başımızdaki bu ‘’belaya’’ rağmen yeni yıla girebilmemiz, milletçe büyük bi başarıdır..
hazır girmişken, bari keyfini sürelim biraz..
***
yeni yılın ilk günü canım kardeşim, sırdaşım-dert ortağım uğur kap’la yürüdük biraz, giresun sahili boyu.. biz gariplerin yeni yıl kutlamamız da anca böyl’olurdu, napalım; hala ölmemek, bayramdı!!!
soğuk sayılabilir bi hava var idi.. ve uğur, aynen çocuklar gibi, yeni aldığı (aşırı kalın) montunu giyinmişti.. bense evden öylesine, gazete almaya çıktığım için, soğuğa hazırlıklı diğil idim..
inanır mısınız, çölde bile üşüyen ben, bu soğuğu hiç duymadım.. o kadar ki özlemişim, kendi şehrimi.. ayazını, rüzgarını..
***
-‘’yaa uğur, bebek sahilinde sevgilimle yürüdüm, mersin sahilinde dünyanın en özel gızıyla yürüdüm, ordu sahilinde eşimle yürüdüm, izmir kordon’da çArşı’nın çocuklarıyla yürüdüm, falan filan, azdır yani yürümediğim sahil.. ama şu bizim sahildeki huzur ve rahatlığı hiçbi yerde yaşayamadım gardeşim.. demek ki kendin olmak böyle bişiymiş’’..
***
(sevmiyorum, kovboy filmlerindeki gibi kasabaya yeni gelmiş ‘’yabancı tuhaf herif’’ duygusunu.. ya şerifin yakın dostu kızılderili şefi olmalıyım o kasabada.. ya da bar işleticisi.. diğer insanlardan hiçbiri ‘’ben’’ olamam ki)
***
yeşilgiresun gazetemize, epeyce eski bi vakitler; ‘’giresun’da kızılderili köyü’’ başlıklı bi makale yazmıştım.. şimdi ayrıntısı uzun sürer, iki tıklamayla bulabilirsiniz pc’lerinizde.. giresun’daki bazı köy adlarını da anmıştım orada, mevzu gereği..
nereden aklıma geldi yürür iken? ( tahminen gedikkaya’ya bakarken gelmiştir).. uğur’a çaktırmadan köy isimlerini düşündüm yine azıcık..
samugüney köyü vardır mesela.. emeksen köyü mesela? isimlere bakar mısınız?
samugüney? acaba giresunlu yahudi vatandaşların köyü müdür?????
emeksen? acaba içinden sadece sendikacıların çıktığı bi köy müdür????
ne bileyim ben, gülmeyin de kızmayın da, Allah yazdırıyo işte, ben kendim mi yazıyorum?
***
(keyifli yazı olacak diye, kimilerine ödün verecek de diğilim tabi pazar pazar.. yurdumuzda sol sendikacı denince ‘’Atatürk’e ağız-burun kıvıran adamlar’’ topluluğu akla gelir maalesef.. ne hadlerinedir, kendilerini ne sanırlar, mantığım almadı hiç? yani Atatürk kötü, bunlar iyidirler, öyle mi? net olarak gülünesi, acınası ve tedavi ettirilesi bi vaziyettir düştükleri.. yetmez ama evet diyerek çuvallamış olan bu insanlar, şaşkınlıkla izlemekteyim ki halen sokağa çıkabilmekteler, halen sosyal medyada falan gündeme ilişkin değerlendirmeler yapabilmekteler.. ayıptır yahu ayıp.. inzivaya çekilmek de bi erdemdir arkadaşlar, bi susuverin.. sizin sözleriniz, o lanet olası ‘’mavi renklere’’ büründüğünüz günden beri bizim için ancak osuruktan tayyaredir, merak etmiyoruz görüşlerinizi, lütfen bi zamanlar kalbimizde değerli olduğunuz yıllarda, sizi ‘’aydın’’ sandığımız anılarımızda kalınız!)
(‘’la gürsel u zaman sağ sendikalara ne diyecen bakiim’’ derseniz.. yalnızca ‘’pöh’’ derim.. sağ sendika mı olurmuş, derim.. sendikacılığın doğasına aykırıdır, derim.. ne diyeyim?)
***
aziz ve muhterem kardeşlerim,
yazı aslında bu kadardı ama.. sonbi imla kontrolü yaparken, resmen ‘’eyvah’’ diye bağırdım!!! farkında olmadan yukarılarda bi yerlerde ‘’yazdım’’ ifadesini kullanmışım!!!! hem de ne eyvah!!! giresun’daki en büyük tehlike budur, bilesiniz; 1) asla, ‘’ben yazdım’’ demeyecen, 2) asla ve kat’a ‘’ilk ben yazdım’’ demeyecen, 3) tövbe haaşaa ‘’halen de Türkiye genelinde de sadece ben yazmış durumdayım’’ demeyecen..
bunları dersen, düşman sahibi oluyon şehrimizde çünkü?
iyi de ben ne yapayım? ULUS gazetesi arşivimi göZüme mi sokayım? yazmışım işte? her üç gruba da uygun makaleler sahibiyim, belgeliyim-kanıtlıyım? sen bi ‘’hiçsin’’ diye, ne yazar-ne entelektüel, ne aydınsın diye, ben de mi öyle kalayım?
yani, insanlık ettim, bi aralar edebiyatta-sanatta bunların düzeyine inerek yaşadım, o zaman benden iyisi yoktu giresun’da.. ama bunlardan bi halt olmayacağını anlayınca, üzerlerini çizdim hepsinin, kendi sınıfıma geri döndüm, kötü oldum, öyle mi? acaba insanlar kendi vasıfsızlıklarını neden anlamaz hiç? acaba insanlar kendilerini ne zamana kadar kandırmaya niyetlidirler?
tövbe tövbe yahu..
***
yeni yıla çok umutlu, son öğrendiklerim ışığında çok huzurlu başlıyorum.. Mustafa Kemal’in evlatları beklemedeler, yakındır, göreceksiniz, hesapları tek tek soracaklar.. çalınan paralarımızı kuruşu kuruşuna geri alacaklar..
hep tedirgindim, anımsayınız, ‘’akp giderse işgal gelecektir ve bunun baş aktörü bay kemal önderliğinde y-chp olacaktır, mecburen pkk ve cemaat ile el ele vereceklerdir’’ anlamında yazılar yazdım..
anladığım kadarıyla böyle bişey de olmayacakmış.. Atatürk’ün evlatları hiçbi saçmalığa izin vermeyecekmiş.. yok sandığımız, tükendi diye üzüldüğümüz o büyük güç, memlekette her şeye hakimmiş meğer.. din sömürgenleri (ve bunun yan sanayi ürünleri olan bölücü / liberal / kürtçü faşistler) bi daha muktedir olamayacakmış yani!
‘’Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacak’’ imiş yani!
ne mutlu!
***
artık alay etmeye gerek kalmadığına olan inancımla, gürsullah hocaefendi’nin sayfamızdaki görevine son veriyorum.. alay etmek de bi tür vatan savunmasıydı, yıllarca ettim, yeter! pazar yazılarımızı bundan sonra dr gürsel ötker yazacaktır..
cümleten sağlıklı pazarlar dilerim..
önce Allah’a, sonra türk hekimlerine emanet olunuz.
dr gürsel ötker
giresun ünv. bel ve bıkın hastalıkları uzmanı