsan, mesela Shakespeare oynadığımızı düşün, o cümleler günümüze dahi uyarlansa, hiçbir zaman günlük dilde olmayacaktır. Müzikalitesi mutlaka korunacaktır. Bergman çok doğru bir metin yazmış. 88 sayfa metin, kolay olmadı ezberi ama aşırı zorlandık da diyemem. Çünkü akla yatkın bir seyri var.

Pınar Erol: Kadının özgürleşme hikâyesi gibi görünse bence oyun kadın-erkek ilişkisi üzerinden bireyin, insanın var oluşunu anlatıyor.

Ece Dizdar: Bu asla kadının özgürleşme hikâyesi değil. Kadının özgürleşme hikâyesi, dayakla bitemez zaten! Başka türlü biter. Tam da dediğin gibi ben bunu bir insan hikâyesi olarak görüyorum.

Pınar Erol: Haklı haksız aramadan, taraf tutmadan kadın ve erkek ruhunu anlamaya çalışan bir tutumu var. 

Ece Dizdar: Hatta yer yer biraz erkek yanlısı olduğunu da düşünüyorum. Bergman feminist bir adam değil. Bu anlamda biraz sorguluyorum açıkçası. Toplumsal cinsiyet açısından hayata eşit bir yerden bakmıyor bence.

Pınar Erol: Cinsiyetlere göre biçilen rolleri toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden değerlendirdin mi? Öyle bir hassasiyetin var mı?

Ece Dizdar: Tabii ki. Ama bunu Bergman’ın yazdığı klasik bir metin olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu kadar cinsiyet eşitliği çalışan bir kadın olarak HBO’nun yaptığı “Scenes from A Marriage” versiyonundan hiç hoşlanmıyorum mesela. Aynı zamanda eserin kendisini sever bir insan olduğum için, bir eseri alıp eğip büktüğün zaman, o yazarın metni olmaktan çıkıyor bence.

Pınar Erol: Marianne’in boşanma avukatı olması ve kendi hayatındaki aldatmayı fark etmemesi ironik. Belki de işine gelmiyor, örtbas ediyor. 

Ece Dizdar: Fark ediyor aslında. İlk iki sahnede bayağı sorguluyor.

Pınar Erol: Birçok evliliğin sürme sebebi de o zaten; görmezden gelmek.

Ece Dizdar: İlk iki sahnede çok huysuzlanıyor. Bir sorun yok mu? Bizde bir sorun yok mu? Çok iyi anlaşıyoruz. Bunda bir sorun yok mu? Kendin için seçtiğin hayat bu mu? Annem mi seçti bu hayatı, ben mi seçtim diyor. Hamile kaldığında mesela, gerçek değiliz biz artık ama bu çocuk gerçek diyor. Çıkış yolu arıyor aslında. Ona boşanmaya gelen Bayan Jacobi, biz kocamla birbirimizi boğucu biçimde engelliyoruz dediğinde şok oluyor kadın. Kulağa çok ürkütücü geliyor diyor. Orada bayağı korkuyor aslında.

Pınar Erol: Johan’ın mesleğinin de etkisiyle evliliği laboratuvarda inceliyor gibiyiz. 

Ece Dizdar: Kayhan, birbirimizden bağımsız sahnelerimizi mutlaka göstermek istiyordu. Hatta benim o konuda bayağı soru işaretlerim vardı oyunu uzatmak anlamında. Ama şimdi geldiğimiz noktada bence çok iyi oldu.

Pınar Erol: Bu ideal evliliğin anti-tezi olan bir evlilik görüyoruz ve aslında o bir simetri oluşturuyor. Bir diyalekt var. 

Ece Dizdar: Sonradan onlara dönüşüyorlar. Hatta diğer çiftin arasında daha gerçek bir tutku ve bağ var bütün o kavgaya rağmen.

Pınar Erol: Bergman zamanında “Nora”yı da sahnelemiş ve bu oyunda da Nora’ya atıf var. Geldi beni burada da buldu. Hayatımdaki en önemli oyunlardan biridir. 

Ece Dizdar: Benim de öyledir. Ibsen’i çok severim. Konservatuara giriş parçamdır. 2004’te Tiyatro Festivali’ne Ostermeier’in “Nora”sı gelmişti. Oyunu izledikten sonra, ben bir gün bu oyunu oynayacağım dedim ama henüz -sınav dışında- oynayamadım. 

Pınar Erol: Johan gidince Marianne’nin onun çalışma odasını yeniden düzenleyerek, “Kendine Ait Bir Oda” oluşturması insanı ferahlatıyor. 

Ece Dizdar: Johan’ın sevmediği tabloları asıyor. Onun eşyalarını depoya kaldırıyor. Bununla ilgili bir vicdan azabı da çekiyor ama aynı zamanda kendini cesur hissediyor. Söylüyor da zaten, “eskiden tek bir önceliğimiz vardı; senin çalışabileceğin bir alanının olmasıydı” diyor. Kendini nasıl kısıtladığının, kendine nasıl alan ayırmadığının farkına varıyor ve özgürleşmeye başlıyor. Kadın kendini ikinci plana atmayı öğrenmiş bir varlık. Bir adım geride durmak kadına öğretilmiş bir şey. Bunu yapmamayı öğrenmeye başlıyor yavaş yavaş.

Pınar Erol: Rutin, düzen ne kadar önemli! O gelgitlerin yaşandığı şiddet sahnesinde bile yemeği ne yapacağız diye soruyorlar. 

Ece Dizdar: Bir taslağa oturunca rahat ediyorlar çünkü.

Pınar Erol: “Keşke kavga etmeye daha erken başlasaymışız.” 

Ece Dizdar: Evet o zaman iletişimleri gerçek ve dürüst oluyor. 

Pınar Erol: Mecburiyetleri kaldırınca doğal akan bir şeye evriliyor ilişki. Bergman, 2003’te bunun devam filmi “Saraband”ı çekiyor. Belki sizin oyununuzun da bir “Saraband”ı yapılır. 

Ece Dizdar: Öner’le ben 70 yaşımızda hala oyunculuk yapabiliyorsak belki yaparız. Ne hoş olur. Ben isterim. Bence Öner de ister. Umarım keyifle, sağlıkla en az 2-3 yıl oynarız bunu. Ben bir oyunu yapınca uzun oynamayı seviyorum. İlk sene Zorlu’da oynayacağız. Bu ay 17 Mart’a mahsus Alan Kadıköy’deyiz. Ama sonra turne yapmak istiyoruz. Seneye şehir şehir gezmek istiyoruz. Oyun benim için çok özel bir yerde duruyor. Bir dönemin başlangıcı gibi geliyor bana.

Pınar Erol: Belki hayatının bu döneminde sen Türkiye’nin Charlotte Rampling’i olmak isterken birileri de sahnelerin Ece Dizdarı’ı olmak ister, kim bilir. O da kendi dönemini başlatır. 

PINAR EROL
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • Koç
  • Boğa
  • İkizler
  • Yengeç
  • Aslan
  • Başak
  • Terazi
  • Akrep
  • Yay
  • Oğlak
  • Kova
  • Balık
KOÇ BURCU YORUMU

Bugün enerjin yoğun ve cesaret dolu. Yeni başlangıçlar için mükemmel bir zamandasın. İçindeki tutku, seni bekleyen fırsatları değerlendirmen için harekete geçirecek. Sosyal çevrenle etkileşimlerin güçlü olacak, bu da yeni bağlantılar kurmana ve fikir alışverişleri yapmana olanak tanıyacak. Duygusal olarak biraz daha hassas olabilirsin; bu yüzden iç sesini dinlemekte fayda var. Kendini ifade etmede zorluk çekmemen için açık ve net olmayı tercih et. İş veya kariyer alanında atılımlar yapmak isteyebilirsin; bu konuda cesur adımlar atmakta tereddüt etme. Dikkatini dağıtan şeylerden uzaklaşarak, hedeflerine odaklanmalısın. Sağlığın konusunda da proaktif ve dikkatli olman önemli. Kendine ayırdığın zamanlardan esirgememen, fiziksel ve zihinsel sağlığını dengelemende büyük rol oynayacak. Kendi içindeki güçleri keşfetmek için harika bir gün.

BOĞA BURCU YORUMU

Bugün, içsel huzurunu arama yolculuğunda önemli fırsatlarla karşılaşabilirsin. Geçmişte yaşadığın bazı olayların yankıları gün yüzüne çıkabilir. Bu, duygusal yüklerinden arınmanı ve daha sade bir yaşam alanı oluşturmanı sağlayabilir. İlginç insanlarla tanışacak, ilham verici sohbetler gerçekleştireceksin. Seyahat veya yeni bir eğitim fırsatı, zihnindeki sınırları genişletip ufkunu açabilir. Maddi konularda dikkatli olman gerekecek; harcamalarını kontrol altına alarak bütçene zarar vermekten kaçınmalısın. Sevdiklerinle zaman geçirmek, tazelenmiş bir ruh hali getirirken, yanlış anlamalar yaşanabileceği için iletişimine özen göstermelisin. Sakin kal, hislerine güven ve sunduğun imkanları değerlendirmeye açık ol.

İKİZLER BURCU YORUMU

Aniden ortaya çıkan fırsatlar, sosyal hayatına renk katabilir. Fikirlerinle çevrendeki insanları etkileyip ilham kaynağı olabilirsin. Duygusal bağların derinleşmesi, samimi sohbetler ve paylaşım dolu anlarla mümkün olacak. İçindeki yaratıcılığı serbest bırakmak, yeni uğraşlar ve hobi alanları bulmak için ideal bir dönemdesin. İletişim becerilerinle etrafındakilere yön verebilir, işbirlikleri sayesinde gelişim gösterebilirsin. Ancak düşüncelerini ifade ederken titiz olmanda fayda var; zarif ve nazik bir dil kullanmak, karşıt görüşlerle sağlıklı bir diyalog kurmana yardımcı olacaktır. Kısıtlayıcı düşünce kalıplarından kurtulmak, yeni deneyimlere kapı aralayacak. Kısa yolculuklar veya yeni bir öğrenme süreci, zihnini tazeleyebilir. Bugün, içsel dünyanı anlamak ve çevresine açılmak için harika bir gün.

YENGEÇ BURCU YORUMU

Duygusal derinliklerin ve içsel huzurun peşinden koştuğun bugün, kendine biraz zaman ayırmak önem kazanıyor. Çevrendeki insanlarla kurduğun bağlarda şefkat ve anlayışın ön planda. İlişkilerde küçük ama değerli ayrıntılara dikkat etmelisin. Sevdiklerinle samimi anlar paylaşmak, ruhunu besleyecek. Aynı zamanda, geçmişle ilgili anıların günlük yaşantına yansıyabilir; bu, eski hislerinle yüzleşmeni gerektirebilir. Diğer yandan, yaratıcı yönlerini keşfetmek için harika bir zaman. İçindeki sanatçıyı serbest bırak! Kendini ifade et, ilham almak için doğayla bağ kurabilirsin. Finansal konularda temkinli olman gereken bir süreçtesin; harcamalarını kontrol altında tutmakta fayda var. Hayatında yeni bir denge arayışı, içinde bulunduğun ruh halini besleyecek. Kendi içsel sesini dinlemeyi ihmal etme. Unutma, her şey senin içindeki sevgiyle başlar.

ASLAN BURCU YORUMU

Cömertliğin ve liderlik vasıflarının ön plana çıkacağı bir gün. Çevrendekiler tarafından ilgiyle karşılanacak, enerjinle insanları etkileme fırsatını yakalayacaksın. Yaratıcılığın doruk noktasına ulaşabilir; bu, sanatsal ifadeler veya projeler için harika bir dönem olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda, aşk hayatında sürprizler seni bekliyor olabilir. Duygusal paylaşımlar ve samimiyet, ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olacak. Kendi isteklerini ifade etmekten çekinmemelisin, cesaretin karşındaki kişiye ilham verebilir. Ancak, dikkat etmen gereken bir nokta var; aşırı kibirli bir tavırdan kaçınmalısın. Paylaşımların ne denli zengin olursa olsun, alçakgönüllü bir yaklaşım her zaman daha çok takdir toplayacaktır. Sağlığınla ilgili sorunlara karşı hassas olabilirsin; bu noktada kendine daha fazla özen göstermek faydalı olacak. Günün sonunda, verimli geçen saatlerin getirdiği mutluluğu hissetmenin keyfini çıkar.

BAŞAK BURCU YORUMU

Bugün detaylara olan dikkatin artacak; bu, iş ve günlük işlerindeki verimliliğini artırabilir. Organize olma isteğin, çevrendekilere ilham verebilir. Küçük ama önemli görevleri tamamlama konusunda kendini başarılı hissedeceksin. Ancak, mükemmeliyetçi tutumun bazı ilişkilerde gerilime yol açabilir; biraz esneklik göstermek faydalı olabilir. Duygusal olarak sıradanlıklardan kaçınmadan, sağlam ve güvenilir bir ilişki kurma arzusu kendini gösterebilir. Sağlık konularında daha özenli olmalı, vücuduna iyi bakmalısın. Yakın çevrendeki insanlarla iletişimde açıklık, yanlış anlamaların önüne geçecek. Bugün, kişisel projelerine odaklanarak istediğin sonuçları elde etme şansına sahipsin.

TERAZİ BURCU YORUMU

Bugün sosyal ilişkilerde denge arayışın ön planda olacak. İnsanlarla olan etkileşimlerin, duygusal anlamda tatmin edici bir hal alabilir. Farklı bakış açılarına açık olman, önemli bir iletişim fırsatını değerlendirme şansı sunabilir. Estetik zevklerin, yaratıcı projelere yönelmeni sağlayabilir; sanat ya da tasarım alanlarında kendini ifade etme isteği artabilir. Duygusal ilişkilerde huzur sağlamak için içsel sesine kulak vermen önemli. Enerjini dengede tutmak, daha fazla uyum ve iş birliği sağlamana yardımcı olacak. Kendine zaman ayırmak ve iç dünyanla bağlantı kurmak, gününün kalitesini artırabilir.

AKREP BURCU YORUMU

Duyguların derinliklerinde kaybolmuş hissedebilirsin. İçsel dönüşümün ve bilinçaltının seni yönlendirdiği bir dönemdesin; bu, bazı eski kalıplardan kurtulma fırsatını da beraberinde getiriyor. Başkalarıyla olan ilişkilerinde sezgilerin güçlü bir şekilde devreye girecek; bu, seni doğru kararlar almaya itebilir veya sorgulayıcı bir ruh hali içine sokabilir. Kendine zaman ayırmak ve içsel huzurunu sağlamak önemli. Sağlık konularında dikkatli olman, özellikle stres seviyeni yönetmen açısından faydalı olacak. Yeni bir hobi edinmek ya da sanatsal bir aktiviteye yönelmek, ruh halini aydınlatacak. Güçlü sezgilerinle hareket etmek, seni amacına ve hedeflerine daha da yaklaştıracak. Geçmişle yüzleşme cesaretini bulduğun takdirde, önüne çıkan zorlukları aşabilirsin. Unutma, karanlıkta da yolunu bulma yeteneğin var.

YAY BURCU YORUMU

Yeni maceralara atılmak için harika bir zaman. Sizdeki enerji, başkalarını etkilemekte büyük bir güç taşıyor. Farklı düşünme yeteneğiniz ve geniş perspektifiniz, başkalarının dikkatini üzerinize çekiyor. Eğitim veya seyahat konularında yapacağınız planlar, ilham verici olabilir. Sosyal çevrenizle yapacağınız aktiviteler, paylaşımlarınızı zenginleştirip, yeni bağlantılar kurmanıza olanak tanıyacak. İçsel özgürlüğe olan düşkünlüğünüz, kısıtlamalardan kaçınma arzusunu körüklüyor; bu yüzden, kendinizi ifade etme biçiminizi keşfetmekten çekinmeyin. İş veya kariyer alanında, yenilikçi fikirlerinizle dikkat çekebilirsiniz. Ancak, dikkatli olmalısınız, fazla dağılmamak için enerjinizi doğru yönlendirmeye özen gösterin. Bu gün, kalbinizin sesine kulak verecek ve sizi besleyen şeyleri keşfedeceksiniz. Maceraya atılmaktan asla korkmayın; hayat, keşfetmeyi bekliyor.

OĞLAK BURCU YORUMU

Bugün, hedeflerine odaklanmanın keyfini yaşayacaksın. Disiplinin ve azmin, seni istediğin başarıya bir adım daha yaklaştıracak. İş yerinde veya kariyerinde karşılaşabileceğin fırsatlar, sabırlı ve kararlı duruşunun meyvesi olacak. Ancak, duygusal ilişkilerde iletişimine özen göstermen önemli. Sevdiklerinle olan bağını güçlendirmek için zaman ayırmalısın. Maddi konularda dikkatli ve tutumlu olsan da, kendine küçük hediyeler almayı ihmal etme. Bugün, hayatın tadını çıkarma ve kendini şımartma zamanın. Kendine olan inancınla yeni başlangıçlar yapma isteğin artacak; bunu iyi değerlendirmelisin. Unutma, her adımın seni daha ileriye taşıyor.

KOVA BURCU YORUMU

Bugün, özgürlük arayışın ön planda olacak. İçsel bir dönüşüm sürecine girmek için güçlü bir istek duyabilirsin. Sosyal çevrende bazı yenilikler yapmak, belki de yeni insanlarla tanışmak için uygun bir zaman dilimi. Fikirlerinin ve hayal gücünün parladığı bu gün, yaratıcı projelere yönelmek senin için büyük bir tatmin kaynağı olabilir. Duygusal anlamda ise, kendine daha fazla alan tanıma isteği içinde olabilirsin; bu durum, ilişkilerini daha sağlıklı hale getirmen için önemli bir adım olabilir. Geçmişe dair bazı düşünceler kafanı meşgul etse de, geleceğe umutla bakmak için kendini motive etmelisin. İçinde beliren yenilik arzusuna güven ve hayatta değişim yaratmaktan korkma. Bu dönemde alacağın kararlar, gelecekteki hedeflerini belirlemen adına son derece etkili olacak. Kendini ifade etme becerini artırmak, hem kişisel hem de profesyonel yaşamında yeni kapılar açabilir.

BALIK BURCU YORUMU

Bugün, duygusal derinliklere inme arzusu ön planda. İçsel sezgilerin, etrafındaki dünyayı daha iyi anlamanı sağlıyor. Sanat ve yaratıcılık alanlarında su gibi akabilirsin; bu, hislerini ifade etmenin en etkili yolu olacak. Rüyaların seni yönlendirebilir, dikkatin onlara odaklanmalı. İletişimde daha açık ve anlayışlı olabilirsin, bu da ilişkilerini güçlendirecek. Ancak, başkalarının sorunlarına fazla duygusal dahil olmaktan kaçınmalısın; bu, senin enerjini zayıflatır. Kendine zaman ayırmayı unutma; meditatif aktiviteler, zihnini ve ruhunu yenileyecek. Bugün, hissettiğin her şeyin önemini anlaman için bir fırsat sunuyor.

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM