Jean-Pierre Dardenne ile Jean-Luc Dardenne’in yönettiği Cannes Film Festivali’nde 75. Yıl Ödülü’nü alan Tori ve Lokita Afrika’dan Belçika’ya sığınan iki gencin öyküsünü gerçekçi, etkileyici bir anlatımla yansıtan yetkin bir sosyal gerilim-dram. Lokita’yla Tori teknede tanışırlar, birbirlerinden güç alarak bu tehlikeli yolculuğa çıkarlar.
Kardeş olduklarını söyleyen büyücünün oğlu yetim Tori’ye oturma izni verilir ancak Lokita sözlü sınavdan geçemez. Sahte belge almak için uyuşturucu satıcılığı, torbacılık yaparak yasadışı işlerde çalışırlar.
Ailesine para gönderen Lokita taciz edilir, insan tüccarlarına para öder, mafyanın uyuşturucu çiftliğinde bahçıvanlık yapar. Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü, Batı toplumunun göçmenlere karşı adaletsiz katı tutumunu yönetmenler yüzümüze tokat
gibi çarparlar. Gerçeğe, doğruya sıkı sıkıya bağlı olan Dardenne’ler izleyiciye olayları gerçek zaman diliminde aktarırlar. İki genç arasında çok güçlü derin bir bağ vardır, içlerindeki umut, kurdukları düşler onları ileriye taşır.
Lokita belgelerini alıp ev yardımcısı olmak, Tori de eğitimini bitirip Lokita’yla birlikte yaşamak ister. Amatör oyuncular Pablo Schils, Joely Mbundu’nun yalın, nahif yorumları etkileyici.
Oscar ödüllü Örümcek Adam: Örümcek Evreninde’nin (2018) devamı filmi Örümcek Adam: Örümcek Evrenine Geçiş daha büyük, daha yoğun, daha çok aksiyon var, görsellik dorukta. Justin Thompson, Kemp Powers, Joaquim Dos Santos’un yönettiği animasyon farklı stilde çizgi roman tekniği, başka çizim biçimleri, değişik tür anlatımlar içeriyor.
Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Edgar Munch, Jeff Koons, Bansky’ye saygı duruşunda bulunan, sokak sanatıyla soyut sanatı karıştıran filmde ofset tramlar, ana renkler, üç boyut etkisi veren flu efektler, kesintisiz tempo, duygusal sahnelerde yavaşlama, grafik, estetik ve ses sınırlarını aşma var. Bir kişi yerine bütün dünyayı kurtaralım diyen, aile olmayı yücelten süper kahramanlarla dolu film animasyon türünde yeni bir çığır açtı.
Marry Harron (Amerikan Sapığı) biyografik dramı Dali Diyarı’nda 20. yüzyılın en büyük sanatçılarından Salvador Dali’nin yaşlılık dönemini, karısı Gala’yla olan fırtınalı evliliğini anlatıyor. 1970’lerin New York’undan 1950’lerin Emporda’sına geriye dönüşler yapan filmde Dali’nin ilham perisi zorba, paragöz Gala hem onun sanatına tapar hem de onu başka erkeklerle aldatır. 50’lerde birbirlerine tutkuyla bağlı çiftin çevresinde Luis Bunuel, Paul Eluard, René Magritte varken 70’lerde Alice Cooper, Amanda Lear yer alır.
“İnsanlığın sürmesini biz sanatçılar sağlıyoruz, dahiler asla ölmemeli, kendi çılgınlığım yarısını Gala’da gördüm, o benim öteki yarım” diyen Dali hep üçüncü tekil şahıs olarak konuşur. Dali’yle Gala’nın öyküsünü kurgu karakter James’in gözünden izlerken 70’lerin bohem, gösterişli sanat çevresinin içine de gireriz. Salvador Dali’de Sir Ben Kingsley, Gala’da Barbara Sukowa olağanüstüler. Kingsley aynı zamanda yapımcı da. Filmde Christopher Briney, Andrea Pejic, Rupert Graves, Suki Waterhouse, Ezra Miller oynuyor.
Duygusal derinliklerinle yüzleşmek için mükemmel bir zaman. İçsel sezgilerin seni yönlendirecek, gizli hislerini keşfetmende yardımcı olacak. Yaratıcı projelerine odaklanmak için ilham alabileceğin bir ortam yaratmalısın. Sosyal etkileşimlerde daha duyarlı olman, başkalarının hislerine karşı empati kurmana olanak tanıyacak. Geçmişten gelen anıların gün yüzüne çıkabileceği, bu anıları değerlendirip, onları geleceğe taşımak için fırsat sunacak. Kendini ifade etmekte zorlanıyorsan, yazmak iyi bir seçenek olabilir. Ayrıca, sevdiklerinle arandaki bağları güçlendirmek için samimi bir konuşma yapabilir, hislerini açıklığa kavuşturabilirsin. Özellikle, ruhsal ve bedensel sağlığına özen göstermek, dengeyi bulmanda önemli bir rol oynayacak. Karar verme aşamasında dikkatli olmalı, aceleci davranmamalısın. Doğa yürüyüşleri veya meditasyon gibi aktiviteler, zihnini sakinleştirip, yeni açılımlara kapı aralayacaktır. Kendine zaman ayırmayı es geçme; bu, iç huzurunu bulmanda etkili bir yol olacak. Pozitif enerjini paylaşırken, kendi sınırlarını da korumayı unutmamalısın.