Kendine has bir hayran kitlesi kazanan sanatçı Kalben dijital platformlarda en çok dinlenenler arasında yer almaya devam ediyor. Kadın olmanın öldürülme sebebi olduğu bir ülkede yaşadığımızı söyleyen Kalben, “Bin kere doğsam bin kere kadın olmak isterim” diyor. Uluslararası İlişkiler bölümünü bitiren, şarkıcı olmadan önce metin yazarlığından, sigorta satış temsilciliğine kadar birçok mesleği yapan Kalben, çocukluk döneminden şarkıcılık serüvenine uzanan yolu anlattı…
– Nasıl bir çocuktun? Yaramaz, çalışkan, haylaz, uslu, içine kapanık…
Her çocuk gibi keşfeden, meraklı, gördükleriyle ilgilenen ve ailevi durumlardan, yaşanan mekandan, ülke gerçeklerinden etkilenen bir çocuktum. Müziği, yazmayı ve oyun üretmeyi severdim.
– Ankara’da uzunca bir süre eğitim hayatının ardından İstanbul… İstanbul sana ne kattı ya da senden ne götürdü?
İstanbul, Ankara, İzmir, İskenderun, Tatvan, Edremit/Balıkesir… Türkiye’nin güzel topraklarında yaşamış olmak mutlu ediyor beni. Her bir şehirle bağlar oluşturmak… Ancak bir şehrin bana kattığını ya da benden götürdüğünü hiç düşünmüyorum geldiğim bu yaşta artık. Şehirlerle ilişkimiz, aslında kendimizle, çevremizle ilişkimiz. Kendimi ve hayatı sevdikçe İstanbul’u da Ankara’yı da, dünyanın her köşesini de seviyorum.
‘ÖYLEYSE RUHUM ÖZGÜR’
– Her geçen gün sevenlerin artıyor. Zirvede misin?
Zirve kavramını hayatımda bir yere yerleştirmeyi sağlıksız buluyorum. Sürekli içimden gelen sesleri takip etmek, sevdiğim insanlarla üretmek ve ekmek paylaşmak, yaşadığım zamanın gerçeklerini kendime göre yorumlamak ve sanatsal formlarda paylaşmak diye irdeliyorum durumumu. Müzik sektörünü paylaştığım meslektaşlar başta olmak üzere – ki geçtiğimiz sene meslektaşlarımdan 102’sinin resmi olarak intihar ettiği belirlendi ve bu, büyük bir acıdır; hiçbir meslek grubu mensubunun yaşamı değersizleştirilmemeli, hiçbir vatandaş yalnızlaştırılmamalıdır – bu ülkenin eşit koşullarda var olmak isteyen tüm insanları için temel insan haklarından bahsediyorum. Kadın/erkek; fakir/zengin; engelli/engelsiz gibi ikiliklerin ortadan kalktığı adil bir düzen için çabalıyorum. İstediğim şarkıları söylüyor istemediklerimi geride bırakıyorum. Öyleyse ruhum özgür.
– Şarkı yazarken, söylerken neler hissediyorsun?
Nilipek, Karsu, Melis Güven, Nova Norda, Melike Şahin, Lara Dilara, Güneş Özgeç, Selin Sümbültepe, Gülinler gibi birçok değerli isimle şarkı yazarı/şarkıcı sahnesini paylaşıyor olmak bana mutluluk veriyor. Ne mutlu bana, aynı zamanda doğmuş ve üretiyorum. Keyfini çıkarıyorum. Eğitim eşitsizliklerine, kadın cinayetlerine, LGBTİ+ ailesine uygulanan ayrımcılığa, şiddete karşı çıkan; gerçek bilgiye, doğaya, gezegenin tüm canlılarına sahip çıkan, kalbini açan müzisyen dostlarım var. Şarkıları genelde bir anda yazıyorum. Müzik, beni insanlarla, dünyayla ve evrenle birleştiriyor.
‘DAYANIŞMAYA ODAKLANMALIYIZ’
– Söyleşilerinde ‘Bir tarafım Kemal, bir tarafım Kalbendi’ diyorsun. Kadın olduğun için aileden başlayıp toplumun üzerindeki baskıyı, korkuyu anlatıyorsun…
Kadın olmanın öldürülme sebebi olduğu bir ülkede, dünyada kadın olmakla ilgili tüm fiziksel ve ruhsal sıkıntıları geride bırakıp insan yaşamının değerini kanunlar önünde eşitlemek dışında hiçbir gayem yok. Bin kere doğsam bin kere kadın olmak isterim. Deneyimlerin katmanları, doğayla uyumlu vücut saati, hislerdeki derinlik, üretkenlik, pratik zekanın gelişkinliği, aynı anda bin şeyi yapabilmek ve her birini layıkıyla yerine getirmek… Kadınlar arasındaki sessiz ve sesli bağların güçlendiği dostlukları deneyim etmek, içinden çıkmayan çocukları da sevmek, sahiplenmek… Ve savaş, yıkım, ölüm değil barış, yaratım, doğuş peşinde olmak bana muhteşem geliyor. Kadın olmaktan başka bir şey bilmiyorum. Kadınları kayırıyorsam da yüzyıllardır doğru dürüst iyileştirilmemiş gelenekler, kanunlar karşısında kayırıyorum. Bir erkeğe yahut erkek olmaya dair derdim yok. Erkeklik kavramının ataerkile evrildiği noktada güç, iktidar ve hırs uğruna kadınlığı hor görmeye, sıkıştırmaya, yok etmeye başladığı yerle derdim var. Birbirimizi yok etmeye değil, dayanışmaya odaklanmamızı istiyorum.
– Hayatta ne zaman yırttığını anladın?
Yırtmayı hedefleyerek yaptığım her şey beni sonradan yakaladı, tırmaladı ve başıma resmen bela oldu. Tüm tırmalamalar artık sona erdi. Yırtmak değil, üretmek ve sevdiğim işi icra etmek; değer verdiğim bir ekiple çalışmak; huzurlu ve keyifli yaşamak; sağlıklı olmak ve kedilerle evde oturmuş kahve içerken pencereden baktığımda gördüklerimle uyumlu hissetmek bana değerli geliyor.
– İçinde ukde kalan şeyler var mı? Olup da söyleyemediğin, söylemekten çekinip içine attığın…
İçimde annemle ömrünün son yıllarında daha çok zaman geçirmemiş olmama dair bir ukde var ama bu, sevdiği birini kaybeden her insanın ortak ukdesi diye yükü zaman içinde hafifledi. Fikirlerimi de duygularımı da netliklerinden emin olduğumda söylerim, çekinen biri olmadım.
– Kendini yalnız hissettiğin zamanlar oluyor mu?
Yalnız olmaya ve yalnızlığın doğurduğu her duyguya bayılıyorum. Bunlardan besleniyor, doya doya üretiyorum. Kendimle sessiz kalmak bana ilaç gibi geliyor. İyi ki kendimi yalnız hissedebiliyorum ve bundan korkmuyor, yalnızlığımı kucaklıyorum. Birileriyle ilişkilendiğimde öğrendiklerimi de kendimle kaldığımda değerlendirme ve analiz etme fırsatım oluyor. Yürüyorum, eski analog kameralarla fotoğraf çekiyorum, şehir ve doğa seslerini dinliyorum, dinleniyorum. Muhteşem eylem yalnızlık. Bizlere yalnızlığın ne kadar öğretici, keyifli ve çekici bir duygusal alan olduğu öğretilmiyor. Aksine bizleri yalnızlıktan yana korkutuyor kültürümüz. Belki yalnızlıkta öğreneceklerimizle zihnimizdeki, kalbimizdeki taşlar devrilecek; odalar güneş alacak diyedir bu korku.
Duygusal derinliklerinle yüzleşmek için mükemmel bir zaman. İçsel sezgilerin seni yönlendirecek, gizli hislerini keşfetmende yardımcı olacak. Yaratıcı projelerine odaklanmak için ilham alabileceğin bir ortam yaratmalısın. Sosyal etkileşimlerde daha duyarlı olman, başkalarının hislerine karşı empati kurmana olanak tanıyacak. Geçmişten gelen anıların gün yüzüne çıkabileceği, bu anıları değerlendirip, onları geleceğe taşımak için fırsat sunacak. Kendini ifade etmekte zorlanıyorsan, yazmak iyi bir seçenek olabilir. Ayrıca, sevdiklerinle arandaki bağları güçlendirmek için samimi bir konuşma yapabilir, hislerini açıklığa kavuşturabilirsin. Özellikle, ruhsal ve bedensel sağlığına özen göstermek, dengeyi bulmanda önemli bir rol oynayacak. Karar verme aşamasında dikkatli olmalı, aceleci davranmamalısın. Doğa yürüyüşleri veya meditasyon gibi aktiviteler, zihnini sakinleştirip, yeni açılımlara kapı aralayacaktır. Kendine zaman ayırmayı es geçme; bu, iç huzurunu bulmanda etkili bir yol olacak. Pozitif enerjini paylaşırken, kendi sınırlarını da korumayı unutmamalısın.