Noktakıbrıs.com’dan Hasan Hastüter’in tiyatro sanatçısı Hüseyin Köroğlu ile yaptığı söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz:
Sahnede Esaretten Özgürlüğe, yolculuk harika bir şekilde aktarılıyor. Aktarmadan öte yaşatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş yolculuğunu, DAÜ’nün ev sahipliğinde izledim Çarşamba akşamı. Bizim insanımız Hüseyin Köroğlu ve eşi Şenay Saçbüker’in herkes gibi ayakta alkışladım. Sonrasında da sıcak bir sohbet yaptık.
İşte sohbetimiz:
***
H. Hastürer: Tiyatro AŞHK’ın yolculuğu planladığınız gibi gidiyor mu?
H. Köroğlu: Tiyatro AŞHK harika gidiyor. 2012 yılında Gönendere’de, doğduğum köyde Artam Kültür Sanat Merkezi’nin açılışında doğdu Tiyatro AŞHK. Şaka maka 10. Yılımızı doldurduk. Bizler Tiyatro AŞHK’ı, yaşadığımız coğrafyada, sanatçılar olarak eksikliğini hissettiğimiz konularda insanlarımıza tiyatronun büyülü aynalarını tutmak için kurduk…
H. Hastürer: İlk oyununuzu ben de İstanbul’da izledim.
H. Köroğlu: Doğru Hasan ağabeyciğim. İlk oyunumuz, benim sahnede oynadığım liderlerden yola çıkarak kurguladığımız “Hüseyin Köroğlu ile Işığa Yürüten Adam”dı. Sahnede 4. Murat, Othello, 2. Abdülhamid ve Mustafa Kemal ATATÜRK vardı. Tahtta kalmak için neler yapıldığını anlatırken, padişahlığı reddeden Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti kurmasını ve halkının ona nasıl ATATÜRK soyadını verdiğini anlattık. “İktidar hırsı”nı sorguladık. Bunu yaparken de yine 1974’de on yaşında olan Hüseyin Köroğlu’nun aşağılık savaşla hesaplaşmasını sahneye taşıdık. Evet, İstanbul’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde sen de izlemiştin gösteriyi.
İkinci oyunumuz, Kanadalı yazar Carole Frechette’in yazdığı Tatminkar Ödül’dü. O oyunda da özellikle büyük şehirlerdeki sevgisizliği ve yalnızlığı anlattık.
H. Hastürer: Sonra çok ses getiren Kanatsız Güvercinler oyunu sahnelendi.
H. Köroğlu: Kanatsız Güvercinler oyunu ile beraber Tiyatro AŞHK olarak kendi oyunlarımızı yazıp sahneye taşımaya da başladık. Sayın Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanı olunca, adada kalıcı barışın ne kadar gerekli olduğunu söyleyince, “Kanatsız Güvercinler” oyununu yazdık. KKTC Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde sahneye taşıdık. Kıbrıs Tiyatro Festivali’nde dünya prömiyerini yaptık. Adada barışa sevgi ile, birbirimizi kabullenerek, insanların birbirine saygı duyarak, tüm ada halkının birlik içinde olduğu zaman ulaşabileceklerinin altını çizdik. Barış adına yaptığımı Kanatsız Güvercinler Türkiye’de de çok dikkat çekti. Birçok festivalde KKTC’yi temsil ettik. Ne yazık ki “BARIŞ” adına yapılan çok oyun yok. Türkiye’nin köklü ödüllerinden 43. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri’nde “En İyi Oyun Yazarı” ödülüne de layık görüldük.
H. Hastürer: Mağusa’da, DAÜ’nün organizatörlüğünde izlediğimiz “ESARETTEN ÖZGÜRLÜĞE” oyununun doğuşunu merak ettim şimdi.
H. Köroğlu: Hasan ağabeyciğim; Tiyatro AŞHK olarak bizler, ne yazık ki yaşadığımız toprakların hangi koşullarda bizlere emanet edildiğinin unutulduğunu fark ettik. Sonra dedik ki “Kurtuluş Savaşı”nı insanlarımıza tekrar hatırlatalım. Çanakkale Savaş’ını hatırlatalım, işgalleri hatırlatalım. İnsanlarımızın bugünden, o günlere bakmalarını sağlayalım.
H. Hastürer: Bu yüzden mi oyunda olaylar tarih sırasına göre ilerlemiyor.
H. Köroğlu: Evet. Önce 1918’de İstanbul’un işgaline gidiyoruz, sonra İzmir’e ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’i hatırlatıp, Ata’mızla Samsun’a çıkıyoruz. Ayrıca Şenay’ın muhteşem yorumları ve piyanistimiz Yılım Ceceloğlu ile şarkılarla, türkülerle o dönemlerde neler dinlendiğini de vurguluyoruz. Cepheden mektuplar yüreklerimizi dağlıyor. Şehit olan Yüzbaşı Kazım’ın mektubunu, sonra 1915’te Çanakkalede Anzak askeri John Taylor’ın 10 Ağustos’ta yazdığı çarpıcı mektubu okuyoruz.
Savaşın aşağılık yüzünü ve bir insanın gerçek duygularını anlatıyor bize. Bence bu mektubun filmi yapılmalı. Ve çoğu kişinin yine bilmediği; Ata’mız Mustafa Kemal ATATÜRK’ün rütbeleri söküp attıktan sonra, annesi Zübeyde Hanım’a yazdığı duygu dolu, merak edilen bütün gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlattığı, tarihe ayna tutan çok özel mektubunu okuyoruz. Bütün bunlarla oyunumuzu izleyen seyricilerin çoğunluğu ilk kez yüzleşiyor.
H. Hastürer: Nazım Hikmet büyük usta. Onun dizelerini senden dinlemek harika idi.
H. Köroğlu: Sizlere layık olmaya çalışıyoruz abiciğim. Dönemin ruhunu söylediğin gibi büyük usta Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’ndan muhteşem dizeleriyle anlatıyoruz. Başta da anlatmaya çalıştığım gibi yeri geliyor Erzurum Kongresi’ne gidiyoruz, yeri geliyor TBMM’ne. Yeri geliyor, cephede askerimizin gözünden Mustafa Kemal Paşa’yı Kocatepe’de görüyoruz. Sonra Ata’mızın bizlere armağan ettiği Nutuk’tan dramatize ettiğimiz bölümler başlıyor. Nutuk doğru ve bilinçli okunursa, bütün tehlikere karşı neler yapmamız gerektiğini, bunlara karşı zamanında nasıl mücadele ettiğini görmesini bilene büyük bir özenle anlatmış Ata’mız, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk. İşte bütün bunların toplamıdır bizice KURTULUŞ SAVAŞI. Biz ancak bu bilinci insanlarımıza anlatmaya çalışıyoruz. Yoksa bir oyunla koca bir cumhuriyetin yoktan var edilmesini anlatmamız mümkün değil.
H. Hastürer: Sevgili Hüseyin, Kıbrıslı Türkler de Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya büyük destek olmuş. Sen de oyundan sonra çok güzel anlattın. Ben de farkettim ki, salondaki çoğu kişi bu gerçekleri ilk kez duydu. Çok duygulandırdın bizi.
H. Köroğlu: Evet Hasan ağabeyciğim, ne yazık ki çoğu insanımızın bu gerçekleri bilmediği doğru. Biz, Türkiye’de de, gönüllü Kültür Elçisi olarak bu gerçekleri hep dile getiriyoruz. İnan ben de anlatırken çok duygulanıyorum. Şan-şöhret peşinde koşmak, abuk-subuk dizilerde oynamak yerine, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden giderek bu gerçekleri insanlarımızla paylaşmak mutlu ediyor beni. Halkımızın hep gönlünde, kıymetli bir yerde olmak büyük onur ve gurur benim için.
H. Hastürer: KıbrıslıTürkler İngiliz sömürgesi altında iken de Anadolu’ya maddi-manevi destek verdi.
H. Köroğlu: Evet Hasan ağabeyciğim. 1918 yılında Anadolu düşmanlar tarafından işgal edildiğinde, Kurtuluş Savaşı’nı başlatan; Çanakkale’nin muzaffer komutanı Mustafa Kemal Paşa’ya, şimdi olduğu gibi, o zaman da yürekten bağlıydı Kıbrıslı Türkler. Senin de çok iyi bildiğin gibi Kurtuluş Savaşı başladığında gelen telgraf haberleri, haftada bir Lefkoşa’da yayın yapan Söz Gazetesi tarafından yayınlanıyordu.
O sıralar Kıbrıslı Türkler İngiliz sömürgesi altında; para, hapis cezaları ve tehditlerle yaşamak zorundaydılar. Ayrıca; Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı günlerde başlayan ve üç yıl sürecek olan kuraklıktan dolayı fakirlikle, açlıkla, hatta hastalıklarla da boğuşmaktaydı atalarımız. Bütün bunlara rağmen, Anadolu’dan zafer haberleri gelmeye başlayınca, büyük bir coşku ile,
İngiliz’lerin akıl almaz yasaklarını yok sayarak, korkusuzca direnerek zafer şenlikleri yapmayı sürdürmüşlerdir. 12 Aralık 1920 tarihli “Doğru Yol” gazetesinde Mehmet Remzi Okan şöyle demektedir: “Anadolu Türk’ün son yurdu, son sığınağıdır. Oradaki kardeşlerimizin böyle sefaletler, mahrumiyetler içinde helak olmalarına seyirci kalırsak, dünyada en alçak insanlar bizler oluruz.”
Gazetenin bu çağrısı üzerine “Türk İstiklal Kumpanyası” isimli tiyatro grubu; “Hürriyet ve Terakki” isimli Türk kulübü, İzmir felaketzedeleri için temsiller vereceğini ilan eder. Bundan sonra tiyatro oyunları adanın her tarafına yayılmaya, Kıbrıs’ın her yerinden yardımlar gelmeye başlar. Sadece oyun biletlerinden elde edilen gelirle değil; insanların parmaklarındaki alyansların, ağızlarındaki altın dişler gibi kıymetli eşyaların, hatta yarış atlarının satışından elde edilen maddi yardımı, Kıbrıslı Türkler Anadolu’daki kardeşlerine gönderir. Kıbrıs Türkü, Kurtuluş Savaşı’na sadece parasal yardım kampanyaları ile destek olmakla kalmaz; başta Mülazım Mehmet Tahir Bey’le, İstiklal Madalyası sahibi Dr. Binbaşı Osman Necmi Bey olmak üzere birçok evladı, Kurtuluş Mücadelesinde bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer alır, şehitler verir. Beni bir Kıbrıslı Türk tiyatro Sanatçısı olarak; Kıbrıs Türkünün, Kurtuluş Savaşı’na yardım toplarken “TİYATRO” ile direnmeleri hep çok etkilemiştir.
Kıbrıslı Türkler, tarihleri boyunca Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden gitmeye devam etmiş; bundan sonra da devam edecektir Hasan ağabeyciğim.
H. Hastürer: Bundan benim de hiç kuşkum yok. Sana, Tiyatro AŞHK ekibine “ESARETTEN ÖZGÜRLÜĞE” oyunu ile ayaklarımızı daha çok yere basmamızı hatırlattığın için teşekkür ederim.
H. Köroğlu: Senin gibi duyarlı ve vefalı ağabeylerimin de katkıları ile “YAŞASIN CUMHURİYET” diyerek, nefes aldığımız bu coğrafyanın kıymetini; altını çizerek söylüyorum, kimsenin adamı ve “İDİOLOJİK” olmadan onurla Ata’mız, önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden gitmeye devam edeceğiz. Sana ben de her zamanki gibi içtenlikle çok teşekkür ederim. İyi ki varsın. YAŞASIN CUMHURİYET…
Son sözüm bu olsun Hasan ağabeciğim, “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun.” YUNUS EMRE…
Kaynak: https://noktakibris.com/2022/10/30/huseyin-koroglu-ile-sanat-yolculugu/