FİKRET…

FİKRET…

 Ne kadar çok özlemiştik Giresun‘u ve birbirimizi Allah bilir, koşa koşa dönmüş idik şehrimize, yarıyıl dinlencesi vakti.

Marmara Ekonomi birinci sınıf öğrencisi Gürsel, ODTÜ Ekonomi ikinci sınıf öğrencisi Fikret, İstanbul Siyasal son sınıf öğrencisi abim.
Babamın işyerinde buluşmuş, oturuyorduk hepbir.
***
Henüz tıp öğrencisi olmayan Ruşen, henüz öğretmen olamamış talebe Doğan da bizimleydi mutlaka.
Hiç ayrı dolandığımızı bilmem ki.
***
Henüz babalarımız sağ.
Henüz analarımız birer genç kadın.
Henüz ablalarımız birer genç kız.
Henüz kardeşlerimiz birer velet.
İdi…
Hayatımızın en güzel günleri.
İdi…
***
Bi sarı saman kağıdı… Katlayıp ikiye böldük… Oldu mu 4 sayfalık bişi?
Fikret aldı eline bi tükenmez kalem. Başladık hayali bi dergi çıkarmaya.
Gırgır şamata tabi. Yazdıkça gözümüzden yaşlar geliyo… Tepinerek gülüyoruz ha, normal kahkaha da değil.
***
Adını “Martı” koyduk derginin. Fikret hemen bi martı logosu çizdi. Altına spot, slogan niyetine ‘uç uçabildiğince’ yazıldı. Sayı bilmem kaç yazıldı. Güya, yıllardır yayımlanan bi dergi… Sene bilmem kaç yazıldı. Güya hepimiz orta yaşlarda olmuşuz…
Gül Allah gül.
***
Daha ortada hiçbi şey yok, Fikret’teki öngörüye, Martı’da yer verdiği haberlere bakar mısınız;
* Yazarımız Fikret Topallı’nın ilk kitabı “Aşk mıydı” çıktı!
* Yazarımız Gürsel Ekmekçi verdiği konser sonrası gözaltına alındı.
* Yazarımız Fahri Ekmekçi yurda döndü ve chp‘den siyasete atıldı..
***
Daha abim yurtdışına çıkmamış, daha Fikret yazar olmamış, daha ben Timur Selçuk dergâhından geçmemişim.
Fikret resmen fal bakmış!!!
(Tabi, o güzel yeteneği ile haberlerin fotoğraflarını da çiziyordu Fikret… Abimi kel çizmişti, beni pos bıyıklı, kendisini tığ gibi)
***
Ruşen ve Doğan ile ilgili esprileri benim yazdığımı anımsıyorum ama ne idiler, aklıma gelmedi şimdi?
Sonra… Şu oldu, bu oldu, şu şunu dedi, bu bunu dedi gibi hayali haberler… Hep, çevremizdeki tanınmış insanlarla ilgili gelişmeler…
Gülmekten okuyamazsınız.
Şükür ki sakladım, bende o “dergi”.
***
En yakın arkadaşınızın yokluğu burnunuzun direğini sızlatır, sabahın köründe yazı yazdırır, buna da hayat denir, maalesef.
Yalnızlık, kimsesizlik, sudan çıkmış balığa dönüp yaşamak, sanırım ki budur.
Kalabalıklar içinde bi başına kalmak, kuşkusuz ki budur. Kimseyle aynı frekansta olamamak, küçük küçük insancıkların moktan püsürden yaşamlarına muhatap kalmak, elbette budur.
İyi ki Bilgi Yurdu var, iyi ki Millet Bahçesi parkımız var.
***
Fikret’siz bi İzler dergisinin nelerden yoksun kaldığını tahayyül dahi edemiyorum.
Bana düşen; “Aşk mıydı” kitabını Bilgi Yurdu’muz bünyesinde yayımlatmadan ölmemektir. O’nun ruh haline bürünerek oturup kendim yazacam mecbur, ne diyim ki şimdi?
Canım Fikret’im.
Sekiz yıldır yoksun yahu!
***
Gerçi boşver la, iyi ki erkenden gittin de bu vatsapı falan görmedin. Bu boş işler bize göre değil gardeşim.
Bi sarı saman kağıdı, bi mavi tükenmez kalem.
Hayat öyle güzeldi.
Doğum gününde yazıyorum, 61 yaşın kutlu olsun.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Duygusal derinliklerin, yaratıcılığının ve sezgilerinin zirveye çıktığı bir gün. İçsel dünyanda kendine dönme ihtiyacı hissedebilir, hayal gücünü serbest bırakmak için güzel fırsatlar bulabilirsin. İnsanlarla olan etkileşimlerinde anlam arayışında olacaksın; belki birinin gözlerinde kaybolmak bu hisse kapılmana neden olacak. Kendini ifade edebileceğin sanatsal projelere yönelmek, ruhsal olarak seni besleyecek. Ancak, başkalarının duygusal yüklerini üzerinize almak konusunda dikkatli olmalısın; sınırlarını korumak önemli. Özellikle romantik ilişkilerde, partnerinle arandaki bağın derinleşebileceği bir atmosfer var. İyimser kal, kalpten dinle ve hayatın sunduğu güzellikleri kucakla.

YAZARLAR / Tümü
Güven Bayar: Merhaba, Telefon rehberi duruyor mu?
2024-12-12 01:46:05