(Mart 2023 sayımız çok büyük ölçüde hazır… Tahminen hafta başı matbaada oluruz… Önsöz yazımı sizlerle paylaşmak istedim)
****
İzler’in Değerli Okurları,
Bir ‘’küçük kıyamet’’ misali yurdumuzun üzerine çöken, gitmemekte direnen bir deprem felaketi ile yaşıyoruz günlerdir. Hayatlarımız, uykularımız, lokmalarımız, sevdalarımız zehir oldu hepimize. Bilgi Yurdu camiasının ve İzler ekibinin çok üzgün olduğunu bilmenizi isterim. Bu sayı, görülmemiş felaketin gölgesinde, boynumuz bükük hazırlandı.
Kapaktaki ninemizin ve iç kapaktaki dedemizin yüzlerindeki derin çizgiler, 99 İstanbul depreminden beri acılarımızın çok da değişmediğini gösteriyor. Kader planı deyip, topu taca atacak türden bir dert değildir yaşadığımız.
Bin yıllık surlar, birkaç yüzyıllık anıtlar, asırlık camiler… Eski mimarlarımıza büyük payeler vererek, ‘’yıkılmaz’’ dediğimiz şeyler bile yerle bir oldu ne yazık ki. Doğal afetin korkunç şiddetini yadsımıyoruz.
**
Ama…
Anlaşılmaz bir asker korkusuyla Mehmetçiğimizin kışlada tutulduğu, organizasyon bozukluğu nedeniyle kurtarma ekiplerinin şaşkınlık yaşadığı, araç ve gereçlerin en önemli saatlerde boşta bekletildiği, yardımlaşmanın curcunaya ve gösterişe dönüştüğü ilk 48 saati… Ne yapacağını bilemeyen o liyakatsiz yönetimi…
Dünya durdukça bağışlamayacağız.
Mustafa Kemal’in evlatları her şeyin farkındadır.
**
İlk şok atlatıldıktan sonraki günlerde Türk Milletinin büyüklüğünü tüm dünya gördü. Yardımlaşma, dayanışma ve birlik olma neymiş, cümle âleme adeta ders verdi halkımız. Kuvva-ı Milliye ruhunu yaşadık yeniden. Tek tesellimiz buydu sanırım.
Bazı ‘’çok kıymet verilenler’’ hariç, neredeyse tüm ülkeler bizimleydi. İnsan olmanın gereği buydu.
Duygulandık, duygulandık, duygulandık…
**
Diğer tüm değerlerin ikinci planda kaldığı şu zor günlerde; Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü biraz öne çıkarmak amacıyla dergimizin tüm hanımefendi yazarlarına toplu halde yer verdik sayfalarımızda. Okumanızı dilerim prenseslerimizi.
Yine bu ay; Dünya Tiyatrolar Günü, Dünya Şiir Günü kutlanacak… Nasıl olacaksa artık? Bizler, tüm tiyatrocu ve ‘’gerçek’’ şair dostlarımızı sımsıkı kucaklıyoruz.
Var olsunlar.
**
Giresun’umuz için çok kıymetli bir insanı, şehrimize yarım asır önceden pek çok ‘’güzellikler’’ katmış sevgili İlhan Ahıskalı abimizi sonsuzluğa uğurladık bu günlerde. Sayfalarımızda O’nu da andık. Yaşadıkça, unutmayacağımızı duyurmak istiyoruz.
Mart, aynı zamanda Âşık Veysel ustamızı anımsatan da bir aydır. Geçen seneki Mart sayımız, Âşık Veysel’e adanmıştı, anımsarsınız.
Bu yıl, elbette aramızda konuşarak, kendimizi tekrar etmeme kararı aldık. O nedenle görevi ben üstlendim; İsviçre’nin Cern laboratuvarlarında yapılan ‘’Tanrı parçacığı’’ deneyleri, kuşkusuz hepimizi heyecanlandırmıştı. Ne olduğunu benim tam olarak anlamam ve anlatmam mümkün olmayan bu deney, maddenin yapısı ile ilgili bir şeyleri, bir başka deyişle hiçlik kütlesini açıklamaya çalışıyordu. Dünyanın en ileri ülkesinde, 2015 yılında bilim insanlarının aradığı şeyi, bizim Veysel Şatıroğlu’muz çoktan bulmuştu oysa ta Şarkışla’dan;
‘’ Dalgın dalgın seyreyledim âlemi / Renkler ne çiçekler ne koku ne / Bir arama yaptım kendi kafamı / Görünen ne gösteren ne görgü ne?
Çeşitli irenkler türlü görüşler / Hayal midir rüya mıdır bu işler / Tatlı muhabbetler güzel sevişler / Güzellik ne sevda nedir sevgi ne?
Göz ile görülmez duyulan sesler / Nerden uyanıyor bizdeki hisler / Şekilsiz gölgesiz canlar nefesler/ Duyulan ne duyuran ne duygu ne?
Kimse bilmez dünya nasıl kurulmuş / Her cisime birer zerre verilmiş / Cümle varlık bir kuvvetten var olmuş / Gelen ne giden ne yol ne yolcu ne?
Herkese gizlidir bu sırr-ı hikmet / Her nesnede vardır bir türlü ibret / Veysel’i söyletir bir büyük kuvvet/ Söyleyen ne söyleten ne Tanrı ne?
**
Derya Sayın abimizin karikatürleri konusunda bir eleştiri aldık. İzninizle yanıt vereyim; Derya Sayın’ın hiçbir karikatürü ‘’lay lay lom’’ türünden değildir. Bizler de mahalle yanarken saçını tarayanlardan değiliz. Örneğin gündemde; dünya kupası varsa abimizin futbolla ilgili, sevgililer günü varsa aşkla ilgili, kadınlar günü varsa kadınlarla ilgili çizimlerine yer vermekteyiz.
Rahmetli Derya Sayın’ın arşivinin büyük bölümü, bir kutsal emanet gibi, yeğeni Gizem Sayın tarafından bana teslim edilmiştir… Ve biz, bilerek isteyerek, Mila’nın Kalemi rumuzuyla yazan kızımızla aynı sayfada yer veriyoruz bunlara… Çünkü Mila, Derya Abi’nin şu dünyada en sevdiği insanın kızıdır.
Yaptığımız her icraatın bir temele dayandığını bilmenizi ve artık öğrenmenizi yürekten dileriz.