GİRESUNSPOR BEŞİKTAŞ

GİRESUNSPOR BEŞİKTAŞ

 

Kullanacağım ifade kimilerine ağır gelebilir; ” Giresun‘da Galatasaray demek” olan o soylu adamın oğlu olarak doğdum. Bu cümlenin ne denli doğru olduğunu iki-üç telefonla öğrenebilir herkes, benim böbürlenmem diğildir…
İster istemez Cimbomlu olarak başladım yaşamıma.
****
Ortaokullu yaşlarımda, salt televizyondan gördüğüm Beşiktaş tribünlerine aşık oluverdim. Kan uyuşması dedikleri bu olsa gerekti.
Aynen şimdiki gibi, o yaşımda da adanmışlıklar insanıydım çünkü. Kuru kuruya sevmelerle işim yoktu. Kendimi siyah-beyaz renklere ait hissettim. Günün biri. Bi cesaret;
-Ben artık Beşiktaşlıyım baba” dedim. O güzel yürekli insana denecek söz diğildi ama nasıl dedimse dedim işte.
-“Vay küçük inek” dedi sadece babam.
****
Okul kazanıp İstanbul’a gittim, büyüyünce. O, kara sevdalısı olduğum tribüne kavuştum. Dünyada dillere destan olmuş Beşiktaş Kapalı’sının bi bireyiydim artık.
Bizler Beşiktaş Kapalı’sının çocuklarıyken, henüz Çarşı’nın adı bile Çarşı diğildi. Oncağızı bilseniz yeter.
Hayatımın en görkemli bölümünü o tribünde yaşadım… İşin gerçeği çok da çileli bi dönemdi. Bizim kuşak hemen hemen hiç rahat maç izlemedi. Metin Ali Feyyaz’lı “mutlu” yıllar, Gordon Milne’li şampiyonluklar bizlerin artık tribün emeklisi olduğu zamanlara denk geldi.
Tüm dünyaya “kara gün dostluğunu öğreten” tribünün üyesi olarak öleceğim. Değerli yazar Mümtaz Soysal bu duyguyu ”Bi babanın başarısız evladından esirgemeyeceği sevgi” olarak nitelemişti bi yazısında. Bundan büyük gurur yoktur.
Bizlerden sonra Çarşı Grubu kaliteyi daha da ileri taşıdı. Yedi düvele tribün desteği nasıl oluru öğretti. Ağzımı açmam, saygım sonsuzdur, ceketimi ilikler, susarım.
****
Bugüne geleyim.
Evimizde iki tane Fenerbahçe hastası kızımla birlikteyiz. Ne diyim, anası gılıklılar işte !!! Sizin anlayacağınız; bi tarafta babamın hatırası, diğer tarafta kızlarım, mecburen tarafsız bi ”fanatik” olarak yaşıyorum Beşiktaşlılığımı.
Aynı zamanda şehrime de aşığım elbette. Her şey bi yana, Genç Çotanaklar Grubu’nun kurucularındanım. Kalbimin diğer yarısında Giresunspor var, ne yalan söyliyim?
Sanırım bu yüzdendir; Beşiktaş-Giresunspor maçlarına gitmek istemiyorum.1-0 Beşiktaş’ın galibiyetiyle biten son maçı da TV’den izledim. Gol atsan sevinemez, gol yesen üzülemezsin, tatmayan bilmez bu duyguyu. Ama;
Maçtan sonra koparılan “yaygaraya” ilişkin diyeceklerim var. Okumanızı dilerim.
Kendimde böyle bi “hak” bulmaktayım. Kimse kusura bakmasın, benden başka o eski Beşiktaş Kapalı’sından yetişmiş tekbi Allah’ın kulu tanımıyorum Giresun’da.
****
Maçta ne oldu?
Beşiktaş’ımız, Giresunspor’umuzdan daha iyi oynadı. Erkenden kopabilecek bi maç zora girdi. Çok alışkın olduğumuz bi vaziyetti bu, şaşırmadık.
Sonra Giresunspor’umuzun golünü hakemler iç etti. Duygularımız birbirine geçti. Beşiktaş puan bıraksa yazık olacaktı, ama Giresunspor da puan alsa iyiydi. Keşke öyle bi sihirli formülü olsaydı bunun!
Üzüldüm. Yazık.
1) Öyle ofsayt olmamalı.
2) Beşiktaş haram puanı kabul etmemeli.
Dünyada hakem “eyyamlarına” en karşı tribün Beşiktaş’ındır. Kaç tane maç bilirim, bizim leyhimize yapılan hatanın, İnönü’de taraftarımızca protesto edildiği…
****
(Kişisel görüşümü sorarsanız; ofsayt kuralı, yalnızca golü atan oyuncu ofsaytta ise geçerli olmalıdır, öyle cetvelle, beş dakika incelemeyle karar mı verilir?)
(Ayrıca o lanet olası pozisyona Sn. Erman Toroğlu dışında tüm spor yorumcu tayfası “ofsayt” dedi, bu da ayrı bi konudur, oraya girmek istemiyorum)
****
Maçın yazılacak yanı şudur;
Bu şehirde nerdeyse bi asır önce kurulmuş bi Beşiktaş Kulübü vardır. Bu konu nasıl işlenmez, bu dostluk nasıl sağlanmaz, şu yaşa geldim, aklım sırrım ermedi hiç?
(Söz veriyorum, Bilgi Yurdu’muz, bünyesindeki Hilalspor aracılığıyla bu konuya da el atacaktır. O dostluğu sağlayacaktır. Giresun’da dakika 28 iken, Beşiktaş tribünü de gereken jesti yapacaktır. Kimse bana Giresun’daki Beşiktaşlıların lideriyim havası basmasın. Hayatta poponuz İnönü Stadyumu mu gördü kardeşim? Herkese yedirirsiniz, ben bunları yemem!)
Bu dostluk maalesef olmadı. Aksine, herkes birbirine bol bol sövdü. Ve bi hakem hatası, doğrudan Beşiktaş düşmanlığına çevrildi. Sosyal medyada takip ettim. Herkes içindeki aşağılık kompleksini kustu. Bunu unutmayacak ve affetmeyeceğim. Bu ruh hastası insanların Beşiktaş kadar taş düşsün başlarına, başka bişey demem.
Yahu kâinatta hangi kulüp çekmiştir hakemlerden, Beşiktaş’ın çektiği kadar?
Konuyu nasıl Giresunspor’umuzun yenilgisinden uzaklaştırıp bu derece
saptırabilirsiniz?
Şu gezegendeki bi konunun da uzmanı olmayın arkadaş!
****
Bi başka acı veren konu ise… Beşiktaş tribününde Giresunlu dostlarımı görmek oldu…
Çok üzgünüm.
Hiç yakışık almadı.
Beşiktaşlılık ruhuna da aykırı idi zaten bu.
Sevgili kardeşlerimden biraz daha dikkat rica ederim. Bi Beşiktaşlıya yaraşmayan işler yapmayın lütfen yahu.
****
Giresunspor’umuza çok zarar verdi bence bu hatalı ofsayt konusu. Gözle görülür sorunlarımız sümen altı edildi. Sanki takım çok iyiydi de hakem maçı verdi algısı oluştu.
Giresunspor’umuz maçı hak edecek bi oyun oynamadı ki. Yalın gerçek budur. Takımımıza acilen transferler gerekiyor.
Başkanımız ve Hocamız, yani İki Hakan’ın emeklerine, sahada ellerinden geleni yapan oyuncuların terlerine yazık olmamalı. Hepsi, bu koşullarda bi mucizeyi başarmak için yırtınıyor, görmüyor musunuz?
Koskoca Çotanaklar küme düşmemeli.
(Geçtiğimiz gün toprağa verilen sevgili Metin Kale ağabeyime Allah’tan rahmet diliyorum. Kale Ailesinin acısını paylaşıyorum)
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerinle yüzleşmek için mükemmel bir zaman. İçsel sezgilerin seni yönlendirecek, gizli hislerini keşfetmende yardımcı olacak. Yaratıcı projelerine odaklanmak için ilham alabileceğin bir ortam yaratmalısın. Sosyal etkileşimlerde daha duyarlı olman, başkalarının hislerine karşı empati kurmana olanak tanıyacak. Geçmişten gelen anıların gün yüzüne çıkabileceği, bu anıları değerlendirip, onları geleceğe taşımak için fırsat sunacak. Kendini ifade etmekte zorlanıyorsan, yazmak iyi bir seçenek olabilir. Ayrıca, sevdiklerinle arandaki bağları güçlendirmek için samimi bir konuşma yapabilir, hislerini açıklığa kavuşturabilirsin. Özellikle, ruhsal ve bedensel sağlığına özen göstermek, dengeyi bulmanda önemli bir rol oynayacak. Karar verme aşamasında dikkatli olmalı, aceleci davranmamalısın. Doğa yürüyüşleri veya meditasyon gibi aktiviteler, zihnini sakinleştirip, yeni açılımlara kapı aralayacaktır. Kendine zaman ayırmayı es geçme; bu, iç huzurunu bulmanda etkili bir yol olacak. Pozitif enerjini paylaşırken, kendi sınırlarını da korumayı unutmamalısın.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05