FMV Galeri Işık Teşvikiye, İsmet İnönü’nün torunu, FMV Yönetim Kurulu Üyesi Eren İnönü’nün “Görünmeyen Anıtlar” isimli fotoğraf sergisini 18 Ekim’deki davetle sanatseverlerle buluşturdu. Sergi açılışına aralarında 26.Dönem Ankara Milletvekili, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Onur Üyesi ve İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol’un da olduğu birçok isim katıldı.
Eren İnönü sergide farklı tarihlerde fotoğrafladığı, bir dönemin üretim, sanayi ve kalkınma simgeleri olan ancak üretimin sıcak dumanını artık üzerinde taşımayan “bacalar”ı odağına alıyor. Kentin silüetinde olan ancak çoğu zaman işlevsizleşen, adeta unutulan, körleştiğimiz bu yapılar “Görünmeyen Anıtlar” sergisi ile görünürlük kazanıyor.
KAYIP KÜLTÜREL MİRAS
İnönü, “Bacaların kendi başlarına, genelde dimdik ve tarihe meydan okurcasına duruşlarını gözlemledim. Çoğu kişinin dikkatini çekmeyen bacalar benim için değişimi, gelişmeyi, mimari kaygıları ve hatta çevre duyarlılığını sembolize ediyor” diyor ve soruyor: “Aynı anıtlar gibi bacaların neyi temsil ettiklerini ve bugün yıkılmadıklarına göre acaba bir sanat nesnesi olarak mı algılandığını, yarın ise gözden düşüp yıkılmayacağını kim bilebilir?”
Sorunun yanıtını ararken her gün önünden geçip gidilen birkaç yapıyı anımsadım: Mecidiyeköy Likör Fabrikası, Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası, Paşabahçe Rakı ve İspirto Fabrikası… Cumhuriyet döneminin kalkınma hamlelerinden olan bu fabrikalardan geriye bacaları kaldı. Hatta kimilerinin bacaları bile yakın tarihte yok oldu. Bu yapılar yalnızca yitirilen sanayi merkezlerini değil; kayıp kültürel mirası da simgeliyor. Çoğu özelleştirmeden nasibini alan kuruluşlara bir zamanlar ev sahipliği yapan bu yapılar, erken Cumhuriyet döneminde modern mimarinin de birer örneğini oluşturuyordu. Eren İnönü, tıpkı bu yapılar gibi geride bir simge gibi kalan Ovaakça Doğalgaz Çevrim Santrali, Topkapı Sanayi, Dolmabahçe Sarayı, Haliç Silahtarağa bacalarını ölümsüzleştirerek, “göz önündeki unutulanı” bir kez daha anımsatıyor.
Sanatçı ve mimar Buşra Tunç’un konsept, tasarım ve video yerleştirmelerini üstlendiği sergi, yalnızca fotoğraflardan oluşmuyor. Tunç’un perdelerle yaratılan katmanlı dokunun hemen önüne, mekanın merkezine yerleştirdiği kabuğu andıran yapı, bacaları görsel olmaktan çıkarıp bedensel bir deneyime dönüştürüyor. Mekânın pencerelerine yerleştirilen ekranlar ise hareketli görüntülerle sergiyi mekanın dışına genişleterek kamusal alanla birleştiriyor.
Sergi yolculuğunu Gaudi’nin bacalarından başlatan İnönü, anıtsallığın tarihle olduğu kadar malzeme, teknik ve form ile yakından ilgisini de ortaya koyuyor. Serginin geneline yayılan ritim, bir yandan anıt fikrinin mevcut toplumsal bağlama göre belirlenen değişkenliğini yansıtırken, diğer yandan Eren İnönü’nün toplumsal işlevinden ayırmadan estetikleştirdiği bu yapının çok katmanlı anlam dünyasının dolaysızca duyumsanmasına olanak tanıyor.
Görünmeyen Anıtlar, 1 Kasım’a kadar Galeri Işık Teşvikiye’de ziyaret edilebilir.